Diyabet hakkında bilmeniz gereken her şey!
.
Türkiye'de ve dünyada diyabete ilişkin son gelişmelerden söz eder misiniz?
Geçtiğimiz ay düzenlenen Türkiye Endokronoloji Konferansı'nda, Türkiye'deki diyabet oranlarıyla ilgili rakamlar açıklandı. 2000 - 2010 arasındaki 10 yıllık süreçte. Türkiye'de diyabet oranı yüzde 7.7'den yüzde 13.4'e yükselmiş. Bunun anlamı. Türkiye'deki diyabetli sayısında son 10 yılda yüzde 100 artış olduğu. Bu, yalnız bizim toplumumuzda değil, dünyada da böyle. Diyabet son 20 yıldır yaygın ya da salgın bir hastalık şeklinde dünyanın her yerinde hızla artıyor. Bu nedenle Birleşmiş Milletler, tarihinde üçüncü kez bir hastalık için bir araya geldi, önce tüberküloz ve sıtma, daha sonra AİDS ve son olarak da diyabet için dünyadaki tüm sağlık otoritelerine bu hastalıkla ortak mücadele çağrısı yapıldı.
Diyabetin bu kadar hızlı artmasının temelindeki nedenler nedir?
Diyabetin özelliği, bulaşıcı olmayan ama hızlı biçimde yayılan bir hastalık olması. Artmasının temelinde de 21. yüzyılın bizlere sunduğu hayat modeli var. Örneğin, çok hızlı gelişen yüksek teknoloji. Bilgisayarlar, bilgisayarların başında geçirilen uzun saatler; televizyon izleme alışkanlıkları ve diziler... Ayrıca hızlandırılmış öğün sistemi ile fast food'un giderek kendi mutfağımızın yerini alması da diğer sebepler arasında yer alıyor. Otomobil kullanımının artması, giderek sporu unutmamız da nedenlerden birkaçı. Bunlar şişmanlığı, obeziteyi. dolayısıyla da Tip 2 diyabeti hızla artırıyor.
Diyabetin sağlığa etkileri nelerdir?
Diyabet, dünyanın en çok ölüme neden olan kalp damar hastalıkları arasında birinci sırada yer alıyor. Diyalize giren her iki hastadan biri diyabetli. Felç olan hastaların yüzde 50'sinden fazlasının ana nedeni diyabet. Diyabet, dünyanın dört numaralı ölüm nedeni! Bu nedenle tüm dünya, diyabetin bu kadar hızla yayılmasına, komplikasyonlarının artmasına ciddi olarak odaklandı. Tüm ülkelerde sağlık otoriteleri bununla ilişkili olarak çalışmalar, araştırmalar yapıyor. Biz de ülkemizde bununla ilişkili olarak ne yapabiliriz, nasıl önleriz düşüncesiyle araştırmalar ve çalışmalar yapıyoruz.
Bir kişi diyabet olup olmadığını nasıl fark eder?
Diyabetin şöyle bir özelliği var: Yaklaşık 15 sene gizli ve bir bulgu vermeden gider. Bunu takiben diyabet ortaya çıktıktan sonraki 10 yıllık süreçte de hiçbir bulgu vermez. Ayrıca güzel de bir ismi var. İnsanlarımız diyabet için 'şeker hastalığı' diyorlar. Bir şeyin başına 'şeker' eklerseniz onun etkisi yumuşar, ciddiyeti azalır, ayrıca bulgu vermediği için genellikle ihmal edilir, önemsenmez. Ama 10 yıllık sessiz süreçten sonra diyabetin komplikasyonları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Organ hasarı semptom verdiğinde, genellikle önleme programları ya da kontrol altına alma olanağı olmuyor. Bu nedenle diyabetle mücadele planlanması için gereken ilk unsur, asemptomatik, yani hiçbir belirtinin olmadığı süreçte tespit edilmesi. Bunun için iki yol var: Toplumda diyabet konusunda duyarlılığın arttırılması, riskli grubun bu konuyla ilişkili olarak uyarılması ilk yol. Diğeri ise, diyabetin erken tanısının mümkün olduğu kadar çabuk yapılması.
Diyabetik olduğunu fark eden kişinin ilk yapması gereken nedir?
Tip 2 diyabetin erken asemptomatik dönemde tanı konulması açlık kan şekeriyle mümkün olmaz. Sonucu, tokluk kan şekeri ölçümü belirler. Bu da yemek bittikten 1,5 saat sonra yapılan bir ölçümle elde edilir. Sonuç 140-200 arasında olan herkes riskli; 200'ün üstünde olanlarsa diyabetlidir. Bunun için toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor. Dünya Diyabet Günü'nün önemi de burada ortaya çıkıyor. Her yıl Kasım ayında yapılan birçok etkinlikle toplumun dikkati burada toplanıyor.
Diyabetlilerin beslenme programı nasıl olmalı?
Diyabetli, öğün aralığı insülin salınımındaki bozukluk nedeniyle 2-3 saate inmiş insan demektir. Bunun için diyabetlilerin mutlaka üç ana, üç de ara öğün yemesi gerekiyor. Her yemekte ve ara öğünde mutlaka karbonhidrat almalı. Bu almış olduğu karbonhidratlar, glisemik endeksi düşük ve yavaş emilebilen karbonhidratlar olmalı. Beyaz yerine kahverengi (kepek, çavdar, yulaf gibi) ekmek olmalı. Konsantre tatlılar da yenmemesi gerekenler arasında. Ayrıca yağları da mümkün olduğu kadar fizyolojik düzeye indirmeliler, insanların şişmanlamasında yağ kaçakları çok önemli. Sulu, etli ya da zeytinyağlı sebzelerin suyu ile kıyma. et. köfte, döner, hamburger ve kebaplar ya da kuruyemişler, vücudun ihtiyacının üstünde yağ almasına neden oluyor. Bunların kısıtlanması lazım. Son olarak yemeklerin küçük tabaklardaki büyük porsiyonlar yerine, büyük tabaklardaki küçük porsiyonlar şeklinde, bir arada yenilmesi gerekiyor.
Yeni tedavi yöntemlerinden söz eder misiniz?
En önemlilerinden biri, hücre nakli. Bu tedavi insülin salgılayan beta hücrelerinin özel yöntemlerinin alınıp, damardan karaciğere gönderilmesi yoluyla yapılıyor. Bu dünyada birçok yerde uygulanan bir yöntem. Biz İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü'nde bütün altyapımızı kurduk ama henüz insanla uygulaması olmadı. Kök hücreden insülin salgılayan hücre oluşturulması da üzerinde çalışılan tedavi yöntemlerinden. Bu ve pankreas transplantasyonu konusunda da önemli çalışmalar yapılıyor; insülin açısındansa, 24 saatten daha uzun süreli insülinler üzerinde çalışılıyor. Etkisi üç gün ila bir hafta süren insülinler konusunda araştırmalar yapılıyor. Diyabetin takibi konusunda sorun yaratan bir diğer konu da, kan şekeri ölçümü. Parmağın delinmesi ve mutlaka bir damla kanla her seferde ölçüm gerekiyor. Bununla ilgili de yeni sistemler var. Bir alet küçük bir iğne ile vücuda girip. 24 saat kan şekeri ve glikoz ölçümü yapabiliyor. Ayrıca iğne olmadan vücudun üzerinde kan şekerini ölçen sistemler üzerinde de çalışılıyor.
Diyabet hastalığı birkaç şekilde görülebilir...
Tip 1 diyabetÇocukluk ve gençlik yıllarında ortaya çıkan Tip 1 diyabet, vücutta insülin hormonlarının eksikliği ya da yokluğu sonucu beliriyor. Bu diyabet tipi pankreasta insülin üreten beta hücrelerinin vücudun kendi savunma sistemini yanlış algılaması sonucu, hücrelerini tahrip etmesiyle ortaya çıkıyor. Hasta, mutlak veya göreceli bir insülin yetersizliği olduğundan, ömür boyu insülin hormonunu enjeksiyon yoluyla dışandan almak zorunda kalıyor
Tip 2 diyabet
Tip 2 diyabet, dünyanın en yaygın kronik hastalıklarından birisi ve tüm diyabetlilerin yüzde 90’ını oluşturuyor. Türkiye'de 6 milyon Tip 2 diyabetli hasta var. Bunların üç milyonu gizli şekerli. Tip 2 diyabetli hastaların üçte ikisi hastalığı hakkında bilgi sahibi değil. Tip 2 diyabet iyi tedavi edilmediği zaman göz, böbrek, kalp ve sinirler gibi ciddi organlarda hasar oluşturuyor. Avrupa'da 20 yaş üstü körlük nedenleri arasında birinci sırada olan Tip 2 diyabet, diyalize giren her üç hastadan birinde de görülüyor. Ancak Tip 2 diyabet, iyi tedavi edildiği zaman, insanın hayatını kısıtlayan ya da sınırlayan bir hastalık olmaktan çıkıyor. Bu nedenle Tip 2 diyabeti iyi tanımak gerekiyor.
Tip 2 diyabetin gelişimi
Tip 2 diyabet, yaşamın ileri dönemlerinde, insülin hormon salgısındaki bozuklukla ortaya çıkan bir hastalık. Burada iki mekanizma rol oynuyor. Önce insülin hormonunun hücreye girişinde bozukluk gelişiyor, daha sonra insülin salgısında azalma başlıyor. Sonuç olarak Tip 2 diyabetli hastada, önce tokluk kan şekeri yükselmeye başlıyor, daha sonra hem açlık hem de tokluk kan şekeri yükseliyor. Buna bağlı olarak da çok su içme, çok idrara çıkma, halsizlik ve yorgunluk hissi bulgularıyla şeker hastalığı beliriyor.
Gestasyonel diyabet
Pankreas, gebelik öncesi yeterli insülin salgılayabilmesine karşın, gebelikte yeterli insülin salgılayamaz. Bu nedenle, daha önce diyabet belirtisi olmadığı halde gebelik süresince kan şekeri yükselip, gebelik bitiminde genellikle düzeliyor. Gebe kalmasında yaşamsal risk bulunmayan diyabetik anne adayları, fetüsün uygun sağlık ve gelişimini sağlamak amacıyla, gebe kalmadan en az 3 ay öncesinden sıkı bir kontrole alınmalı. Diyabette metabolik kontrolün sağlanması ve komplikasyon gelişiminin önlenmesi veya ilerlemenin durdurulması açısından yaşı küçük, diyabete bağlı organ bozuklukları olmayan genç anne adaylarında risk düşüktür. Diyabet, yaşı büyük, göz ya da sinir sistemi gibi organlarda başlangıç halinde bozukluklar teşhis edilmiş kişilerde ya da ileri yaştaki annelerde gestasyonel diyabet görülme olasılığı yüksektir. Organ bozuklukları ilerlemiş diyabetiklerde ise, gebelik, bu bozuklukları artıracağı için hamileliğe izin verilmez.
Gizli şeker
Son 10 yıldan bu yana yapılan araştırmalar gösteriyor ki, diyabet henüz ortaya çıkmadan 10-15 yıl süreyle hiçbir bulgu vermeden gizli şeker olarak başlıyor. Gizli şeker döneminde açlık kan şekeri normal. Bu dönemin tespiti, ancak tokluk kan şekeri ölçülerek ya da glikozyükleme testi yapılarak konuyor. İnsülin direncine bağlı olarak, hastanın öğün aralığı kısalıyor. Normalde öğün aralığı 4-5 saat iken, bu hastalarda 2.5-3 saate iniyor. Bu nedenle gizli şekerde sık acıkma, hızlı yemek yeme, açlık durumunda sinirlilik, tahammülsüzlük, fenalık hissi, soğuk terleme gibi bulgular oluyor. Hastada zaman zaman tatlı krizi yaşanıyor. Yemekten sonra yorgunluk hissi, uyku hissinin de görüldüğü bu dönemde kişi kilo alıyor.Formsante