İkizler ve Diyaloglar

Bizim evin çok bilmiş ve ukala Ömer Beyler'i bugünlerde bana ve babasına sürekli "ben uzaya gitmek istiyorum, nasıl gidebilirim?" diye sorup duruyor.

Haberin Devamı

Bende ona gayet olgun ve dolgun bir tavırla; abisi gibi okula gidip büyüyeceğini sonra da ABD'deki NASA uzay merkezine gidip oranın kaptanına uzaya gitmrk istediğini söylemesi gerektiğini vurgulayıp, artık sorunun esas muhatabının o kaptan olduğuna işaret ediyorum. Şimdilik tatmin olmuş görünüyor. Ama çizgi filmlerde gördüğü ufoları ve başka bir dünyanın yaratıkları olan uzaylıları anlatmakta bir hayli zorlandığımı itiraf etmek zorundayım.
En sonunda ben Gima'ya gidip internete gireceğim deyince babasıyla bakışıp , gözlerimizle anlaştık ki bu çocuk çağı yakalamış.

Bizi merakla dinleyen Hasan ise; derhal atmasyon senaryo hayallerini dile getirip, son derece sevimli bir yüz ifadesiyle "biliyor musun anne, biliyor musun baba ben uzaya gittim geldim birde benim sahici tornavidam var" türünden kurgularuyla konuya dahil olup ilgi çekmeye çalışıyordu. Ama her seferinde de ödüm kopuyordu ki bizim sürrealist Ömer "yine saçmaladın Hasan" diyerekten Hasancığımın hayallerini yıkacak diye.

Son kavgaları öylesine müthişti ki, ikisi de hodri meydan birbirlerine dayak atarken, Baba ve bende tıpkı horoz döğüşü seyreder gibi onları seyredip, kumarbaz bahisçiler gibi tezahürat bile yaptık! Amacımız ise bize çok doğru gelen; haklarını savunmayı bilsinler ve özellikle de Babayiğit Hasan'ın acıdığı için vurmaktan kendini alıkoyduğu bıcırık Ömer'e karşılık vermesini öğretebilmekti. Bu seferlik muaffak olduğumuzu, Ömer'in tırmalanmış yüzünden ve bütün gece uykuda süren incelemelerinden anladım. Üstelik ertesi günü kalktığında süt dökmüş kedi gibiydi ve herkese son derece mesafeliydi.

Hasan birkaç kez TV'deseyrettiği Newyork'taki 11 Eylül hadisesinden çok etkilenmişe benziyordu. Nede olsa doğduğu yerdi Newyork. Memleketine yapılan saldırıyı anlamaya çalışıyor ve benim kötü adamlar uçaklarıyla bomba attılar cümleciğimi irdelemekle meşguldu. Nihayet bir gün düşündü taşındı ve bende F-16 uçağına binip o kötü adamları bombalayacağım diyerek son derece çağın çocuklarının görgü ve bilgilerine uygun oldukça mantıklı cevap hakkını kullandı!!!

Ömer ne kadar çok şaka kaldıran ve kavgadan hoşlanan bir çocuksa Hasan da o kadar çok şakayı ciddiye alıp hemen ürkekleşen ve kavga etmeyi beceremeyip tabana kuvvet koşup kaçan bir çocuk!!! Üstelik Ömer'in şöyle bir ufak lodosda devrilecek çatıpıtılığına rağmen Hasan'sa babyani bir güreşçi görünümünde, kalıbına hiç uymayan bir ürkeklik içinde dolaşıp duruyor!!!
Bir sene öncesinde büyük bir konsantrasyonla legolarıyla bir saat boyunca sürekli oynayan Hasan; Ömer'in oyun bozanlığı ve dürtüklemeleri sonucunda, heran etrafını, Ömer geldi gelecek, bozdu bozacak korkusuyla kolaçan etmekten yorularak nihayet lego oyunundan vazgeçmek zorunda kaldı!!!
Ömer'se saatlerce çizgi film seyrederek, bir teknik lego şematiğini dakikalarca inceleyerek, suyla karıştırdığı tozlarla, çiçeklerle deney yaparak ve evdeki her çekmeceyi karıştırıp bu ne diye sorarak farklı bir etkinlikler yapma çerçevesi çizmeye devam ediyor.
Hasan'ın arabalar ve markaları, kamyon, minibüs merakına karşın Ömer, denizaltı, motorsiklet, ofo gibi farklı tür taşıt gruplarına ilgi duymakta.
Hasan tamir yapmak, elektrik prizleri ve araba motorlarını; tornavida, çekiç, pense gruplarıyla onarmaktan hoşlanırken, Ömer balık tutmak veya kek çırpmaktan hoşlanıyor. Ayrıca son günlerde de Ömer müziğe ve gitara acayip merak sardı.
Sanırım bu kadar ipucu ve bilgi sizlere soracağım soruya cevap bulmanıza yeterli olacaktır. Peki hazırsanız soruyorum: Sizce Ömer bilimadamlığına aday Hasan'sa serbest ticaret erbabı olabilir mi? Yoksa Ömer astronot, Hasan ise tamir atölyesine mi ortak olsun? Yada sizlerin başka önerisi var mı?

Ne hoş hayaller ve komiklikler değil mi? Keşke hepimiz hayatla biraz dalga geçebilsek ve aslında küçük ayrıntılarda gizlenmiş mutlulukları bulup çıkartabilsek..

Sahrap Soysal
sahrap@dol.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları