Dijital doğumlar ve ölümler

Yiğit Karaahmet belki de birçok kişinin kafasından geçen bir konuyu kaleme almış.

Haberin Devamı

Yapılan bir hesaba göre bundan 100 yıl sonra facebook’ta, eğer hesaplarını kapatmazlarsa, milyarlarca ölü insanın profili olacakmış. Düşünsenize terk edilmiş şehirler gibi; her biri gülen, eğlenen, üzülen, düğünlerde, nişanlarda, tatillerde milyarlarca ölü insanla dolu profiller. Sanal bir sonsuzlukta dolaşıp duruyorlar. Eğer biri kapatmazsa nereye gidecek bu profiller? Ne olacaklar sonunda? Dijital birer arkeolojik kalıntı olarak bundan binlerce yıl sonraki kuşaklara mı ulaşacaklar?

Geçenlerde bir arkadaşım öldü ve facebook profili hala duruyor. Bu facebook’tan ölen ikinci arkadaşım. Ne yapacağımı bilemediğim tuhaf durumlardan biri daha. Profili kapatırsam bu zamana kadar olan anılarımıza saygısızlık olacak gibi geliyor, kapatmazsam da her onu gördüğümde üzülüyorum. Onun doğum günlerinde, ‘doğum gününü kutlayın’ mesajı geliyor. O şimdi 34 yaşında! Kabul edelim, her yönüyle tuhaf bir durum. Her zaman yaptığım şeyi yapıp, görmemezlikten geliyorum.

Haberin Devamı

Bu dijital devrimler hayat akışımızda ve sosyal bilincimizde de bambaşka gelişmeler yaşattı. Mesela facebook sayesinde artık pek çok tanıdığımızın soy ismini biliyoruz. Yine facebook sayesinde pekçok insanın doğum gününlerini de biliyoruz. Her şey klavyede bir kaç harf kadar uzakta. Bu kutlamalar ne kadar samimi bilmiyorum ama hayatı kolaylaştırdığı kesin.

Bir diğer gelişme de twitter’da güncel konulara hakimiyet ve duyarlılık dozajı. Mesela bu yazıyı yazdığım dakikalarda Neşet Ertaş ölmüştü. Ve tüm twitter toplu bir Neşet Ertaş krizi geçiriyordu. Sağlığında bir kere bile gündem olayaman adamcağız, öldükten sonra baş tacı oldu. O hepimizin babası, gönüllerimizin Tarkan’ıydı. Sanırım. Peki madem bu kadar çok seviliyordu adam ne için yalnızlık içinde öldü? 90 doğumlu bir kuşak onu niçin hiç tanımıyor? Bu acı yaşamda sizce de bir samimiyetsizlik yok mu?

Twitter ve facebook acıyı yaşama şekillerimizi de değiştiriyor. Belki önceden hiç kimse tanımıyordu ama bilen ve takip eden tarafından gerçekten seviliyordu. Onların acısı daha samimiydi bence. Günümüzde her şey sadece sürünün bir parçası olma isteği.

Haberin Devamı

Dijital doğum günü kutlamalarını da, ölümler kadar samimiyetsiz buluyorum. Doğum tarihlerimizi kapatalım bakalım, gerçek doğum gününüzü kim hatırlıyor? Ama bundan vazgeçebilir miyim? Hayır. Bilinse de bilinmese de bu hoşuma gidiyor. Kutlanmasa daha çok üzülürüm.

Kendimi bu konuda iki kıyafet arasından hangisini seçeceğini bilemeyen Buse Terim gibi hissediyorum. Seviyor muyum, sevmiyor muyum? Bilemiyorum. Peki ya sizler? Dijital doğumlar ve ölümler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Lütfen beni aydınlatınız.

Yazarın Tüm Yazıları