Bir festival filmi

Pek film festivali insanlarından değilim. Şüphecilik ve bir türlü tatmin olamama özeliklerim festivaller konusunda da baskın çıkıyor. Çoğu gayet kötü bir dolu filme sırf ‘yeni keşif’ adına bir dolu para vermek istemiyorum.

Haberin Devamı

Düşünsenize mesela İzlandalısınız. Bir film festivali düzenleniyor ve Türkiye’den de filmler geliyor. Sırf Türk sinemasını keşfetmek adına içlerinden birini seçiyorsunuz ve o bir Sinan Çetin filmi çıkıyor. Kabus gibi. Aynısını Türkiye’de de yaşamak mümkün. Açıkçası İzlanda’nın, Nijerya’nın Sinan Çetin filmlerini izleme olasılığınız çok yüksek. Ben bizimkine yeteri kadar katlanırken, onun bir de yabancı dil versiyonuyla uğraşmak istemiyorum.


Şu sıralar İfistanbul dalgası sarmış durumda her yanı. Bu sefer de es geçmek üzereyken bir arkadaşım Weekend adlı İngiliz filmini pek methetti. Başka yerde de izleme şansım olmadığı için gittim, öğrenciymiş gibi davranıp bir adet bilet alarak Pazar matinesine dahil olmaya karar verdim.


Gökkuşağı filmleri kapsamında gösterilen Weekend’in fuayesi tam da beklediğim gibiydi yani pek çok eşcinselle dolu. Büyük ekranda öpüşen iki hemcinsi izleyebilmek hala çok ilgi çekici bir kulvar. Son bıraktığımdan bu yana pek bir şey değişmemiş

Haberin Devamı

.
Kendimi öğrenciyim diye tanıtıp 11 TL’ye bilet aldığım için mutlu sayarken aslında ters köşeye yatırıldığımı fark etmem fazla zamanımı almadı. Öğrenci bileti için 11 TL alan festival yönetimi, İstanbul’un tartışmasız en kötü sinema salonuna senelerdir kazık çakmış durumda. Fitaş sinemasında koltuklar bir düzlükte duruyor, arka sırada boyu 1.70’in altında olan herhangi birisi oturuyorsa perdeyi görmeyi imkansız (Türklerin boy ortalamasını göz önünde bulundurursanız eğer, arka üç sıra filmi dinleyerek takip etti diye düşünüyorum). Sinema perdesi o kadar ufak ki, evdeki televizyonu sokağın sonuna koyup oradan izlemeye çalışmaya benziyor. Ses ise yok denecek kadar az. Zaten sağır olduğumdan şüpheleniyordum iyice tribe girdim.


Ve gay dolu sinemada sağ yanıma üç kız, sol yanıma da dört kız oturdu. Kızlardan biri sanırım patlamış mısırla seks yapıyordu. Ancak çıkardığı orgazm tonlamasına öyle hakim olabilir çünkü. Film başladı ve bu sefer de alt yazıların senkronize olmadığını anladık. Baya adam dolandırmaca. Paranla rezil olmak. Ve herkes film festivali gibi aşırı steril bir ortamda olduğu için sessizce bu durumu görmezden gelmeyi tercih etti.

Haberin Devamı


Yanımda oturan kızlar iki gay öpüştüğü ve yiyiştiği her dakika ‘Ayy çok tatlı, ayyyy çok şeker, hiii ne güzel’ diyerek iyice asabımı bozdu. Ve elbette filmi sevmedim.


Hem festivallere hem de eşcinsel filmlerine karşı yenemediğim hislerimi üçe katlayarak salondan ayrıldım.
Üzgünüm ama sevgili organizatörler, bu şartlar altında korsan filmi desteklemekten başka bir şans bırakmıyorsunuz bize. Hiç olmazsa alt yazısı çıkmayınca para iadesinde bulunuyorlar.

 

Yiğit Karaahmet

Yazarın Tüm Yazıları