Bolluk Ve Bereketiyle Gelen Hıdırellez

Bolluk ve bereketiyle gelen hıdırellez...

Haberin Devamı

Mevsimsel döngüler, âdemoğlunun zihinsel işleyişine göre mi yoksa tam tersi mi? Merak edilen soru "her şey nasıl başladı?” Tıpkı çocukken bir birimize sorduğumuz gibi yumurta tavuktan mı tavuk mu yumurtadan çıktı yeryüzündeki dinamikler nasıl işliyor? Güneş!
“Milyonlarca kilometre öteden gelen güneş ışını dünyaya ulaştığında yansıdığı düşünülüyorsa, o halde yansıma beyinlerimizde de devam edip gidiyor,” bu cümleyi tekrarlarken birden durdum; “Şimdi Hızır ile İlyas’ı anlatacakken böylesi bir giriş neden” dedim. Aklıma maneviyat takıldı. Hıdırellez ile maneviyatın ilişkisi neydi? Güçlü bir yürek ne demekti? Neden sarsılmaz bir inanca ihtiyaç vardı? Bu ne anlama geliyordu? Bu sorulara cevap ararken gözümün önünde ilk peygamber Âdem (as) vardı.
Âdemoğlu yolculuğu boyunca hem her şeyden emin olmak istemiş hem de olayların görünmeyen, bilinmeyen gizli yönlerini anlayabilmek için savaş verip durmuş. Nafile ne yaparsa yapsın tam manasıyla olayların gerçek yüzünü görememiş. Çünkü hiç bir şey göründüğü gibi olmadığını sonunda anlamış. Nereden? Hızır’ın, Mûsa peygambere söyleyişinden: “ Şöyle dedi: “İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim”
***
Bir Rivayete göre, "çiçeklerden örülmüş hırkasıyla, kırmızı pabucuyla, aksakallı Hızır (as) ile keçi derisinden uzun gömlekli, uzun değnekli ve uzun boylu İlyas (as) ve Zülkarneyn, birlikte Ab-u Hayat’ı aramaya çıkmışlar. Ve bir müddet sonra “Karanlıklar ülkesine dalmışlar.” Fakat Zülkarneyn’e bundan söz etmemişler. Hızır ve İlyas orada Ab-u Hayat suyunun kaynağını bulup içmişler…” Rivayete göre o günden sonra her sene beş mayısı altı mayısa bağlayan gece “diri ve keramet sahibi olan Hızır karadan İlyas da denizden gelerek bir gül ağacının dibinde birbirlerine kavuşurlar, hasret giderirlermiş.” Bu özel ve güzel güne de Hızır’ın günü (Rûz-ı Hızır)denilmiş.
Asırlardır o gün uğurlu, bereketli ve mübarek bir gün olarak kabul edildiğinden her sene bu buluşma öncesi ve sonrasında evlerde hazırlıklar yapılır. Zira Hızır yol üstünde ilerlerken kalbi temiz, iyiliksever insanların dileklerin gerçekleşmesine mucizevi bir şekilde yardım ettiği bilinir. Ondan ötürüdür ki; Hızır’ın evlerine, köylerine, yurtlarına bolluğuyla, bereketiyle gelmesine engel olacak şeylerden kişiler sakınırlar. İşte bunlarda bazıları:
***
O gün hiçbir yeşillik dalından koparılmaz. Boya badana yapılmaz. Dikiş dikilmez. Makas tutulmaz çünkü doğan çocukların dudakları yarık olacağına, çamaşır yıkanmaz, un elenmez değilse dolunun ve sineğin çok olacağına inanılır. Hıdrelleze 5 hafta kalana kadar çarşamba günleri çamaşır yıkanmaz. Eve kuru çalı-çırpı götürülmez, ağıldaki hayvanları kurtların kapacağına inanılır. O hafta geç kalkılmaz, yoksa kişinin kısmetinin kaçacağına, o gün temizlik yapılmaz, yoksa eve karıncaların basacağına, ekim yapılmaz; ekim yapılırsa o sene iyi ürün alınamayacağına inanılır. Evde evlenmemiş kız varsa kısmeti kapanmasın diye Hıdrellez günü dışarıya kül atılmaz…

Haberin Devamı

Tüm bu görsel şölenler kültürüne göre, nefes aldığı toprağına göre çeşitlilik içersin de mayası insan olan topluluklarda coşkulu bir şekilde iki gün sürüp gider. Böylesi sarsılmayan inancın kaynağında bana göre gönül gözünün açılması, dayanma gücünün ve yaşama sevincinin artması isteğidir. Hele de kış mevsiminin onca çetin şartlarına göğüs gerip sonunda dört gözle, sabırla beklenilen bahara kavuşmak, varlık için bir mucizedir, kutsanası bir olaydır. Çünkü insan için Hıdırellez; Tükenmeye yüz tutan umudu, coşkusu tıpkı bahar misali yeşerecek, canlanacak, sevilip sevecektir… Sıkıntılardan kurtulup, aydınlığa çıkacaktır… O gün dargınlar barışacak, üzüntülü olanların gönülleri ferahlatan fırsatlar doğacaktır. O gün, dertlere derman, hastalara şifa olacağına inanılan yöresine göre değişiklik gösteren bazı ritüeller gerçekleştirilir. Geleceği için, yeni başlangıçlar için tutkulu amaçlar için,

Mal Mülk / Bereket ve Bolluk Bilinci için;

- “Paramı harcadığım zaman bana katlanarak geri geliyor” benzeri nice sözler eşliğinde kırmızı yada yeşil kese içerisine bir miktar para konulup gül dalına bağlanır veya dibine bırakılır. Bu paralar ertesi gün bırakılan yerden alınarak cüzdanlarda yıl boyunca saklanır.
- 5 Mayıs akşamı sininin üzerine un serpilir üzerine dilek yazılır yada resmedilir ertesi gün o undan tatlı yapıp dağıtılır.
- Un tahtasına un elenir, ertesi sabah unun üzerinde iz varsa Hızır’ın üzerinden geçtiğine, evden bolluk, bereketin eksik olmayacağına inanılır.
- Kırmızı bir örtü üstüne o gece cüzdan açık halde bırakılır.
- Beş mayıs yeşil keseye bir ekmek parası konulur, ertesi gün o parayla ekmek alınır. Altı mayıs günün ekmek parası bir dahaki seneye kadar saklanır.
- Kapı, pencere, ambar ve yiyecek kaplarının ağzı bütün gece açık bırakılır.
- Karınca yuvalarından alınan toprak saklanır. Eve söğüt dalı asılır.
Hıdrellez gecesi iki tane ekmek mayalanır, kenara konur. Birine varlık diğerine yokluk denir. Sabah niyet tutulan hamur kabarırsa o yılın var yılı eğer kabarmazsa yok yılı olacağına inanılır. Hızır’a gönülden bağlanan kişiler, onunla bütünleşirse hastalıklardan kurtulacağını inanır.

Şifa ve Sağlık Üzerine;

- Hıdrellez sabahı çimenlerde uğursuzluktan ve baş dönmesinden arınmak için yuvarlanılır.
- Hıdrellezden bir gün önce toplanan 40 çeşit ot (bol kekik) dere suyuyla kaynatılır. Otların posaları süzülür. O suyla Hıdrellez sabahı yüksek bir yere çıkılır. İnanışa göre ne kadar yükseğe çıkılırsa saçların o kadar uzayacağına, sağlıklı ve parlak olacağına inanılır.
-Güneş doğmadan önce kırlara çıkılır, çiçek ve otların üstündeki çiğler toplanır, siğillerin yok olması ve ele yüz sağlığı için sürülür.
- Suya konmuş, bir gece bekletilmiş gül yapraklarıyla yüz yıkanır.
- 6 Mayıs sabah kahvaltısında (s)harfiyle başlayan yiyecekler sofraya konulur. Süt, soğan, sarımsak, susam, simit, sarma, salep, su böreği vb. soğanla yumurta haşlanır.
- Hıdrellez gecesi veya üç gün önce sokak kapısının üzerine Mushaf konulur. Bunun altından geçen insanların ve hayvanların sağlıklı olacağına ve bol süt vereceğine inanılır.

Baht Açıklığı ve Kısmet içinse;

- 5 Mayıs günü “Niyet Çömleği” hazırlanır. Bu çömleğin içine bekâr kızlardan toplanan yüzük,
kolye, boncuklar vb. konur. Çömleğin içerisi su ile doldurulur. Çömleğin ağzınada yeşillik konur,
üzeri kırmızı yemeni ile örtülüp, temsili bir kilit ile kilitlenip bir gül ağacının dibine saklanır. Ertesi sabah kızlar çömleğin başına toplanırlar. Kısmet açıklığı isteyen genç kız oturtulur. Niyeti hafif bir müzik şeklinde söylenir. Diğer yandan kısmetli bir kişi tarafından kilit kızın başında açılırken maniler söylenerek çömlekten eşyalar çıkarılır.
- 5 Mayıs gecesi çocuğu olmayan kadınlar gül dalına veya ağaç dalına salıncak kurup, içine oyuncak bebek bırakır.
- Taze soğanın iki yaprağını uçlarından eşit olarak kesilir. Uçlardan birisine iplik bağlanıp dilek tutulur. Ertesi gün iplik bağlanan yaprak uzamışsa tutulan dileğin gerçekleşeceğine inanılır.
- 41 taş gün doğmadan önce tek bir niyet eşliğinde dualarla denize atılır.
Böylesi enteresan ritüellerden sayfalar dolusu söz edilebilirim. Ama kutlamaların mistik olması kehanetini kendi içinde barındırmasından ötürü, duaların kabulü için neyi nasıl yapıldığı çok önemlidir. İşte işin püf noktası, sırrı: Tutulan dilek sadece kişinin kendi yararına olup başkalarına zarar vermemeli (“Bütünün ve benim hayrıma sonuçlanacak şekilde …)diye giriş yapılması, olumlu (“elden ayaktan düşürme bana sağlık… ver”) gibi gözüken ama olumsuz cümle yapılarına dikkat edilmelidir. Niyet cümlesi az ve öz olmalıdır. Cümlenin kurgusu şimdiki zaman ve söyleyişte kişi sanki çok beğendiği bir şarkıyı mırıldanıyormuşçasına, kendi kulağının duyacağı şekilde tekrarlamalıdır. İçinde bulunduğu ortamla kendisinin bütünleştiğini hissederek, en içten samimi duygularınla evrene seslenmelidir. Kişinin sözleri sanki bedeninin bir parçasıymış gibi hissederek ana uyumlanmalıdır. Birkaç örnek cümle; “Arınıyorum bereketimi artırıyorum. Çalıştığım ve gayret gösterdiğim tüm konularda başarılı olmayı seçiyorum. İş ve sosyal yaşantımda ben her zaman başarılıyım. Çalışırım ve karşılığını alırım. Hızır’la İlyas’ın kavuşması gibi bende sevdiceğime kavuşuyorum. Evren bana her zaman yardım eder, en hayırlı fırsatları karşıma çıkarır ve onlardan faydalanmamı sağlar.”
Benim dileğimse insanlık tarihinde iyilikler, güzellikler kazansın. Kaderimiz her zaman bizim için en iyi olanı hazırlasın.

Sevgilerimle,

Gültekin Doğan

Yazarın Tüm Yazıları