GeriKadın Sağlığı Kalbimiz tehdit altında mı?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Kalbimiz tehdit altında mı?

"Kalp sağlığı konusunda ulusal bir program başlatılmasına ihtiyaç var."

Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu uyarıyor: "Ülkemizde 35-65 yaş arasında, 12 milyondan fazla insanımız, çok ciddi olarak kalp-damar hastalıklarına yakalanma riski altındadır. Artık kalp sağlığı konusunda ulusal bir program başlatılmasına ihtiyaç vardır."Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kalp-damar hastalıkları insan sağlığını tehdit eden en önemli sorunların başında geliyor. Öyle ki gerek dünyada gerekse ülkemizde tüm ölümlerin yarıdan fazlası kalp-damar hastalıkları nedeni ile ortaya çıkıyor. İstatistik rakamlar hiç de iç açıcı değil. Türkiye'de 35-65 yaş arasında, 12 milyondan fazla kişi kalp-damar hastalıklarına yakalanma riski ile karşı karşıya. 3 milyon kişi ise koroner kalp hastası. Üstelik bu rakama her yıl 90 bin kişinin eklendiği tahmin ediliyor. Dr. Tayyar Sarıoğlu, her yıl 300 bine yakın kişi kalp-damar hastalıkları nedeni ile hayatını kaybettiğinin altını çizerek şöyle diyor: "Aniden gelişen kalp krizi sebebiyle ölenlerin sayısı ise 150,000. Kalp krizi geçiren insanların yüzde yetmişi 35-65 yaş arasındaki hayatının en verimli ve üretken çağındaki insanlar olduğundan toplumumuzda bu hastalığın yol açtığı maliyetin her yıl en az 20 milyar $ olduğu tahmin ediliyor. Ülkemizin sağlığı ve ekonomisi açısından korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız. Her yıl farkına varmadığımız bir tsunami olayı yaşıyoruz. Bu tablo karşısında acil olarak bir şeyler yapılması gerekiyor."Kalp sağlığı çocukluktan başlarTopluma kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili bilinç kazandırmanın ilk koşulu çocukluk çağından itibaren doğru bir eğitim vermekten geçiyor. Sigara alışkanlığından korunma, düzenli spor, doğru beslenme gibi alışkanlıkların çoğu çocukluk çağında kazanılıyor. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan ilginç bir çalışma mevcut. Buna göre; tüm dünyada sigara alışkanlığının %50 den fazlası 12 yaşından önce, çocukluk döneminde başlıyor. Sigaranın kalp sağlığını en çok etkileyen unsur olduğu düşünüldüğünde çocuklukta kazanılan davranışların önemi ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Sarıoğlu, sigara kadar yanlış beslenmenin de büyük risk oluşturduğuna değinerek şöyle diyor: "Yapılan araştırmalar yanlış beslenme sonucu oluşan damar sertliğinin erken çocukluk yaşlarında, hatta 2 yaşından itibaren oluşmaya başladığını göstermiştir."Kadınları bekleyen tehlike...Kalp krizi sadece erkekleri değil kadınları da tehdit ediyor. Üstelik kadınlarda da kalp damar hastalıklarının artışı ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda. Öyle ki kadın ölümlerinin en büyük nedeni kalp damar hastalıkları. 50 yaş üzerindeki kadınların %50'den fazlası kalp hastalığı ve beyin atağı nedeni ile hayatını kaybediyor. Prof. Dr. Sarıoğlu konuyla ilgili şunları söylüyor: "Hareketsiz yaşam ve şişmanlık kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Sigara içen kadınlarda kalp krizi ve beyin atağı riski 3-4 kat daha fazla görülür. Aynı şekilde hipertansiyon, şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliği ile şişman kadınlarda 2-6 kat daha fazla karşılaşılmaktadır. Ülkemizde özellikle genç bayanlardaki sigara alışkanlığının artışı ve orta yaştan itibaren kadınlarımızda yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam nedeni ile artan şişmanlık kalp damar hastalıkları açısından büyük tehlike oluşturmaktadır."Önlemek zor değil!Hareketli, dinamik yaşam ve düzenli sporun da kalp hastalıklarından korunmada çok önemli bir yeri olduğu kanıtlanmış bir gerçek. Sadece sigara içmemek ve haftada 3-4 gün yarım saat yürüyüş yapmakla kalp-damar hastalıkları %30-40 oranında azaltılabiliyor. Zaten kalp- damar hastalıkları önemli ölçüde önlenebilir ve tedavi edilebilir hastalıklar arasında yer alıyor. Bunu sağlamak için ilk yapılması gereken iş toplumumuzda sağlıklı yaşam bilincini geliştirmek ve yükseltmek. Prof. Dr. Sarıoğlu "Bu konuda Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Medya Kuruluşları, RTÜK, Tabip Odaları, Meslek Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları, Sağlık Sektör ve Çalışanları, Gıda ve İlaç Sanayi gibi tüm kuruluşlara önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir." diyerek şöyle devam ediyor: "Biz kalp ameliyatları by-pass, anjioplasti gibi işlemlerle hastaları tedavi etmeye çalışıyoruz. Bu elbette gerekli ama yetersiz ve çok pahalı bir iştir. Bu tsunami karşısında birkaç kişiyi kurtarma çabasından farksızdır. Esas olan hastalıktan korunmak, hastalık oluşumunu önlemeye çalışmak olmalıdır. Yapılacak çalışmalarla koroner kalp hastalıklarının %80 oranında önlenebileceği görülmüştür."

False