Yasemin Soytürk Özseren

Menisküs nedir? Menisküs yırtığı, belirtileri ve tedavisi

17 Temmuz 2020
Menisküs, diz eklemindeki kıkırdak dokudan oluşan bir yapıdır. Menisküsün bulunduğu yer kaval ve uyluk kemiği birleşimidir. Yukarı doğru bakan hilal şeklindedir. Dizde bir tanesi iç bir tanesi dış olmak üzere 2 adet bulunur. Bu durum kemiklerin hareketi ile sürtünerek aşınmasını engeller. Şok emici ve dize binen yükü azaltıcı etki oluşturur.

Dize binen yükün %50’si menüsküslere iletilir ve dizin bükülmesi esnasında artar. Menisküs yırtığı nedeniyle %15-30’unun çıkarılması temas basıncını %350 oranında artırmaktadır. Menisküs yırtığı ameliyatı olmuş bir dizin şok emici etkisi %30 oranında azalmaktadır.

Menüsküs yırtığı

Menisküs yaralanmaları sık görülen bir durumdur. Bu yaralanmalar eklem kıkırdağında bozukluk ve kireçlenme riskini artırarak dizin ağırlık temas alanını daraltır. Menisküs yırtığı, akut travma ya da aşamalı yıpranma ile meydana gelebilir. Akut menisküs yırtıklarının en çok görülen yaralanma tipi ayak tabanları yerdeyken ani ya da kuvvetli bir dönme hareketidir. Koşma ve sıçramayla uzun sürede aşamalı ve küçük travmalara bağlı olarak da menisküs yırtığı gelişebilir. Yaş artışı ile menisküsler esnekliğini kaybederek bozulur ve ileri yaşlardaki bireylerde basit bir çömelme hareketinde bile menüsküs yırtıkları oluşabilir.

Yırtık belirtileri

Hasta tipik olarak akut bir yaralanmadan sonra diz içinde sıvı ya da kan birikmesine bağlı olarak yavaş bir şişme ile başlayan, yük bindirme ve dönme manevraları ile ağrı ve bazen dizde klik sesi tarif eder. Hastalar batma ya da yırtılma hissederler. Yırtılan menisküsün hangisi olduğuna bağlı olarak hasta ağrıyı dizin iç ya da dış kısmında hissedebilir. Dizde kilitlenme, kova sapı yırtık olarak tanımlanan menisküs yırtığının belirtisidir. Yaralanma şiddetli ise menisküs yırtığına diz yan bağ ve çapraz bağ yırtıkları da eşlik edebilir. Bu durumda dizde boşalma olabilir yani hasta yürürken dizini kilitleyemez ve birden bükülme olur.

Tanı koymak için doktor tarafından hastalığın öyküsü alınır. Öyküde; hastalığın başlangıcı, bulguların özellikleri, şiddeti, lokalizasyonu, yayılımı, zamanla ilişkisi, hastanın şikayetini artıran ve azaltan faktörler hakkında bilgi edinilir. Sonrasında doktorun ayrıntılı fizik muayenesi gelir. Fizik muayenenin ayırt edici bulguları diz ekleminin iç ve dış kısmında hassasiyet vardır. Ayrıca menisküs yırtığına spesifik bazı fizik muayene manevraları pozitiftir. Çoğunlukla öykü ve fizik muayene ile menisküs yırtığı tanısı koyulur. MR, menisküs yırtığı tanısını doğrulamada ilk tercih edilecek olan görüntüleme yöntemidir.

Tedavisi

Menisküs yırtığının tedavileri buz, ilaç tedavisi, yük taşıma aktivitesinin azaltılması, dizlik ve güçlendirmeyi içeren rehabilitasyon programıdır. Ek tedaviler iyileşme potansiyeli ile hastanın hedeflerine bağlıdır. Basit yırtıklar kompleks yırtıklara göre daha fazla iyileşme potansiyeline sahiptir. Menisküsün dış bölgesindeki yırtıklar santral yerleşimli yırtıklara göre daha fazla iyileşme meylindedir. Genç bireyler artroskopik menisküs yırtığı onarım işlemlerine yatkın olabilir. Daha yaşlı hastalarda, menüsküs yırtığı tedavisinde eğer mekanik problem yoksa, bulguların iyileşmesi için 3-6 haftalık istirahat periyodu ve rehabilitasyona izin vermek yerindedir. Eğer hastanın fonksiyon kısıtlanması devam ediyorsa, sürekli mekanik bulguları varsa ya da tekrarlayan ağrı ve şişlik dönemleri oluşuyorsa, cerrahi girişimin düşünülmesi için ortopedi görüşü gereklidir.

Yazının Devamını Oku

Sırt ağrısı ve tedavisi

9 Temmuz 2020
Sırt ağrısının nedeni yaralanmalar, çeşitli aktiviteler-hareketler ve tıbbi durumlara bağlı gelişen nedenler olabilir. Sırt ağrısı yelpazesi oldukça geniş olup her yaştan kişide görülebilir. İlerleyen yaşlarda, bozulmalara bağlı değişikliklerin artmasıyla sırt ağrıları da daha çok yaşanabilir.

Sırt, sırt omurları ve omurları bağlayan kaslar, ligament (kemikleri birbirine bağlayan kollajen liflerinden yapılmış sağlam bağlar), tendon ve disklerden meydana gelir. Sırt bölgesinde meydana gelen ağrının kaynağı göğüs kafesi içindeki iç organlar; kalp, akciğer ve büyük damarlardan birisi veya fazlası olabilir.

Sırt ağrıları görülme oranı boyun ve bel ağrısından daha nadirdir. Çoğunlukla sırt ağrısıyla boyun ağrısı da yaşanır. Genellikle kaslara bağlı problemler nedeniyle oluşan sırt ağrısı daha ciddi hastalıkları işaret edebilir. Hastanın detaylı hikaye ve muayenesi ile sırt ağrısının nedeni tespit edilir. Bazı ciddi bulgular olduğunda ayrıntılı tetkik istenmesi de önemlidir. Gece uykularından uyandıran ağrı, kilo kaybı, ateş, cilt lezyonları gibi bulgular eşlik ediyorsa, hareketle azalan istirahatle artan sırt ağrısı varsa, özellikle sabah tutukluğu eşlik ediyorsa, sırt ağrısı öncesi hastanın zorlanma hikayesi varsa, geçirilmiş bakteriyel hastalık hikayesi varsa, sırt ağrısına bacaklarda güç kaybı ve uyuşma eşlik ediyorsa uzman bir hekim tarafından ayrıntılı değerlendirme yapılmalıdır.

Sırt ağrılarının birçoğu fiziksel aktivite ve düzenli spor yapılmaması kaynaklıdır. Masa başı oturmak, sedanter yaşamak sırt kaslarının zayıflamasına neden olur. Kalp zayıflığına bağlı oluşan sırt ağrılarında hastanın evde yapacağı postür(duruş) düzenleme egzersizleri ve dışarıda yapacağı düzenli fiziksel aktivite artı ergonomi kurallarına uyarak kolayca tedavi edilir.

Sırt ağrısının tedavisi nedir?

 Sırt ağrısı tedavisi ağrıya sebep olan kaynağa göre belirlenecek yöntemlerle yapılır. Detaylı hikâye alınması ve muayene sonrası ilgili tetkiklerle tanı koyulduktan sonra tedavi planı yapılmalıdır.

Genellikle sırt ağrısının kaynağı kaslardır. Özellikle masa başı çalışanlar riskli gruptadır ve hareketlilik eksikse riskte artar. Bu durumda ergonomi kurallarına uymak önemlidir. Bel boşluğunu dolduran sandalye tercih edilmelidir. Bilgisayar ekranı göz hizasında olmalıdır. 1 saatten uzun masa başında oturulmamalı arada kalkarak 2-3 dakikalık küçük molalar verilmelidir. Kısa süreli düzenli spor yapmak gerekir. Tüm hafta işte ve evde hareketsiz bir hayat geçirip hafta sonu bir gün aşırı spor yapmak da yaralanma riskini arttırır. Egzersiz ve ergonomi kurallarını ek olarak ağrı kesici, kas gevşetici ilaçlar da önerilebilir. Bunlara rağmen sırt ağrısı daha da artar ve günlük yaşam aktivitelerini zorlar hale gelirse cihazla fizik tedavi, manuel terapi gibi elle fizik tedavi, Nöral terapi, kuru iğne, akupunktur, ağrı bandı, proloterapi, prp, şok dalga tedavisi ve ozon tedavisi gibi tedaviler yapılabilir.

Yazının Devamını Oku

Boyun fıtığı ve tedavisi

1 Temmuz 2020
İnsan boynunda 7 adet omurga vardır. Bu omurgalar arasında 5 adet disk bulunur. Birinci ve ikinci omurga arasında disk yoktur. Boyun ağrısı oldukça sık rastlanan hastalıklardan biri tanesidir ve genel görülme sıklığı %20-30 aralığındadır. Buradan da anlaşılacağı üzere üç kişiden biri hayatları boyunca en az bir kez boyun ağrısı yaşıyor.

Orta hatta görülen boyun ağrısı (aksiyal boyun ağrısı) ile boyun kökenli kola yansıyan ağrının ayırımı önemlidir. Aksiyal boyun ağrısı kafa tasının alt kısmı ile kürek kemiklerinin arasındaki bölgenin yukarısına kadar uzayabilen orta hatta ya da orta hattın hemen kenarında yerleşen ağrıdır.

Boyun kökenli kola yansıyan ağrı ise omuz kuşağını ve daha aşağısını ilgilendiren ve kolda beliren ağrı olarak tanımlanır. Her iki ağrı tipi de boyun omurlarındaki yaralanmadan kaynaklanmaktadır. Bu yaralanmaların her birinin oluşma mekanizması, tedavisi birbirinden farklıdır. Ağır eşya kaldırmayla ilgili işi olan kişilerde daha sık görülmekle birlikte sürekli masa başında çalışan, sedanter yaşayanlarda da riski yüksektir.

Boyun ağrılı hastanın şikayetinin yanında yaşı, eğitim durumu, mesleği, sosyal durumu ve geçirdiği hastalıklar da önemlidir. Ağrının yeri, yayılımı, ağrıya yol açan faktörler, ağrıyı artıran ya da azaltan pozisyon ve aktiviteler tanı koymada önemlidir.

Boyun ağrısı sebeplerinin birçoğu kas iskelet sistemi ile ilişkilidir. Bu nedenlerin sıklığı her yaş grubunda değişmektedir. En sık nedenlerin başında boyun fıtığı bulunur. Boyun fıtığı en sık c5-c6 (5. ve 6. boyun omurları) arasında ve ikinci sıklıkla c6-c7 arasında görülmektedir. Bu aralık en hareketli omurga kısmıdır ve bu yüzden diskler sıklıkla etkilenmektedir. Boyun fıtığı, omurga arasında bulunan disk çekirdeklerin onu çevreleyen anulus fibrosus denen zarı yırtarak dışarı çıkmasıdır. Hastada boyun ve kollarda ağrı, kuvvet azalması, uyuşma ve karıncalanma gibi şikayetler mevcuttur.

Boyun fıtığı tanısında hastanın öyküsü ve fizik muayene önemlidir. Öksürme, hapşırma ve ıkınma ile şikayetlerin artması fıtığın ilerlemiş olduğunu düşündürür. Kesin tanı MR ile koyulur.

Boyun fıtığında tedavi

Tedavide hastanın eğitimi, aktivite modifikasyonu, ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar ile ağrının giderilmesi ilk basamaktır. Tekrarlayıcı ağır kaldırmalardan kaçınılmalıdır. Isı tedavisi ağrıyı hafifletmek ve kas gevşemesini sağlamak amacıyla sıklıkla kullanılır. Günde iki kez 30 dakikaya kadar yüzeysel sıcak uygulama yapılabilir. Cihazlı fizik tedavi 14-20 seans arasında önerilir. Boyunluk erken dönemde hastanın rahat etmesini kolaylaştırır. Boyunluk kullanımı sınırlı olmalıdır. 3 günden daha uzun kullanımlar boyun kaslarında zayıflamaya neden olur. Fizik tedavide manuel terapi uygulanabilir. Ellerle boyun bölgesine itme, germe, çekme hareketleri yapılır. Manuel terapi seansları 3-8 arasında değişmektedir. Manuel tedavi ellerle yapılan bir tedavi olup masaj ile hiç ilgisi yoktur. Amerika’da ve çoğu Avrupa ülkesinde sıklıkla kullanılan bir tedavi yöntemidir.

Boyun omur çevresindeki kasların güçlendirilmesi ağrıyı azaltmak, işlevleri en üst düzeye çıkarmak ve fıtığın ilerlemesini ve tekrarlamasını önlemek için çok önemlidir. Omurga esnekliğinin yeniden kazandırılması ve postür (duruş şekliniz) eğitimi şarttır.

Yazının Devamını Oku

Proloterapi nedir? Hangi hastalıklarda uygulanır?

25 Haziran 2020
Proloterapi vücut dokularında onarma işlemine yardımcı nitelikteki alternatif bir tedavi uygulamasıdır. Rejeneratif (yenileyici) enjeksiyon tedavisi veya proliferasyon (hücre çoğalması) tedavisi olarak da bilinir.

Uzmanlara göre, proloterapi binlerce yıllık tarihi olan bir tedavi yöntemidir. Farklı proloterapi türleri bulunmaktadır, bu türlerin tamamı vücudun kendini onarmasını teşvik etmeyi hedefler.

Uzman tarafından iyileşmesi istenen bölgede uygun alana doktor tarafından enjeksiyon yapılarak iyileşme mekanizması uyarılır. Bu sayede ağrı ve sertlikte azalma, eklem gücünü, işlevini ve hareketliliğini arttırma, doku ve bağlarda dayanıklılığı arttırma sağlanabilir. Proloterapi tedavisini savunanlar vücuda enjekte edilen tahriş edici maddelerin vücudun doğal iyileşme tepkisini uyardığını ve yeni dokuların büyümesine yol açtığını söylemektedir.

Proloterapi aşırı zorlama ve kullanım nedeniyle oluşan tendon yaralanmaları için uygun bir tedavi yöntemi olabilir.

Uygulayıcının enjeksiyon tecrübesi de oldukça önemlidir. Bununla beraber tedavinin çeşitli olumsuz yönleri de olabilir. Bu durumlar; Ağrı ve sertlik, kanama, morluk ve şişlik, enfeksiyon, alerjik reaksiyonlar olabilir. İhtimali ya da etkisi düşük olsa da omurga ve baş ağrısı, omurilik veya disk yaralanması, sinir, bağ veya tendon hasarı, pnömotoraks olarak bilinen çökmüş bir akciğer gibi durumlara neden olabileceği de söylenmektedir.

Proloterapi öncesinde ilaç kullanımı ile alakalı doktorunuz ile görüşmeniz gerekmektedir.

Tedavinin uygulaması sırasında doktor cildinizi temizler, ağrıyı azaltmak için enjeksiyon bölgesine uyuşturucu krem uygular, etkilenen eklem içine solüsyon enjekte eder. İşlem yaklaşık yarım saat sürebilir. Tedavi sonrası buz uygulaması yapılabilir. Sonrasında eve dönebilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Sinir sıkışması sendromu nedir ve neden olur?

17 Haziran 2020
Sinir sıkışması sendromu, bir sinir sıkışması ile meydana gelir. Genel olarak tek bir yerde oluşur. Gövde ve uzuvlardaki sinirler etkilenebilir. Yaygın belirtileri sinir bölgelerinde ağrı, uyuşma ve kas zayıflığı gibi durumlardır.

Sinir sıkışmalarının en yaygın nedeni tekrarlayan yaralanmalardır. Nedenler arasında romatizma, diyabet ve hipotroid hastalıkları da olabilmektedir.

Sinir sıkışma sendromu; Sinir tuzak sendromu, kompresyon, tuzak nöro-patisi olarak da bilinmektedir.

Birden çok sinir sıkışma sendromu türü mevcuttur. Farklı periferik sinirleri etkilemektedirler. Bu türlerin örneklerinden bahsedecek olursak;

- Karpal tünel sendromu, sinir sıkışma sendromunun en çok görülen türüdür. Medyan (Medyan sinir, karpal tünelden geçen tek sinirdir) sinir bileği sıkıştırdığında oluşur. Medyan sinir üst koldan başparmağa kadar uzanır. Bilekte karpal tünel adı verilen bir yapıdan geçer. Bilekte aşırı basınç oluşması ile karpal tünel sendromuna yol açabilen şişmeye neden olabilir.

- Kübital tünel sendromu, karpal tünelden sonra en çok şikâyet görülen sinir sıkışma sendromudur. Dirsekte ulnar nöropati (ulnar-sinir adı) veya ulnar sinir sıkışması olarak da adlandırılır. Ulnar sinir dirsekte sıkıştırıldığında bu rahatsızlık meydana gelir. Dirsekte cilde yakın bölgeden geçmektedir. Dirseğe çok fazla baskı uygulanması nedeniyle şişme olabilir ve bu da kübital tünel sendromuna yol açabilir.

- Supraskapular sinir sıkışması, supraskapular siniri etkiler ve omuzda belirti verecek şekilde hissedilir.

- Guyon kanal sendromu, sendrom ulnar siniri etkiler ve eldeki fonksiyonu etkileyebilir.

- Radyal sinir sıkıştırma sendromu, koldaki radyal sinirin etkilemesi neticesinde el bileği, el ve parmakların işlev kaybına neden olabilir.

Yazının Devamını Oku

Ağrılarımın çaresi nöral terapi mi?

11 Haziran 2020
Nöral terapi, uyarıcı ve düzenleyici uygulamalarla sinir, kas ve iskelet sisteminde pek çok nedene bağlı olarak meydana gelen bozuklukların düzenlenmesini hedefleyen, yaşamımızı olumsuz etkileyen durumlarının etkisini ortadan kaldırabilmek hedefiyle uygulanan bir tedavidir.

Nöral terapi tamamlayıcı tedavi yöntemlerinden biridir. Tek başına uygulanabildiği gibi diğer tedavi uygulamalarıyla da yapılabilir.

Nöral terapi uygulaması enjeksiyon teknikleri kullanılarak, otonom sinir sistemini uyararak iyileşme mekanizmasını tetikler. Otonom sinir sistemi, ekvatoru defalarca saracak kadar uzun olan ve 40 trilyon sinir hücresinin meydana getirdiği elektriksel bir ağdır.

Bu tedavinin en önemli amacı kronik ağrıların ortadan kaldırılmasıdır.  Doğru noktaya uygun şekilde yapılan uygulama ile kronik olarak yaşanılan sıkıntılara kalıcı çözüm olabilir.

Nöral terapinin tek başına ve diğer tamamlayıcı tedavilerle kombine olarak uygulanması neticesinde fiziksel ağrı tedavisi, bel boyun fıtığı tedavisi, sinir sıkışması tedavileri, kas romatizmalarının iyileştirilmesi, kireçlenme tedavileri, kas yırtıkları, kasa gerilme ve düğümlenmeleri, omuz sıkışma sendromu, fibrozit, boyun bel tutulması gibi birçok rahatsızlıkları tedavi edilebilir.

Bu tedavi yöntemi birçok hastalığın tedavisinde kullanılırken tabii ki bir de maliyeti söz konusu oluyor.  Tedavi maliyeti kaç seans, hangi kas gruplarına uygulanacağına ve diğer tedavi yöntemlerinin birlikte kullanılıp kullanılmayacağına göre değişiklik gösterebilmektedir. Maliyet konusunda en önemli nokta uygulayıcının tecrübeli bir kişi olmasıdır ve yapılacak tedavinin öncesinde neticenin ne olabileceği hakkında size sizin durumunuza göre bilgi vermesi olmalıdır. Tedavi süreç isteyen bir durumdur ve uygulayıcının önerileri yaşam içerisinde de uygulanarak tedavinin etkinliği attırılmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Bel ağrıları ameliyatsız da tedavi edilebilir

3 Haziran 2020
Günümüzde herkesin şikayet ettiği konuların en başında ne yazık ki bel ağrısı ilk sıralarda geliyor. Bu durumun nedeni vücudumuzu gündelik yaşam içerisinde doğru kullanamıyor olmak, ağırlık kaldırırken doğru hareketi yapamamak, uzun süreler ve yanlış pozisyonlarda oturmak ve yeterince egzersiz yapmıyor olmamız…

Böyle şikayetler nedeniyle bazı insanların bu olumsuzluklardan hayatları da olumsuz etkilenmektedir. Hatta birçok kişi büyük bir oranla da ciddi tedavi ve operasyonlar geçirmek zorunda kalır.

Bel ağrılarının ciddi olanları için ameliyatlar söz konusu… Ancak bu yazıda ameliyat dışında uygulanacak tedavilerden bahsetmek istiyorum.

Manuel terapi: Ameliyatsız ağrı tedavilerinin en önemli basamağı olabilir. Bu yöntem uzman uygulayıcının ellerini kullanarak eklemler ve kaslar üzerinde kurallara bağlı kalarak uyguladığı hareketlerle yapılan tamamlayıcı tedavi yöntemidir. Eller dışında bir malzemeye ihtiyaç yoktur. Eklemlere mobilizasyon ve manipülasyon uygulanır.

Manipülasyon: Etkin şekilde ağrıyı azaltmak, fonksiyonları kontrol etmek için anatomik olarak gerçekte olması gereken sınırda eklem ve çevresine uygulanan yüksek hızlı, pasif ve düşük genlikli itme uygulamasıdır.

Mobilizasyon: Ağrıyı azaltmak, en uygun hareket ve fonksiyonun tekrar kazanılmasını sağlamak için düşük genlik-yüksek hızda tedavi edici hareket içeren, değişken hız ve genliklerle uygulanan, eklem ve çevresine uygun pasif hareketlerin sürekliliğini sağlayan bir manuel terapi yöntemidir.

Nöral terapi: İyileşme mekanizmasını harekete geçiren bir enjeksiyon uygulamasıdır. Kronik ağrılar için etkin bir tedavidir. Farklı tamamlayıcı tıp uygulamaları ile birlikte de uygulanabilir ve uygulanan diğer tedavi yöntemlerinin etkinliğini arttırır. Çok ince iğnelerle ve özel bir ilaç kullanılarak yapılır.

Kuru iğneleme: Tetik noktasının tedavisi için çok ince bir iğnenin deriden itildiği bir tedavidir. Tamamlayıcı bir tedavi olan kuru iğne tedavisi tetik noktayla ilişkili olan ve geniş bir alana yayılan ağrıya sebep olan gergin kas bantlarının gevşemesi için kullanılır. Bazen bu tetik noktalar günlük işleri yapmayı zorlaştırır çünkü alana her dokunulduğunda ağrı olur ve ağrı vücudun yakın bölgelerine yayılır.

Ağrı bandı (Kinesiobant):

Yazının Devamını Oku

Ankilozan Spondilit (Omurgayı etkileyen romatizma hastalığı) nedir ve belirtileri nelerdir?

27 Mayıs 2020
Ankilozan Spondilit bir artrit (iltihabi durum) türüdür. Bu nedenle temel belirtileri; ağrı ve sertlik olabilir.

Omurga eklemlerinin iltihaplanması ile ağrı genellikle sırtın altında odaklanır. Ancak, Ankilozan Spondilit omurga ile sınırlı değildir. Vücudun diğer kısımlarını etkileyerek bazı şaşırtıcı semptomlara neden olabilir.

Ankilozan Spondilit’in vücutta oluşturabileceği etkilere bakarsak;

• Hasta kişilerin %30-40'ı en az bir kez iritis (Gözbebeği iltihabı) veya üveit (gözün iç kısmındaki iltihap) adı verilen bir göz komplikasyonuna yakalanır. Bir gözün ön kısmı kırmızılaştığında ve iltihaplandığında iritiniz olduğunu söyleyebilirsiniz. Ağrı, ışığa duyarlılık ve bulanık görme diğer yaygın semptomlarıdır. Bu belirtiler varsa, hemen bir göz doktoruna ulaşın. İritis'i, steroid göz damlaları ile tedavi etmek kolaydır.

• Hastalık, kaburgalarınız ile omurganız arasındaki ve göğsünüzün önündeki eklemleri şişirebilir. Bu bölgedeki olumsuzluklar, derin bir nefes almayı zorlaştırır. Akciğerlerde iltihaplanma ve yaralanmalara da neden olabilir. Göğüs gerginliği ve akciğerde yaralanmalar, özellikle egzersiz yaparken nefes darlığı ve öksürük gelişebilir.

Yazının Devamını Oku