GeriKadın Sağlığı Kadınlarda depresyon riski erkeklere göre daha fazla
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Kadınlarda depresyon riski erkeklere göre daha fazla

"Psikiyatr Dr. Gülçin Arı Sarılgan: "Depresyon en çok görülen ruhsal hastalık. Bu konuda kadınlar iki-üç kat daha fazla risk altında. Çünkü kadınlar daha çok baskı görüyor, hormonal-biyolojik etkenler de var.""

Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu (WFMH) tarafından ilan edilen ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da desteklenen 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün amacı, ruh sağlığının önemini vurgulamak ve geliştirmek. Bu yılın konusu ise "fiziksel ve ruhsal hastalıkların birlikteliği".

Son 30 yıldır tıp, özellikle kronik hastalıkların ruh sağlığını bozduğu, pek çok ruhsal hastalığın da zaman içinde fiziksel rahatsızlıklara yol açabildiği üzerinde duruyor.
Amerikan Hastanesi'nden psikiyatr Dr. Gülçin Arı Sarılgan da diyabet, kanser ve AIDS gibi hastalıkların aynı zamanda en çok psikiyatrik sorunların görüldüğü rahatsızlıklar olduğunu belirtiyor. Aynı şekilde kronik psikiyatrik hastalığı olanların da bazı fiziksel hastalıklara maruz kaldığını anlatan Sarılgan, şizofrenide, manik depresif hastalıklarda, hayat boyu ilaç kullanımı gereken durumlarda pek çok fiziksel sağlık sorununun görüldüğüne işaret ediyor. Bunların başında da sigara kullanımı, obezite, diyabet ve hipertansiyonun geldiğini söylüyor.

Ruhsal bozukluk sıklığının dünya genelinde yaklaşık yüzde 18-30 arasında değiştiğini belirten Sarılgan'a göre bu, dört kişiden birinin hayatının herhangi bir döneminde ruhsal rahatsızlık geçirdiği anlamına geliyor. Ruh sağlığı uzmanlarına ulaşan hasta grubunun azlığından yakınan Sarılgan, genellikle ruhsal sorunu olan hastaların hekime ulaşmalarının çok zaman aldığını vurgulayarak şunları söylüyor:
"Araştırmalara göre ruhsal sorun yaşayanlar ortalama 44 hafta sonra hekime başvuruyor. Sorun yaşayanların genellikle yarısı iç hastalıkları polikliniklerine başvuruyor. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi ruhsal sorunlarını konuşması, dile getirmesi çok zor. Stigma (akıl hastası olarak damgalanma) korkusu var. İkincisi nereye başvuracağını bilemiyor. Çok fazla sayıda ruhsal hastalık bedensel şikayetlerle ortaya çıkıyor. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde özellikle kadınlar, depresyonlarını baş ağrıları, vücut ağrıları, uyuşmalar, mide ağrıları, nefes problemleri şeklinde algılıyor. Bu nedenle iç hastalıkları uzmanlarına başvuruyorlar."

"Psikolojik çöküntü yaşayanlar diyabete daha fazla duyarlılar"

Depresyon en çok görülen ruhsal hastalık. Hastalığın Türkiye'de yüzde 12 oranında görüldüğünü söyleyen Dr. Sarılgan, kadınların iki-üç kat daha fazla risk altında olduğunu belirtiyor. Toplumun kadından daha fazla beklentisinin olması, kadınların daha fazla baskı altında olması, hormonal-biyolojik etkenler gibi nedenlerle kadınların depresyona daha fazla maruz kalmasının söz konusu olduğunu ifade eden Sarılgan, toplumda yüzde 5 oranında görülen anksiyete (kaygı) bozuklukları için de aynı şeyin geçerli olduğunu kaydediyor.
Bir çalışmaya göre diyabet gelişme sıklığı, depresyonlularda iki kat daha fazla. Bu da depresyon geçiren kişilerin diyabete, koroner arter hastalığına, beyin kanamalarına ve inmelere duyarlılığının arttığını gösteriyor.
Uygun dozda ve uygun sürelerde yeterli bir tedavi görülmediği sürece depresyonun kolay kronikleşebildiğini anlatan Sarılgan, "Hem sağlık maliyeti hem de hastanın yaşam kalitesini bozması riski çok fazla. En fazla yeti kaybına neden olan hastalıklar arasında dördüncü sırada depresyon yer alıyor. Sıralamada ilk üçlü kanser, kalp damar hastalıkları ve diyabet. 2020'de depresyonun ikinci sırada yer alması bekleniyor" diyor.

Modern çağ hastalıkları neden artıyor?

Dr. Gülçin Arı, sarılgan modern çağ hastalıkları olarak da bilinen depresyon, panik atak, anksiyete gibi sorunların neden daha sık görülmeye başlandığını şöyle açıklıyor: "Değişen dünyayla birlikte çok hızlı teknolojik gelişmeler insanları yalnızlaştırdı. Eskiden komşuya gidip sohbet ederken insanlar şimdi chat yapıyor. Geniş ailelerden çekirdek aileye geçiş de bireyleri yalnızlaştırdı. İstismar, tacizler, ekonomik yokluklar, krizler, terör, işsizlik, düşük eğitim düzeyi ruhsal bozuklukların gelişmesine sebep olan ve geliştikten sonra da kötüleştiren faktörler. Ayrıca boşanmış kişilerde depresyon, panik atak gibi psikiyatrik bozukluklar, özellikle erkeklerde alkol kullanımı ve bağımlılığı çok daha fazla görülüyor. Ailesinde psikiyatrik hastalık öyküsü olan kişiler aslında risk altında. Hayatını anlamlandıramayan kişiler, bir işe yaramadığını düşünen, hedefi, amacı olmayanlarda da depresyon artık daha fazla. Deprem, terör gibi travmaların ardından travma sonrası stres bozukluğu artıyor. İntihar ve yemek bozukluklarında özellikle anoreksiyada da artış var. Türkiye'de de giderek artıyor."

Ruhsal hastalıklar nelere yol açıyor?

Ani ölümlerde koroner arter hastalığından sonra depresyon, ikinci sırada geliyor. İş ve trafik kazaları ile grip gibi enfeksiyon hastalıkları, depresyondaki kişilerde daha fazla ortaya çıkıyor.

Diyabet, tiroid ve kalp hastalıklarında çok fazla ruhsal değişiklikler görülüyor. Kalp hastalığı teşhis edilen hastada ölüm kaygıları artıp depresyon gelişebiliyor.

Kanser hastalarının, özellikle kısırlık sorunu olan kadınların çok fazla psikiyatrik rahatsızlığı oluyor. Bu da tedaviyi olumsuz etkiliyor. Destek alanların doğum oranlarının daha fazla olduğu biliniyor.

False