Nevi şahsına münhasır müzisyen Nev’in (Nevzat Doğansoy) “Zor” isimli, o yılları kasıp kavuran şarkısıydı bu. Üst üste kaç kere dinlemişimdir, Allah bilir.
“Her Şeye Rağmen” adlı bu ilk albümünden sonra da saygın işler yapmaya devam etti Nev.
90’lı yılların nostaljisi, 2000’lerin sound’uyla Anadolu’nun farklı renklerini yorumluyordu. Nitekim, 2011’in Altın Kelebek’inde ‘en iyi Türk sanat müziği erkek solisti’ ödülü almıştı.
Şimdi sosyal medya, Nev’in son Antalya konserinde çekilmiş görüntüleriyle çalkalanıyor.
Sahneye sarhoş çıktığı anlaşılan Nev, şarkılarını söyleyemeyince seyirci tarafından protesto ediliyor.
Salondakiler “İn aşağı abi” diye bağırıyor; Nev ise onlara “Çok özür dilerim, bir daha gelirsem namert çocuğuyum. Her şeyin parasını ben ödeyeceğim” diyerek sahneden ayrılıyor.
65 yaşındaki şarkıcının ağzından çıkan ne oldu biliyor musunuz? “Kahretsin sözleri unuttum!”
Ardından derhal toparlanıp hiçbir şey olmamış gibi şovuna devam etti. Aynı şeyin bizde olduğunu düşünsenize...
Bizimkiler ne ekmeğini yerdi bu kazanın. Hastaneden çeşit çeşit pozlar, demeçler, canlı yayınlara bağlanmalar, bırak dansçıyı, sandalyeye bile dava açmalar...
Sırada kim var?
Malezya’da düzenlenen Asya Güzellik Yarışması’na Suudi bir kadın katıldı. Arab News’in haberine göre; Suudi güzel Rumy Al-Qahtani yarışmaya katılan ilk kişi olduğunu söyledi. Doğruya doğru: Güzel kadın Al-Qahtani. Birinci de olsa olurmuş yani. Ama adına yarıştığı ülke Suudi Arabistan.
Yırtmaçlı pozlar falan vermiş, bütün gazetelerde boy boy! Sadece bana mı tuhaf geliyor? Seneye İranlı bir güzel de görür müyüz yarışmada?
ESTETİK
Çabasız seksi, çaktırmadan seksi
Gökhan Özen ve Rafet El Roman gibi ünlü erkeklerin yaptırdıkları estetik müdahale tartışması alevlenerek devam ediyor. Bu konu hakkındaki görüşü sorulan Simge Sağın botoks yaptıran erkeklerin gülüşlerinin yamulduğunu ve kendisini irrite ettiğini söyledi. Doğuş el yükseltti, estetiğin erkek adamı bozacağını iddia etti.
Toplumda genel olarak kadının güzelleşme çabası yüceltilirken, erkeğin böyle bir çaba içine girmesi Simge’nin deyişiyle “irrite edici”, Doğuş’un deyişiyle “erkekliğin bozulması” olarak yorumlanıyor.
Makyaj, botoks, estetik gibi işlemler kadına “hak” görülürken, erkekten “doğal” olması, yapıyorsa da mümkün mertebe “çaktırmadan” yapması bekleniyor.
Eğer seksi olacaksa da “çabasız seksi” olması isteniyor erkeğin. Onun üstüne yapay olarak konulan her şey kazandıracağına kaybettiriyor.
O yüzden de mesela burnunu yaptıran erkek “Deviasyonum vardı, nefes alamıyordum” gibi sağlık mazeretleri ileri sürüyor. Sanıyorum hem kadına hem de erkeğe “helal” olarak kabul gören iki istisna var. Bunlardan biri bronzluk. İster doğal olarak güneşte, ister yapay olarak solaryumda olsun,
Özerman için önce İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda helallik alındı, sonra aile mezarlığına defnedilmek üzere cenaze İzmit’e götürüldü.
İstanbul dans kralı olmasından tutun, Fransa Devlet Liyakat Nişanı sahip olmasına kadar Türkiye’nin en renkli simalarından biriydi Özerman.
Zeki Müren’den Ajda Pekkan’a, Dario Moreno’dan Sophia Loren’e uzanan dostlukları vardı. Yaptığı işlerden en bilineni ise Best Model of the World yarışmasnın kurucu başkanı olmasıydı.
Bu yarışma sayesinde Deniz Pulaş, Güzide Duran, Deniz Akkaya, Şenay Akay, Berk Atan, Furkan Palalı, Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Burak Özçivit, Çağatay Ulusoy gibi birçok ismi piyasaya kazandırdı.
Yarışma gecesinden önce kimsenin tanımadığı, adları hiç duyulmamış mahalle yakışıklıları, semt güzelleri o geceden sonra anlı şanlı kariyerlerine başladı.
Bazılarının uzunca bir süre yurtiçi ve yurtdışındaki tanıtımlarını, menajerliklerini sürdürdü. Bugün herkesin tanıdığı bu isimlerin altını kaldırıp bakın, Erkan Özerman imzası görürsünüz.
Yarışma gecelerinde hepsi çok mutluydu.
◊ SAMSUN: Aykül Yıldız 10 yıllık kuaför eşi İlyas Yıldız ızgarayı çok seviyor diye kasapta ızgara buketi hazırlatıp gönderdi. Akıllı kadın. Çünkü ne demişler? Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.
◊ İSTANBUL: Halk ozanı Abdurrahman Delen eşine türkü yazıp hediye etti. Sözlerini 4 ayda yazdığı türküyü daha önce hiç dinletmemiş, ilk kez 14 Şubat’ta okumuş. “Kalıcı bir hediye olsun istedim” diyor.
◊ ARTVİN: Yaşar Şimşek eşine 5 kilogramlık ayçiçek yağı hediye etmiş. İş dönüşü aldığı yağı bir güzel paket yaptıran Şimşek, evin mutfağında hediye ettiği anları çekip paylaşmış. Ha çiçek, ha ayçiçek. Önceki yılların haberi bu. Şimdi daha da kıymetli.
◊ İSTANBUL: Makine mühendisi Ali Eraslan uyku apnesinden dolayı horladığı için bıçak altına yattı. Hastaneden gizlice randevu aldığı için Aysun Hanım şaşkınlığını gizleyememiş. Allah rahatlık versin, iyi uykular.
◊ MARDİN: Nusaybin’de bir esnafın iki dairesini satarak eşine 5 kiloluk altın buketi hediye ettiği iddia edildi. Üzerinde Çınar Kuyumculuk yazan altın buketi sosyal medyanın dilinde. İçinde cumhuriyet altınından bileziğe yok, yok.
Google’a “Boşanmak isteyen karısını” yazıyorum. Sonuçlar...
... Minibüsle ezdi
... Başından vurdu
... Öldürmek için oğlunun doğum gününe çağırdı
... Kızının yanında pompalı tüfekle öldürdü
... Banyoda baltayla öldürdü
... 4 yerinden
Sosyal medya iki ünlü modelin ilişkiler hakkında ardı ardına yaptığı açıklamalarla çalkalanıyor.
İlki, Şevval Şahin. Oya Çınar sorunca cinsellik konusunda şöyle cevap verdi:
“Cinsellik bir ilişkinin bütünün değil ama yarıdan fazlasını kapsar. Kötü sevişiyorsan iyi bir kimyanız yok demektir. Öyle bir durumda ilişkiye girilemez...”
Şevval Şahin yerden göğe kadar haklı çünkü birlikteliğin temel dinamiği cinselliktir.
Çünkü bu bir arkadaşlık, akrabalık ya da iş ilişkisi değil. Bunların hepsinde bir mesafe var.
Tipini beğenseniz de beğenmeseniz de; nefesinin, teninin kokusunu sevseniz de sevmeseniz de; ses tonu, espri yeteneği içinizi gıcıklasa da gıcıklamasa da o mesafeden idare edebilirsiniz.
Ama iş, özel ilişkiye gelince en yakınına sokulduğunuz, en yakınınıza soktuğunuz insandan bahsediyoruz demektir.
Bugün Cem Yılmaz’ın deyişiyle “Dünya Saplar Günü”. Yani Yalnızlar Günü.
Yarınki Sevgililer Günü’ne inat olsun diye kutlanıyor. Bir de Dünya Bekarlar Günü var; tekliği ifade eden 1 rakamından yola çıkılarak 11.11 yani 11 Kasım’da kutlanıyor.
Kapitalizmin allayıp pullayıp hayatımıza soktuğu Sevgililer Günü gibi bu tarihleri ciddiye alıp değerlendirmesinde sayısız fayda var.
Çünkü TÜİK verilerine göre Türkiye’de yalnız yaşayanların sayısı son 10 yılda yüzde 77 artarak 5.2 milyon kişiye ulaşmış.
Bunda yaşam ve aile tarzındaki değişimlerin yanı sıra artan boşanmaların da etkisi olduğu muhakkak.
“Yalnızlar”ın yaklaşık 1 milyonu İstanbul’da yaşıyormuş.
O hanelerden biri de bana ait. Anlayacağınız büyük bir “yalnızlar pazarı” var ortada.