GeriKadın Sağlığı Kalp krizinden korunmak sizin elinizde
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Kalp krizinden korunmak sizin elinizde

"Östrojen hormonu yüksekken, yani gençken kadınların kalp krizi geçirme olasılığı düşük. Ama bu, menopoz dönemi sonrası hormon kullanımını meşru kılmıyor."

Ne ilaç ne tedavi tek çaresi sizsiniz Kalp krizinden korunmak için dengeli beslenmek, düzenli egzersiz ve az stresle yaşamaktan başka çare yok.Tıp dünyasının araştırmacıları, önce kadınları yakından ilgilendiren bir iddianın doğruluğunu kanıtlamak için çalışmaları sürdürdüler.Tam sonuca ulaşıldığı düşünülürken, tıp dünyası yeniden karıştı. Sözünü ettiğimiz tartışmalar, östrojen (dişilik hormonu) ile ilgiliydi. 1980'li yıllarda tıp dünyasında östrojen hormonunun mucizeleri gündeme gelmişti. Menopoz dönemine giren kadınlarda dişilik hormonu miktarının azalması, onları bazı sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakıyordu. Bu nedenle menopoz dönemine giren kadınların dişilik hormonu tedavisi görmelerinde yarar vardı. Oysa, östrojen yani dişilik hormonunun kadınları kalp krizinden korumak gibi bir görev üstlenip üstlenmediği hala tartışılırken, hormon tedavisi yapmanın yanlış olduğu 2000'li yıllarda ortaya çıktı. Kadın, menopoz dönemine girerken dişilik hormonunda azalma gözlenir. Bu azalmanın kadının bünyesinde yaratacağı olumsuz etkiler arasında kalp krizi ihtimali de yer almıştı. Ayrıca menopozun verdiği sıkıntılar, ateş basması, vajinada kuruluk ve kemiklerde zayıflama, eksilme, hormon terapisinin zorunlu hale getiriyordu. Hormon terapisinin, damarların yağ hücreleriyle tıkanmasını, dolayısıyla kalp krizi riskini önlediği iddia edildi. Buna göre, menopoza giren kadınların kalp krizinden korunmak için yaşam boyu hormon terapisi görmeleri önerildi.Östrojen terapisi Hormon terapisini kuşkuyla karşılayanların sayısı giderek artıyordu ama gene de menopoz dönemine giren her kadın için dişilik hormonu takviyesi öneriliyordu. İki binli yılların başında tıp dünyası östrojen terapisi konusunda birdenbire fikir değiştirdi. 2002 yılının yaz aylarında ABD'de Ulusal Kalp Akciğer ve Kan Enstitüsü, menopoz döneminde kadınlara östrojen terapisi uygulanmasına son verildiğini açıkladı. Ayrıca hormon terapisinin kadını kalp krizinden korumadığı da anlaşılmıştı. Ama istatistikler bunun tam tersini söylüyor 65 yaşını geçen kadınların kalp krizi geçirme olasılıkları artıyordu.Son durum Menopoz dönemi kadınlar için kalp krizi riskinin büyük olduğu bir dönem. Yine de kalp ve damarların korunması için hormon terapisine gerek olmadığı artık tüm dünyada kabul ediliyor. Östrojen ile ilgili bu büyük değişimin bir günde gerçekleştiği sanılmamalı. Araştırmacılar, östrojenin kalbin bir numaralı koruyucusu sayıldığı dönemde bile bu hormonun kalbe sağladığı yararlardan kuşkuyla söz ediyorlardı. Bugüne kadar hormon terapisiyle kalp krizini önlemenin mümkün olup olamayacağı hakkında kesin konuşmaktan kaçınan araştırmacılar, hormon terapisinin kısa sürede tamamlanması da öngörülüyor. Çünkü son zaımanlarda östrojen terapisinin meme kanseri tehlikesini tetiklediği anlaşıldı. Uzmanlar, olgunluk çağına gelen kadınların sırf kalp krizinden korunmak için hormon terapisi yaptırmalarını sakıncalı buluyorlar. Kalp krizi ve felç tehlikesini azaltmak için başvurulması gereken önlemler arasında östrojen kolesterol miktarını düşürmek, kan basıncını kontrol altında tutmak ve en önemlisi sigara içmemek, düzenli vücut egzersizi yapmak ve kalp için yararlı olduğu belirlenen sağlıklı bir diyet uygulamak büyük önem taşıyor.Ne yapsam da krizi önlesemKadın ölümlerinde birinci sırayı kalp hastalıklarının aldığını bilmek, ister istemez her kadının yüreğine korku düşürüyor. Özellikle olgunluk çağındaki kadınlar için kalp krizlerinin ne kadar ciddi bir sorun olduğunu öğrenmek endişeleri daha da artırıyor. Burada akla gelen bir başka soru var: 'Acaba kalp krizlerini önleyen bir ilaç var mıdır?' Ama ne yazık ki bugüne kadar yapılan çalışmalardan kalp krizlerini önleyecek bir mucize ilaç formülü çıkmadı. Her gün düzenli olarak küçük dozlarda aspirin yutmak kalp krizi tehlikesini azaltabilir. Tabii bu da tıp dünyasında çok uzun zamandan beri tartışılan bir konu. Ama sadece bir önlem olarak günde bir aspirin alınabilir. Ayrıca, daha önce kalp krizi geçirmiş kişiler için bazı bir kaç yıl süreyle yeni bir krizin yaşanmasını önleyebilir. Kadınlar, erkeklere göre acıya ağrıya daha dayanıklı oluyorlar. Genellikle çevrelerindeki kişilerin sorunlarına daha fazla önem verdikleri için sinsi sinsi ortaya çıkan sorunlarını önemsemiyorlar. Özellikle kalp hastalıkları konusunda çok daha duyarlı olmaları gerekiyor. Kadın kalbi acılara, üzüntülere dayanıklıdır ama hastalıklara karşı çok iyi korunması gerekir.Sigara, sigara, yine sigara Kadın kalbinin sorunlarının büyük bir bölümünün sigara alışkanlığından kaynaklandığını söylemiştik. Ama sigara alışkanlığından kurtulmak için çaba harcayan erkeklerin sayısı hızla artarken, kadınlarda bu oranın hiç yükselmeyişinin endişe verici boyutta olduğunu söylememiştik. Kadınların sigara içmeyi inatla sürdürmeleri, kalp sağlığı açısından büyük bir tehlike oluşturuyor. Sigaranın başta kalp ve kanser türleri olmak üzere pek çok hastalığı tetiklediğini artık kabul edelim. Bakın, parmaklarınızın arasında tuttuğunuz sigaradan bir nefes çektiğiniz zaman neler oluyor: Siz sigaranın dumanını içinize çeker çekmez, yedi saniye içinde sigaranın nikotini kana karışıyor.tek zararlı maddesi elbette nikotin değil. Karbonmonoksit, benzoprin gibi kimyasal maddeler de vücuda girer girmez zararlı faaliyetlerine başlıyorlar.Sigaranın içerdiği kimyasal maddeler, vücuttaki A, C ve E vitaminlerini yok ediyor. Bu vitaminlerin eksikliği, kalp ve damar hastalıklarından başka bazı kanser türlerine de kapı açıyor.Sigara, cildi vakitsiz yaşlandırıyor. Yapılan araştırmalara göre, sürekli sigara içen kadınların yüzleri beş yaş daha yaşlı görünüyor. Sigarayı bırakmanızı önerirken bir gerçeği de gözönünde bulundurmak istedik. Sigara tiryakiliği aslında, zor mücadele edilen bir bağımlılıktır. Fiziksel ve psikolojik bağımlılığın giderilmesi elbette kolay olmayacaktır. Öncelikle, sigara alışkanlığından kurtulmayı ciddi ciddi istemeniz gerekir. İradenizi kullanarak bir hafta nikotinsiz yaşamayı sürdürebilirseniz, gerisi gelir.Yazan: Dr. Susan GilbertDerleyen: Azize Bergin/ Kelebek

False