GeriKadın Sağlığı Kadın seviyorsa aldatıldığını hemen hisseder
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Kadın seviyorsa aldatıldığını hemen hisseder

""Bu sanki kuşaktan kuşağa aktarılan bir miras gibi""

Anneannesi de aldatılan, kendisi de üç ilişkisinde ihanete uğrayan kadın, 'Birini derinden seviyorsanız telepatik bir bağ oluşuyor. Aldatıldığınızı hissediyorsunuz' diyorErkeklerin kadınlarla ilgili bilmediği şeylerden biri, altıncı hislerinin kuvvetli olduğudur. Belki de bunu bilseler aldatmaz, onları derinden yaralayan, neredeyse ölümden de kötü gördükleri 'bir şey'le yaşamak zorunda bırakmazlardı. Gazeteci Şeyma N'nin duygularına sansür koymadan anlattıkları da aslında kadınların sezgilerinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Şeyma N. anneannesinin de aldatıldığını söylerken, "Bu sanki kuşaktan kuşağa aktarılan bir miras gibi" diyor. Yarı yaşında bir kadınla aldatıldığını öğrenen Şeyma N. rekabet etmeyi aklından geçirmemiş, arkasını dönüp gitmiş...Evliyken mi aldatıldınız yoksa birlikteliğiniz sırasında mı?Evliyken de aldatıldım, birliktekilerim sırasında da... Eskiden bu durumu çok sorun eder, sorunun benden kaynaklandığını düşünürdüm. Bir kız arkadaşıma neden aldatıldığımı sorduğumda, "Çok anaçsın, ondandır" demişti. Bir erkek arkadaşım ise "Senden az mı kazanıyor?" diye sormuştu. Herkesin yaklaşımı farklı. Şimdi çok doğal karşılıyorum başıma gelenleri. Sadece benim başıma gelmiyor ki... Sanki kuşaktan kuşağa aktarılan bir miras bu. Anneannem de çok aldatılmış, ama o boşanmamış. Evliliğimde birçok kez aldatılmışım ama bunu boşandıktan sonra öğrendim. Boşandıktan sonraki süreçte iki ilişkimde de aldatıldım, ama bunları hemen hissettim. Diyebilirsiniz ki, evliliğinde aldatıldığınızı nasıl hissetmediniz? Bence tüm kadınlar aldatıldıklarını hissederler, ama eğer iç ve dış koşulları uygun değilse hissizleşirler. Fazla kurcalamazlar. 10 yıllık evliliğimi üç hafta içinde bitirdim, aslında ayrılmayı kafanıza koymuşsanız kimse sizi durduramaz.Erkek arkadaşınızla nasıl tanıştınız?Boşandıktan sekiz yıl sonra, yani ben henüz 42 yaşındayken karşılaştık. O benim ilk erkek arkadaşımdı. Çocukluk aşkı demek daha doğru. 20 yıl sonra karşılaştık. Karısından yeni ayrılmıştı, küçük bir oğlu vardı, benim de bir kızım. Karısı ve oğlu boşandıktan sonra İzmir'e yerleşmişlerdi. Benim eski sevgilim ise İstanbul'da yalnız yaşıyordu. Evliliği kötü gitmişti. Tabii, onun yalancısıyım. Eski albümlerini gösterdi. Karısı güzel ve akıllı bir kadına benziyordu. Fotoğraflarda da mutlu görünüyorlardı... Benim sevgilinin alkol sorunu vardı. Yıllar önce onu terk ettikten sonra ağır bir bunalıma girdiğini ve içkiye başladığını, uzun süre hiçbir kadınla ilişki yaşamadığını anlattı daha ilk rastlaşmamızda... "Senin yüzünden" diyerek beni suçladı. Bugün bulunduğum yerden onun insanları suçlayarak üste çıkan biri olduğunu düşünüyorum. Ama yıllar sonra eski sevgiliyi bulmanın heyecanıyla ben görmem gereken hiçbir şeyi görememişim, daha doğrusu görmemeyi seçmişim.Eski sevgiliyle yeni ilişki olmazKural bir, eski sevgiliyle yeniden sağlıklı bir ilişki kurmak zordur. Kural iki, yeni boşanmış ya da boşanma arifesinde bir adamla -hele hele bu adam suçu sürekli karısında buluyorsa- birliktelik insanın kendisini ateşe atması demektir. Kural üç, alkole düşkün bir adam içkiyi sizden çok sever. Kural dört, annesiyle ilişkisi kötü erkekler kadınlara düşmandır, günün birinde anneye duydukları öfkenin acısını sizden çıkarırlar. Yıllar önce ben akıllı bir genç kız iken, sevgilimden annesinin yüzünden ayrılmıştım. Kadın resmen ruh hastasıydı ve bizi kıskanıyordu. Beni herkesin içinde paylıyordu.Onunla nasıl bir ilişkiniz vardı?Sevgilim ressamdı. Bir tablosunu satar birkaç ay yatardı. En büyük sorun benim aradan geçen yılları hiç yaşanmamış varsaymamdı. Kaç kez bana onun gerçek halini görmediğimi ve bir hayaleti sevdiğimi söylemiştir. Bana, kafamdaki adamı sevdiğimi söylüyordu. Ben ise gerçeği kabul etmedim. Aslında iyi anlaşırdık. İkimiz de gülmeyi çok severdik. Ancak o içmeye başladığında değişiyor, çok konuşuyor ve agresifleşiyordu. Kimseyi beğenmiyor, herkesi çekiştiriyordu. Adını duyuramamış olmak onda kompleks yaratmıştı. İçkiliyken bana hiç fiziksel şiddet uygulamadı, ancak sözleriyle yaralıyordu.İlişkimizin ilk aylarında az içiyordu, daha doğrusu çok içtiğini benden gizliyordu. Çok geçmeden onun sıkı bir alkol bağımlısı olduğunu fark ettim. Ama fark etmek yetmiyor! Ben de onun bağımlısı olmuştum, onun sevgisinin. Onu görmeden yapamıyor, sanki onsuz nefes alamıyordum.Önceki ilşkilerini biliyor muydunuz?Hayatıyla ilgili her şeyi anlatmıştır. Ben de anlatırdım, ama anlatmam gerektiği kadarını. Erkeklere hayatınızı detaylarıyla anlatmamalısınız, bu da bir anneanne kuralıdır. Mutlaka sizi merak etmeliler. Gizemli kadın olmak çok önemli.Nasıl şüphelendiniz?Eğer bir insanı derinden seviyorsanız onunla aranızda telepatik bir bağ vardır, ona dair her şeyi mutlaka hissedersiniz. Sezgileriniz güçlenir. Aynı evde oturmuyorduk. Haftada birkaç gece ancak bir arada olabiliyorduk. Ben onun evine giderdim. O da bizim eve yemeğe gelirdi, bir ya da iki kez kalmıştır. Küçük bir çocuğunuz varsa öncelik çocuğunuzundur. Benim için kızım her şeyden önemlidir. Sevgilimle aynı evde oturmak istemedim. Evlenmeyi aklımdan geçirmedim. Eğer içki problemi olmasa belki düşünürdüm. Kızıma kötü bir örnek olacağını düşündüm. Ben aldatıldığımı öğrenmedim, bildim. Bir iş gezisi nedeniyle bir hafta yurtdışına gitmiştim. Dönüşte beni karşılamadı. Telefonda sesi soğuktu. Üç gün kadar görüşemedik. Beni evine davet etmedi. Ben de kafaya takmadım. Hiç unutmam bir pazar sabahı birden içime bir sıkıntı geldi, boğulacak gibi oldum. Kızımı evde tek başına bırakıp kendimi deniz kenarına zor attım. İçime durduk yerde ölme isteği yerleşmişti. Hemen telefona sarıldım, sesi neşeli geliyordu. Sesimin neden kötü olduğunu sordu söylemedim. Çok huzursuzdum. Ertesi gün iş çıkışı evine gittim.Araştırmadınız mı yani?Araştırmam öyle. Hafiye miyim? Bana dokunduğu an dokunuşunda bir soğukluk hissettim. Sarılışı eskisi gibi değildi. "Sen biriyle misin?" dedim. Şaşırdı, afalladı... Önce itiraz ederek saçmaladığımı söyledi. Zaten hep kıskançlığımdan şikâyet ederdi. "Paranoyaksın" dedi. "Gözümün içine bak" diye ısrar edince ağzındaki fermuar açıldı. Çünkü yalan söylemeyi hiç beceremez. Çocuk gibidir. 'Rakibim' genç bir kızmış, üniversitede okuyormuş. Bir arkadaşı tanıştırmış. İlk görüşte âşık olmuş. Çok güzel siyah gözleri varmış.'Öteki kadın'ı merak ettiniz...Merak ettim tabii. Yaşını öğrenince merakım bitti. Adam o tarihte 46 yaşında, kız ise 22. Her şey ortada. Erkekler (genellikle) genç kızlara meraklılar. "40'ını geçmiş bir kadın olarak yarı yaşımda bir kızla rekabet edecek halim yok herhalde" dedim. Dediğine göre benim kadar güzel değilmiş. "Bana hayranlıkla bakıyor, sen hiç öyle bakmadın" deyince içim bir tuhaf oldu. Onunla telefonda açık saçık mesajlaşıyormuş. Benimle böyle şeyler yaşamamış. "Ben deli miyim? Tüm telefon konuşmaları, mesajlar gün geliyor deşifre oluyor" dedim. Gazeteciyim, dostum da var, düşmanım da... Dediklerimin hiçbirini anlamadı tabii...Aranızda nasıl bir diyalog geçti?Tatsız diyaloglar. Bağırış çağırış, kavga olmadı hiç. Ama çok ağladım. Bunun bir hormonal mesele olduğunu söyledi. Birkaç ayda bu hormon etkisiz hale gelirmiş, nasıl olsa bu aşk bitecekmiş vs. vs... Abuklamalar... O gün evini terk edip gitmedim. Zaten gidecek halim yoktu. Elim ayağım boşalmıştı. Kanepeye uzandım, üzerime battaniye istedim. "Sen evden git, bir süre gözüme gözükme" dedim. Söz dinledi, uzun süre de gelmedi. Ben de olan biteni nasıl hazmedeceğimi düşündüm. Bahar ayıydı, ama ben kış soğuğu varmış gibi titriyordum. Epey bir ağladım. Geç bir saatte eve geldi. Mutfağa girdi, çay yaptı, bana yiyecek bir şeyler hazırladı. Dişlerimin zangırdamasından o da ben de korkmuştuk. Sinirden olmalı geçmiyordu. Bana sarıldı, sakinleştirmeye çalıştı.Hazırladığı sandöviçi yedim, çayını içtim. "Ne yapacağız şimdi?" diye sordum. Gerçekten o da perişan görünüyordu, Benden ayrılmak istemiyordu. Ne güzel! Ben de ondan ayrılmak istemiyordum. Ama ortada bir başka kadın vardı. Ne yapacaktık, onu öldürecek miydik? Sakinimdir, onu konuşturmayı ve aklından geçeni öğrenmeyi başardım. Ne yardan vazgeçiyordu, ne de serden. "Yok öyle şey. Bu ilişkiye biraz ara veririz. Senin aşk bitince oturur, yeniden konuşuruz. Ama o zamana kadar benim duygularım ne yönde değişir bilemem" deyince başladı ağlamaya. Sesim buz gibi soğuktu. "Ben ne halt ettim? Ben sana bunu nasıl yaparım?" diye sızlanıyordu. Şımarık bir çocuktu. Hem kamyon istiyordu, hem de uçak.Neden aldatıldığınızı düşündünüz mü hiç, sorguladınız mı kendinizi?Evet düşündüm. Terk edilmekten korkarsanız eninde sonunda terk edilirsiniz. Aldatılmaktan korkarsanız aldatılırsınız. Terk edilme, sevilmeme korkusu çocukluğumdan kalma bir korku olmalı, bilinçaltıma gömülü.. Eğer ilk karşılaşmamızda, kafası çalışan, sağlıklı bir kadın olsaydım eski sevgiliyle yeniden olmaya cesaret etmezdim. Sonra alkol sorununun başıma iş açacağını düşünmem gerekirdi. Sonuçta anneyim, başıma kötü bir olay da gelebilirdi. "Özür dilerim, âşık oldum. Ondan kendimi kaybettim. Şuursuzca yaşadım" deme lüksüne sahip değilim ki...Ayrıldınız mı, yoksa aldatılmaya rağmen ilişkiniz sürdü mü?Hemen bitirmek o kadar kolay değil. Aldatıldığımı öğrendiğim gece sevgilimin evinde kaldım. Birlikte aynı yatağı paylaştık. O gece son gecemizdi, bunu ikimiz de biliyorduk. Benimle beraber olmak istedi, karşı çıkmadım. Ama taş gibi bir bedene dokunmak ona da iyi gelmedi. Çok üzüldü, "Ben sana ne yaptım?" diye kendisini suçladı durdu. O gece ikimiz de sabahı zor ettik. Sabah hiçbir şey olmamış gibi kahvaltı ettik. Olanlar hakkında hiç konuşmadık. Ayrılırken birbirimize sarıldık, "Bu seni son görüşüm, bunu biliyorum" diye ağladı. Ben de ağladım.'Erkekler pamuk gibidir'Çok acı çektiniz mi?Çekmez olur muyum? O gün evden çıkarken arkama dönüp bakamadım. Eğer baksaydım, kesin geri dönerdim. Ona karşı zaafım vardı... Onun o yumuşak bakışları, en kızgın zamanımda bile içimi eritirdi. O gün ve sonraki günler ölmek istedim. İki hafta kadar geceleri uzun uzun telefonda konuştuk. Birkaç ay terapiye giderek, ilişkimizi ve kendimi sorguladım. Ayrıldıktan bir ay kadar sonra bir gece telefon ederek o kızla ilişkisini bitirdiğini, yaptıklarına çok pişman olduğunu söyledi. Ben de "Birbirimizi seviyoruz, ama bizim bir daha birlikte olmamız mümkün değil" dedim. Bu son konuşmamızdı.Kendinizi suçladınız mı hiç?Suçlamak faydasız. Psikoloğum çok can alıcı bir soru sordu: "Neden beraber olduğun erkeklerin hep anneleriyle sorunu var?" Çünkü ben de çocukken annem tarafından yeterince sevilmemiştim. İiçimdeki çocuk bana benzer birini arıyordu durmadan.Erkekler neden aldatıyor?O kadar çok sebebi var ki... Beni aldatan üç erkek oldu. Üçü de kendisiyle ve dünyayla barışık değildi. Anne ve babalarıyla sorunları vardı. Üçü de meslekte yüksek egoları nedeniyle başarılı olamamışlardı. Kazançları benden yüksek değildi. Üçü de kırılgan ve hassastı. Erkekler maço görünüşlerine karşın pamuk gibidirler. Eğer huylarına giderseniz çok iyi bir muhabbetiniz olur. Bunun için 'kadın' olmanız lazım. Ben de tıpkı karşıma çıkan erkekler gibi, yetişkin olmayı beceremediğimden sağlıklı ilişkiler yürütemedim.Aldatılan kadın ne yapmalı?Kadından kadına değişir. Kimi bağırır çağırır ama kalır, kimi hiçbir şey demeden çekip gider... Biz kadınlar, eğer aldatılmışsak mutlaka ayrılmamız gerekiyor sanıyoruz. Belki de gerekmiyor. Evli bir arkadaşım aldatıldı, ama önemsemedi. "Seviyorum, dönmesini bekleyeceğim" dedi. Dönmedi ama o hâlâ bekliyor. Demek başka ruh halinde.İhanet, tecavüze uğramaktan bile daha beter Aldatılan kadının yaşadıklarıyla işkenceye maruz kalan birinin yaşadıkları aynı! Evlilik ve Aile Terapisti Psikiyatrist Dr. Rukiye Hayran'ın, aldatılan kadınların neler yaşadığı sorusuna verdiği yanıt bunu ortaya koyuyor.Aldatılan bir kadın neler yaşıyor?Ağır bir kazaya maruz kalmış, tecavüze uğramış gibi bir şok yaşıyor... Aldatılan bir kadın, "15 yaşındayken tecavüze uğramıştım, ama hiçbir şey bu aldatmayla kıyaslanamaz. O kadar acıtıcı ki... Çünkü bana tecavüz eden kişi, tanımadığım biriydi. Fakat şimdi beni aldatan kişi bana en yakın olan kişi, yani hayat arkadaşım. Anlamakta çok zorlanıyorum" diyordu. Başka bir kadın, "Kocamın beni aldattığını öğrendiğimde ona karşı özel duygular beslemeyi durdurdum. Kendime, dünyaya, her şeye karşı güvenimi yitirdim" diye anlatmış. Düşünün, birisiyle 20 yıl berabersiniz. O kişi, hayatınızda size en yakın olduğuna inandığınız biri. Aldatılmayla aldığınız darbe size, "Ben neyin üstüne basıyorum?" dedirtiyor. İnsanın yaşantısındaki en ağır, en şok edici duygulardan biri aldatılmak. O yüzden bazı insanlar aldatıldıklarını öğrendiklerinde karşısındakini öldürebiliyor. Örneğin geçenlerde aldatıldığını öğrenen bir kadın kocasının penisini kesmişti.Aldatılmak, güvenlik duygusunu, aidiyet duygusunu sarsan bir şey. Geçmişte olup bitenlerle ilgili, "Acaba bunlar bir yalan mıydı?" diye düşünüyorsunuz. "Her şeyi birbirimize adamıştık", "Her şey bu kadar kırılgan mı?" düşünceleri oluyor. Aldatılan kadının kendine, eşine ve dünyaya bakışı bir anda değişiyor. "Ben neredeyim?", "Şimdi ne olacak? Ben bu dünyada mı yaşıyorum? Bu kadar zamandır üstüne oturduğum değerler ne olacak?" gibi sorular sorulur. Ayrıca aldatılma, kişinin kendine olan güveniyle ilgili düşüncelerinin temelden sarsılmasıyla ilgili. Depremde gördük ki aslında ayağımızın altındaki dünya bile sandığım kadar sağlam değil. İnsan hayatında önemli bir duygu var: Temel güven duygusu. Bu duygu, ilk bir yaşta kazanılır. Aldatılmayla bu temel güven duygusu sarsılır. Aldatılan kişi dünyadaki adaleti sorgular. İnanılmaz bir haksızlığa uğramış olma duygusu yaşar. "Ben bunu hak edecek ne yaptım?" diye kendi kendine sorar. Kendini sorgular, suçlar... Bana danışan kadınlardan biri, kocasının bir yıldır depresyonda olduğunu düşünüp ona destek olmaya çalışmıştı. Ama sonra eşinin bir yıldan fazla süredir başka biriyle ilişki yaşadığını öğrenmişti. Bana yazdığı mektupta, "Öğrendiğim zaman kendimi aşağılanmış, hissettim. Herhalde ilişkide kendime o kadar güvensizim ki gözüm hiçbir şey görmemiş. Yalnız kalmak mı, tercih edilmemek mi, beklenmedik bir olay mı, geleçek korkusu mu?" demişti. Aldatılan çoğu kadın bu tarz benzer şeyler yaşıyor.Kadınlar aldatıldıklarını genelde anlıyorlar değil mi?Birçok kadın bunu bir şekilde fark eder, algılar, ama karşıdaki insana ifade etmekte zorlanır. Psikolojik bir savunma olarak doğabilecek sonuçlardan korktuğu için aldatılmayı görmezden gelir. Kadın, bunu açıkça, bilerek yapmaz. Bu, bilinçdışı, otomatik olarak meydana gelir. Kimi insan için yalnız kalma korkusu vardır. Kadınlar, eğer aldatılma görünür hale gelirse yalnız kalacaklarına inanırlar. Terk edilecek, rezil olacak, aşağılanacaktır. Çoğuna , 'aldatılan kadın' etiketi yapıştırılır. Erkeğin yaptığı şey nedeniyle kadının ödediği ağır bir bedel haline gelir aldatılma. O yüzden kol kırılır ve yen içinde kalır. Sorun halının altına süpürülür. Kadının kendine olan güven kaybı da son derece hassas bir konu. Zaten kadınlar kendine güvensiz yetiştiriliyor. Çok önemli noktalardaki kadınlar bile eşleri tarafından terk edildiklerinde değersiz, kendine güvensiz bir hale geliyor. Dışardan bakıldığında son derece hayran olunacak konumda, vakur, iş hayatında başarılı olan pek çok kadın için bile terk edilmek çok ağır bir darbe. Kimi kadınların, aldatılma neticesinde dinî inançları dahi sarsılıyor ve kendilerine, "Allah'ım bunu bana nasıl reva gördün?" diyebiliyorlar.HATİCE YAŞAR / Radikal

False