GeriKadın Sağlığı Horlama, yaşla artıyor
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Horlama, yaşla artıyor

"Araştırmalar, horlamanın yaşla beraber arttığını, özellikle 65 yaş ve üzeri erkeklerde daha sık görüldüğünü ortaya koydu."

Uyku sırasında akciğere giden havanın yumuşak damağı titretmesiyle ortaya çıkan ses olarak tanımlanan horlamanın, yaşla beraber arttığı, özellikle 65 yaş ve üzeri erkeklerde daha sık görüldüğü belirlendi. Osmangazi Üniversitesi (OGÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Özdoğru, 20. yüzyılın son çeyreğine kadar daha çok sosyal problem olarak değerlendirilen horlamanın, 1976'dan sonra tıkayıcı uyku apnesinin tanımlanmasıyla yeni boyut kazandığını kaydetti. Horlamanın sosyal ve tıbbi problem olduğunu ve uyku sırasında akciğere giden havanın yumuşak damağı titretmesiyle ortaya çıkan ses olarak tanımlandığını ifade eden Prof. Dr. Özdoğru, şöyle konuştu: "Yapılan çalışmalar horlamanın yaşla beraber arttığını, özellikle 65 yaş ve üzeri erkeklerde daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur. Tıkayıcı uyku apnesi toplumun yüzde 4-9'unda görülen olaydır. Tıkayıcı uyku apnesi hayati tehlike de yaratabilen kalp akciğer hastalıkları, hipertansiyon ve felç gibi hastalıkların yanı sıra psikiyatrik bozukluklara da neden olabilmektedir."Prof. Dr. Özdoğru, şişmanlık, sakinleştirici ilaç alınması ve özellikle gece yatma saatine yakın alkol alınmasının horlamayı ve apneyi artıran önemli faktörler olduğunu belirtti. Prof. Dr. Özdoğru, "hastalarda geceleri sık sık uykunun bölünmesi, huzursuz uyuma, uykuda nefes kesilmesi, sık sık idrara kalkma, terleme, anormal kol bacak hareketi, sık pozisyon değiştirme" gibi gece belirtileri ile gündüz uyuklama, unutkanlık, sinirlilik, sabah baş ağrısı, yorgun kalkma hissi gibi gündüz belirtilerinin de görülebildiğini bildirdi.Tedavi yöntemleriHorlama tedavisinde uyku sırasında gözlemlenen kişiye horlama takip formu doldurulduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdoğru, şöyle devam etti: "Bu formla horlama şiddeti, süresi, apne varlığı, gece ve gündüz görülen belirtiler sorgulanmakta ve fizik muayene sonrasında başvuran hastaların sadece horlaması olanlarla tıkayıcı uyku apnesi olanlar şeklinde ayrımları yapılmaya çalışılmaktadır. Tetkikler sonucunda basit horlaması olan hastalarda fizik muayenede tespit edilen bulgulara göre çeşitli operasyonlar uygulanmaktadır. Bunlar arasında en sık olarak radyofrekans cerrahisi kullanılmaktadır. Tıkayıcı uyku apnesi ile seyreden olgularda ise cerrahi veya cerrahi dışı tedaviler söz konusu olabilmektedir."Prof. Dr. Özdoğru, bu olgulardan çoğunun kilosunun normalden fazla olması nedeniyle tedavi planına zayıflama diyetlerinin de eklenmesinin önem taşıdığına dikkati çekerek, "Bu diyetleri uygulayarak kilo verebilen hastalarda tedavinin başarı şansı yükselmektedir" dedi. Cerrahi tedaviye karar verilen olgularda özellikle uyku sırasında apneye neden olan tıkanıklık yerinin tam olarak belirlenmesinin büyük önem taşıdığını anlatan Prof. Dr. Özdoğru, şunları söyledi: "Bundan sonra gerek burunda, gerekse yumuşak damakta, dil kökünde ve boyunda çok çeşitli operasyonlar yapılabilmektedir. Cerrahi tedavinin yanı sıra hastaların çoğunluğunun tercih ettikleri uyku sırasında burundan pozitif basınçla hava veren cihazlar tedavide önemli yer tutmaktadır."

False