Lila Müzik’in CD’sinde Nazife Aral Güran–Yüksel Koptagel’in besteleri yer alıyor.
Güray Başol bu albümünde Cumhuriyet’in ilk yıllarında doğmuş, eğitimlerini o dönemin zorluklarına rağmen yurtdışında sürdürmüş, yetiştikleri alan ve stil konusunda farklı müzikal kimlikleri sahip iki bestecinin yapıtlarını kayıt altına alıyor.
Halen Paris’te yaşayan, Türkiye ve dünyada konserler vermeye devam eden piyanist Güray Başol’un üçüncü albümü de Lila Müzik’ten çıktı.
Üniversite öğreniminin ardından Ecole Normale de Musique’te Germaine Mounier ile eğitimine devam eden, İdil Biret, Pascal Godard ve Verda Erman ile çalışma fırsatı bulan, bu albümde eserleri arşivlerde kalmış besteci Nazife Aral Güran ve Yüksel Koptagel’in eserlerini yorumluyor.
Albümde 8 eseri yer alan 1921 Viyana doğumlu Nazife Aral Güran, babasının hariciyeci olması nedeniyle çocukluk ve gençlik yıllarını yurt dışında geçirdi. Annesi ve Cemal Reşit Rey ile başlayan müzik çalışmalarına 1938 – 1942 yılları arasında Berlin Yüksek Müzik Akademisi’nde devam etti. II. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle eğitimine ara veren Güran, doktor olan eşinin görevi nedeniyle bulunduğu Diyarbakır’da, Diyarbakır Filarmoni Derneği’ni kurmuştu. Yıllar sonra yarım kalan eğitimini Köln Konservatuvarında tamamlayan bestecinin eserleri Türkiye dışında Almanya’da basıldı. 1993’te İstanbul’da vefat eden Güran’ın
- Feraceli Hanım,
- Boğaziçi’nde İkebana,
- İlkbahar,
Ürgüp’ü küçük bir dünya kenti olmaktan çıkarıp büyük bir dünya kenti yapma çabasını gösterdi Bekir Ödemiş. Şimdi bütün turizm reklamlarından rengarenk uçan balonları görüyorsunuz, benim de seyretmesi çok hoşuma gitti ama doğrusu binmedim.
Bir mühendisin Ürgüp’te başlayan siyasal başarısını okudum:
“Çoğunuz Asmalı Konak dizisini seyretmişinizdir. Asmalı Konak dizisi, 2002 -2003 yılları arasında yayınlanmış ve benim belediye başkanlığı dönemine rast gelmşti. Yapımcısı çok önemli bir sima olan Abdullah Oğuz’du.
Daha sonraları bir yarışmamızda jüri üyeliği, jüri başkanlığı da yapan Doğan Hızlan, valimiz ve emniyet müdürümüz Ürgüp’te yemek yiyorduk. O gün Ürgüp yine dolup taşmıştı, Doğan Hızlan yemek sırasında emniyet müdürümüze dönerek ‘Ürgüp’e an itibarıyla dışarıdan kaç aracın geldiğini öğrenebilir miyiz?’ diye sormuştu. Kısa sürede tüm ziyaretçiler sayıldı ve 2400 arabanın, 600’den fazla otobüsün Ürgüp’te bulunduğunu öğrendik. Bu tek kelimeyle müthişti!“
ÖDÜLLERİN ÖYKÜSÜ
Kitapta, “Sıra geldi karikatür yarışmasına” bölümünü özellikle okuyun, Semih Balcıoğlu ödüllerinin öyküsünü buradan öğreneceksiniz.
Ben de Semih Balcıoğlu’nun isteğiyle o jüride yer aldım.
Semih Balcıoğlu
Ürolog olan Kural’ı bana rahmetli dostum Nevzat Atlığ tanıtmıştı. Doktor müzisyenlerden biri de Alâeddin Yavaşça idi.
Kural, tıp fakültesi ile İstanbul’da Belediye Konservatuvarı’nı da bitirmiş biri.
Ud ve keman da çalıyor.
Davetiye broşüründe şu yazıyordu:
Prof. Dr. Ali Rıza Kural
‘Senfonik Orkestra eşliğinde Türk Müziği Konseri’
Konserin öyküsünü yazarak başlamalıyım yazıma.
Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr.
Bugün de Selçuk Orhan’ın ‘Sorularla Oğuz Atay’ kitabını tanıtacağım.
Kısa tanıtım notu ile yazıya başlayacağım:
“Oğuz Atay, 40 yılı aşkın bir süredir edebiyatımızın en çok tartışılan yazarlarından biri. Yapıtları biçimsel özellikleri, tarihsel referansları, çok sesliliği ve düşünsel derinliği açısından okurlara zengin bir dünya sunuyor.
Bununla birlikte okurları zorlayan bir yazar olduğu da sıklıkla söyleniyor. Hatta çoğu okur, Oğuz Atay’ın biçimsel deneylerle örülü hacimli yapıtları karşısında duraksıyor.
Elinizdeki kitap Oğuz Atay’ın yapıtları ve düşüncesiyle ilgili mütevazı bir rehber olarak hazırlandı. Oğuz Atay’ın yapıtlarıyla yeni tanışmış okurlar kadar Atay’la ilgili meraklarını ileriye taşımak isteyenlere yol arkadaşlığı etmesi umularak yazıldı. Sorularla ayrıştırılan bölümlerde Oğuz Atay’ın yapıtlarının yanı sıra yaşadığı dönem, dostları ve kişisel hayatına dair (dedikoduya kaçmadan!) ayrıntılar da bulacaksınız.”
Yazar 100 soru soruyor ve onları yanıtlıyor.
Oğuz Atay’a yaklaşımı konusunda kitabın başında bilgi veriyor hem kendi yorumunu hem
Düzenlendiği ilk yıldan bugüne bölgenin kültürel yaşamına önemli katkılar sağlayan Bursa Kitap Fuarı bu yıl 300’e yakın yayınevi, marka ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek ve panel, söyleşi, şiir dinletisi ile çocuk etkinliklerinden oluşan 93 kültür etkinliğine ev sahipliği yapacak.
Bu sene edebiyat ve yayıncılık dünyasını bir araya getirecek olan fuara katılacak 500’e yakın şair ve yazarlardan bazıları:
Afşin Kum
Ahmet Ümit
Atilla Dorsay
Ayşe Kulin
Aytül Akal
Kapağından başlayacağım yazıma: Bir Nebil Özgentürk Belgeseli
ORİGİNAL SOUNDTRACK
Can Atilla
Nâzım Aramızda
İç kapakta Nâzım Hikmet’in biyografisi yer alıyor. Yan sayfada fotoğraflar var, Nâzım’ın mezarının fotoğrafı da bunların arasında.
LP’deki parçalar:
A
‘Sevgi–Para Geriliminde Atay’ın Sofrası ve Türkiye’nin Ruhu’na İzonomik ve Tinbilimsel Bir Yaklaşım.’
Kitabın başında iki alıntı:
“Dertsizlere benim sözüm
Benzer kaya yankısına”
Yunus Emre
“Yığınları ve onlarla aynı duyguların niteliği olanları, bu sayfaları okumaya davet etmiyorum.”
Spinoza
“Bu dünyada bir nesneye
Yayıncısı Everest Yayınları ve arkadaşları onun için bir davet verdiler.
Adnan Özyalçıner, Türk edebiyatının öykü türünde zirvede olan adlarından biri.
Benim de dahil olduğum 1950 kuşağının bir ustası.
Bu kuşağın tek eleştirmeni ben olduğum için Ferit Edgü öykü yazarlarının kitaplarının 10. yıl baskıları için bir öneride bulunmuş, öykü türünün diğer ustaları da bu öneriyi onaylamışlardı.
On öykü kitabının da başına ortak bir giriş yazacaktım. Yazımın başlığı şu oldu:
‘Solistlerden Oluşan Bir Koro.’
Toplu eserlerin önemine değinirim sık sık. Çünkü bir edebiyatçı üzerine tam bir yargıya o zaman varabilirsiniz.