GeriKadın Sağlığı Vücudunuzun sesine kulak verin
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Vücudunuzun sesine kulak verin

"Bazen önemsiz gibi görünen belirtiler, sağlığımızla ilgili önemli sorunları bize haber verir. Her dakika önemli bir hastalığa yakalanma korkusu içinde yaşamayın ama sağlığınızla ilgilenmeyi de ihmal etmeyin."

Sadece bir virüsSon günlerde dillerden hiç düşmeyen bir sözcük var: virüs.. Nezleye yakalanandan, bağırsaklarından sorunu olanlara kadar herkes derdini virüse yüklüyor. Aslında virüsleri suçlamakta haklıyız. Virüsler, bilinen en küçük mikrop bulaştırıcılardır. Bunlar başka hücrelerin içinde birer parazit gibi yaşarlar. Bu nedenle de virüslerle mücadele etmek, bakterilerle savaşmaktan çok daha zor olur. Göz enfeksiyonlarından bazı kanser türlerine kadar çok geniş bir hastalık yelpazesinde virüsler etkilidir. Virüs kapmak çok kolay oluyor. Havadan, elden ele, hatta deriden de virüs kapmak mümkün. Bağışıklık sistemi güçlü olanlar için virüsler büyük bir tehlike oluşturmaz. Çeşitli hastalıklara karşı uygulanan aşılar da virüslerin vücuttaki hakimiyetine son verebiliyor.Beylere domatesAkdeniz ülkelerinin en değerli ürünlerinden biri de hiç kuşkusuz domates. Batı dünyası, domatesin nimetlerini yeni yeni keşfettiği için yayın organlarında hemen hergün domatesle ilgili bir açıklama yer alıyor. Salatalarımızdan, yemeklerimizden hiç eksik etmediğimiz domatesin erkekleri prostat kanserinden koruduğu belirlendi. Domatese o güzelim rengini veren likopen isimli madde aynı zamanda başta prostat kanseri olmak üzere bir çok önemli hastalığa karşı bizleri koruyor.Yapılan çalışmalar, domatesin kanserli hücreleri öldürdüğü sonucunu ortaya çıkardı. Tabii günde bir domates yiyerek sonuç alınması mümkün değil. Günde en az sekiz domates yemek gerekiyor.Apandisit mi, değil miKörbağırsağın uzantısı apendiks iltihaplandığı zaman önemli bir sorunla karşı karşıya kalırsınız. Apandisit diye adlandırdığımız sorun zamanında teşhis edilmezse, hayati tehlike yaratır. Karnı ağrıyan herkesin apandisit korkusuna kapılmasına gerek yok. Apandisitin klasik belirtileri, karının alt kısmında ve de sağ tarafında başlayan ağrılar, bulantı ve bazen de kusmadır. Apandisiti olan kişinin karnının sağ köşesine dokunduğunuz zaman canı acır. Apandisitten kurtulmanın tek yolu ameliyat. Günümüzde apandisit ameliyatları çok kolay yapılıyor ve hasta kısa sürede normal yaşantısına dönüyor. Fakat belirtiler önemsenmez ve apandisitin patlamasına neden olunursa, ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalınır.Sürekli gözyaşı dökmek İnsanı ağlatan nedenler üzüntü ve sevinç olabilir. Ama bazı kişiler, üzüntü de, sevinç de duymadan, sürekli ağlamaktan yakınıyorlar. Bu kişileri 'sulu gözlü' diye tanımlamak yanlış olur. Sürekli gözyaşı dökmenin basit bir sağlık sorunu olduğunu da hemen belirtelim. Normal koşullarda, gözlerin üst köşesindeki gözyaşı bezleri gözlerin iç kısımlarına sürekli sıvı akıtır. Gözyaşı dediğimiz sıvı gözlerin alt kısmındaki deliklerden geçip, burun boşluğuna yayılır. Eğer bu delikler şu veya bu nedenle tıkanmışsa, o zaman gözlerden sürekli yaş gelir. Özellikle soğuk, rüzgarlı havalarda ve de dumanlı ortamlarda gözlerden yaş hiç eksilmez.Öğrencileri bekleyen tehlikeOkullarda eğitim başladı. Küçük öğrenciler, her gün sırtlarında ağır çantalarla okullarının yolunu tutuyorlar. Bazen çanta o kadar ağır oluyor ki, onu taşıyan çocuk elinde olmadan öne doğru eğiliyor. Her gün o ağır çantaları sırtlarında taşıyan çocukların sık sık sırt ve bel ağrılarından yakınmaları da bir sürpriz değil. Büyüme çağındaki bir çocuk vücudunun kapasitesinin çok üstünde bir ağırlığı sırtında taşımak zorunda olursa, omurganın, vücudun kemik sisteminin sağlığı tehlikeye giriyor. Eğer çocuk, sırt çantası taşımak zorundaysa, çantanın geniş askılı olmasına ve de askıların iki omuza birden geçirilmesine dikkat edilmeli. Çocuk bazen çantasını tek omzuna asarak taşımak ister. Omurganın eğrilmesi, sırt kaslarının zarar görmesi, hatalı çanta kullanımının bir sonucudur.Böbrek taşı erkeklerde daha sık görülüyorYaşamsal faaliyetlerimizin devamı için gerekli olan biyokimyasal işlemlerin sonunda oluşan atık maddelerin vücuttan atılma yerlerinden biri de böbrekler. Böbrek taşları, idrarda çözülemeyen ve atılamayan kristallerin bir araya gelmesiyle oluşur.Böbrek taşları neden oluşur? Böbrek taşları idrardaki kristallerin üst üste birikmesi nedeniyle oluşur. Kesin olarak nedeni bilinmemekle birlikte sıklıkla beslenme alışkanlıkları, az sıvı alımı, genetik faktörler, bazı ilaçlar ve hastalıkların yol açtığı düşünülüyor.Böbrek taşları kimlerde oluşur?Her insanda taş oluşma riski var. 30'lu yaşlar hastalığın en sık görüldüğü yaş grubu. Erkekler, kadınlara göre 3 kat daha fazla risk altındadır.Taşlı hastalarda bulgular nelerdir?En sık görülen yakınma ağrı. Bir diğer bulgu da idrarda kan görülmesi. Taşlı hastalarda bulantı ve kusma ile idrar yapmada zorluk da görülebilir.Hangi boy taşlara müdahale edilir?Böbrek taşlarının çoğu kendiliğinden düşme eğiliminde. Tüm idrar yolu taşlarının yaklaşık 80'i ilaç tedavisiyle düşer. Taşın düşmesini etkileyen en önemli faktör taşın büyüklüğü. 4 mm'nin altındaki taşın düşmesi beklenirken, 6 mm'nin üzerindeki taşlara müdahale gerekir.Tedavi yöntemleri nedir? Taşın yerine, büyüklüğüne, idrar yollarına verdiği veya verebileceği zararına ve taşın cinsine bağlı olarak tedavi senenekler değişir. Yöntemler; Kendiliğinden ya da ilaç yardımıyla taşın düşürülmesi, ESWL (şok dalgası ile taşları kırmak), Minimal invaziv girişimler (Kapalı böbrek taşı ameliyatı, kapalı üreter taşı ameliyatı), Klasik açık ameliyat yöntemiTaş oluşumu önlenebilir mi? Tekrarlayıcı böbrek taşı olanlarda bazı tavsiyelere dikkat edilerek taşın yeniden oluşumu engellenebilir ya da yeniden oluşması geciktirilebilir. Bu nedenle 24 saatlik idrar analizi ve kan analizini içeren bir değerlendirme yapılır. Ayrıca daha önceki taşların kimyasal yapısı araştırılarak taşların kimyasal yapısı anlaşılır. Metabolik değerlendirme denilen bu işlemlerle idrarda taş oluşumuna yol açabilecek maddelerin düzeyleri ölçülüp sonuca göre diyet ya da ilaç verilebilir. Ayrıca; günlük 2 litre sıvı içilmesi, hayvansal protein alımının ve tuz tüketiminin azaltılması, lifli diyeti tercih etmek gibi taşın kimyasal yapısına göre verilebilecek diyete uygun beslenme rejimi tavsiye edilir.Hazırlayan: Mesude Erşan/ Kelebek

False