GeriSağlık Göz kırpma sıklığınız sağlığınız hakkında ne söylüyor? Sjogren sendromu, inme ve hatta Parkinson...
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Göz kırpma sıklığınız sağlığınız hakkında ne söylüyor? Sjogren sendromu, inme ve hatta Parkinson...

Göz kırpma sıklığınız sağlığınız hakkında ne söylüyor? Sjogren sendromu, inme ve hatta Parkinson...

Göz kırpma sıklığınızdaki bir değişiklik, Sjogren sendromu, inme ve hatta Parkinson hastalığı gibi çok ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir. İşte çok ilginç detaylar...

Her üç ila beş saniyede bir göz kırpıyoruz ve günlük görsel girdimizin yüzde 10'una varan inanılmaz bir miktarını göz kırpma nedeniyle kaybetmemize rağmen genellikle bunun farkına bile varmıyoruz.

Temel olarak göz kırpmak birkaç pratik amaca hizmet ediyor: Kornea yüzeyini ıslatıp temizliyor ve gözü hızla yaklaşan nesnelerden refleks olarak koruyabiliyor. Bazı durumlarda ise göz kırpmada meydana gelen gözle görülür bir değişiklik sağlık sorunlarının habercisi olabiliyor.

Peki göz kırpma sıkılığınızın değişmesi hangi sorunlara işaret ediyor?

Yavaş veya seyrek göz kırpma: Göz kırpmanın azalması Parkinson hastalığının erken belirtilerinden biri olabilir. Dikkat etme ve esneklik gösterme yeteneğimizi etkileyen önemli bir nörotransmitter dopamindir. Birçok çalışma, kendiliğinden göz kırpma hızımızın beynimizdeki nörotransmitter aktivitesini yansıttığını ortaya koydu. Dopamin ne kadar düşükse, bir konuya o kadar çok odaklanırız ve göz kırpma sıklığımız o kadar az olur. Parkinson'un ayırt edici özelliği de dopamin üreten sinir hücrelerinin kaybıdır.

Otoimmün Graves hastalığı ya da halk arasında bilinen adıyla zehirli guatr olan hastalar da göz kırpma düzenlerinde kornea hasarıyla ilişkili olabilecek değişiklikler yaşarlar. Parkinson'un yanı sıra inme gibi diğer nörolojik durumlar da normal göz kırpma hızını yavaşlatabilir. Daha yavaş göz kırpma, sporcular arasında kafa travması ile de ilişkilendirilmiştir.

Aşırı göz kırpma: Uykulu halde araç kullanmak gibi zorlu bir görevi yerine getirmeye çalışırken göz kırpmanın artması muhtemelen uyku halinin belirtisidir. Ağrı çeken veya çok parlak ışıklara maruz kalan kişiler de daha sık göz kırparlar.

Aşırı göz kırpma, vücudunuz Sjogren sendromu olarak adlandırılan, bağışıklık sisteminin kendi kendine yaptığı bir hastalığın habercisi olabilir. Sjogren sendromunun en belirgin belirtileri ağız ve göz kuruluğudur. Göz kuruluğu da aşırı göz kırpmaya sebep olur.

Öte yandan göz kuruması, sık ekran kullananlar arasında da inanılmaz derecede yaygındır. Ekranlarımıza baktığımızda daha az göz kırparız. Bilgisayarınızın başında saatler geçirmeyi planlıyorsanız, ekranınızdan bir veya iki dakika uzaklaşmak için 20 dakikalık zamanlayıcılar ayarlayın. Ekran başında geçirilen sürenin artması, gözlerimizi sağlıklı tutan bezlerin zarar görmesi ve miyoplukla da ilişkilendirilebilir.

İnsanlar genellikle dizüstü bilgisayar yükselticileri satın alıyor veya ekranlarını göz hizasına yükseltiyor. Uzmanlara göre bunun yerine, ekranı 10 derecelik aşağı doğru bir bakış açısına yerleştirmelisiniz. Bunu yapmak gözünüzün etrafındaki kasları gevşeterek daha fazla göz kırpmanıza yardımcı olabilir ve gözyaşı buharlaşmasını azaltabilir.

Neden göz kırparız?

Birçok durumda insanlar, gözlerinin nemini korumakla ilgisi olmayan şekillerde göz kırparlar. 1920'lerde göz kırpma konusunu inceleyen bilim insanları şu soruyu çok merak ediyordu: Göz kırpmak sadece korneaların tozunu almak için değilse, gerçekten ne anlama geliyordu?

Bilim insanlarının gözlemlerinden bazıları sezgisel olarak anlamlıydı; insanların sigara içerken daha sık göz kırptığını keşfettiler. Duman, bilinen bir kornea tahriş edicisidir. Fakat aynı zamanda insanların okurken, konuşurken olduğundan daha az göz kırptığını da tespit ettiler. Garip bir şekilde, okuyan insanlar neredeyse her zaman metin yerine noktalama işaretlerine göz kırpıyorlar.

Diğer bulgular da bir o kadar kafa karıştırıcıydı. Beklenmedik sesler çocukların göz kırpmasına neden oldu. Ve insanlar kızgın ya da endişeli olduklarında daha sık göz kırpıyorlardı.

Onlarca yıldır yapılan araştırmalar, göz kırpmanın vücudun cam sileceğinden çok daha fazlası olduğunu, zihnimizin durumuna, ne kadar dikkatli odaklandığımıza ve yeni uyaranlara hazır olup olmadığımıza açılan bir pencere olduğunu ortaya koydu.

Göz kırpma sosyal iletişimimizde de rol oynuyor. Bilim insanları, iki kişi birbiriyle sorunsuz bir şekilde iletişim kurduğunda ve diğerinin ilgisini çektiğinde, göz kırpma düzenlerinin aynı hizaya gelmeye başladığını ölçtüler.

İnsanlar göz kırpmak için nasıl evrimleşti?

Bilim insanları göz kırpmanın evrimsel tarih boyunca birkaç kez geliştiğine inanıyor. Geçen yıl Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlanan bir çalışmada, göz kırpmayı hayatta kalmak için faydalı kılan şeyin su yaşamından karaya geçiş olduğu varsayıldı.

Araştırmaya göre, karada göz kırpmanın kritik olmasının bir nedeni, gözlerimizin kornealarının kan damarlarına sahip olmaması ve bu nedenle oksijeni çevrelerindeki ortamdan difüzyon yoluyla almalarıdır. Oksijen ıslak yüzeylerde daha kolay yayılır ve spontane göz kırpma gözlerimizde ince, sıvı bir film tabakasının korunmasına yardımcı olur. Bir başka neden de tehlikeli nesnelerin ince havada suda olduğundan çok daha hızlı hareket etmesidir. Bu nedenle gözleri yaralanmalardan korumak için refleks olarak göz kırpmak karada çok daha önemlidir.

The Washington Post'un 'What can my blinking tell me about my health?' başlıklı haberinden derlenmiştir.

False