GeriKadın Sağlığı Vücudumuzu Etkileyen Hormonları Tanıyor muyuz?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Vücudumuzu Etkileyen Hormonları Tanıyor muyuz?

"Aşırı ya da yetersiz salgılandığında tüm dengemizi alt üst edebilen hormonlar hakkında, belki de adlarından başka bir şey bilmiyoruz. Oysa hormonlar, vücudumuzun sıvı dengesini, kan basıncını, şeker, yağ ve kemik metabolizmasını düzenlemekle birlikte; büyüme ve gelişmeyi sağlıyor, üremeyi de destekliyor."

Endokrin adı verilen bir bez tarafından salgılanan hormonları, etkisini kan dolaşımında küçük dozlarda gösterebilen ve hedef hücre veya dokuya kan yoluyla taşınan maddeler olarak tanımlayabiliriz.

Vücuttaki çeşitli organlardan salgılanan hormonların yönetildikleri ana merkez ise, beyinde hipotalamus ve hipofiz bezleridir. Hipotalamustan salgılanan üst hormonlar hipofize etkiliyor ve buradan salgılanan hormonlar da tiroid, böbrek üstü ve üreme organları gibi hormonal bezlerden hormon salınımına yol açıyorlar. Bu noktada vücudumuzda pek çok hormonun görev aldığını hatırlatmak gerekiyor. Ancak biz bu haberimizde, vücutta önemli görevleri olan hormonlar üzerinde duracağız.

Tiroid hormonları

Vücut metabolizmasını düzenleyen temel hormonlardan biri olan tiroid hormonları, boynun ön kısmındaki tiroid bezinden salgılanıyor. Tiroid hormonu fazlalığı; kilo kaybı, halsizlik, çarpıntı, çabuk yorulma, aşırı terleme, ellerde titreme, sıcağa tahammülsüzlük, sinirlilik ve gözlerde irileşme gibi sorunlara yol açabiliyor. Bu belirtilerin gözlendiği kişilere, iyotlu tuz ve öksürük şurubu gibi ilaçlardan uzak durmaları öneriliyor.

Tiroid hormonu eksikliği olarak adlandırılan 'hipoti-roidi' de ise tiroid bezi çeşitli hastalıklar nedeniyle daha az çalışıyor. Bu durum daha çok iyot eksikliği, guatr ameliyatı, hipotalamus ve hipofiz bezinin çeşitli hastalıklarında ortaya çıkıyor. Hipotiroidisi olan kişilerde metabolizma daha yavaş çalışıyor. Bu nedenle de göz kapaklarında ve tüm vücutta şişlik, kilo alımı, deri kuruluğu, saç dökülmesi, uyku hali, aşırı horlama, kabızlık, halsizlik, çok üşüme, hareketlerde ve konuşmada yavaşlama gibi belirtiler görülebiliyor.

Östrojen

Kadınsı dış görünüşün oluşmasında rol alan östrojenler, yumurtalıklardan salgılanıyor. Ergenlikte meme ve üreme organlarının gelişimini sağlıyorlar. Bunun dışında kemik yıkımını engelleyici, libido arttırıcı ve iyi kolesterol olarak bilinen HDL kolesterolünü arttırıcı etki gösteriyorlar. Progesteron da hipofizden gelen bir emirle yumurtlama döne-minde salgılanan (adet döneminin ortasında) bir hormondur. Memede ve rahim içindeki hücreleri arttırıcı bir etki-ye sahip bulunuyor. Adetin olabilmesi için bu etki gerekiyor. Temel görevi ise, hamileliğin sürdürülmesine yardımcı olmak. Ortalama olarak 28 günde bir adet görüyoruz.

14. gün civarında yumurtlama oluyor, östrojen ve progesteron seviyesi yükseliyor ve bu dönemden itibaren rahim içindeki hücreler artmaya başlıyor. Döllenme olmadıysa artan hücreler hormonların azalmasıyla ölerek adet kanaması şeklinde dışarı atılıyorlar. Hipotalamus, hipofiz veya yumurtalığın çeşitli hastalıklarında östrojenlerde azalma gözleniyor. Östrojenlerde azalma adet düzensizliklerine ve kısırlığa yol açabiliyor. Menopoz döneminde östrojenin azalması sonucu psikolojik yakınmalar, ateş basmaları, kemik erimesi gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor.

Testosteron

Erkeksi vücut özelliklerini sağlayan hormon olan testosteron, testislerden salgılanıyor. Hipotalamus, hipofiz ve testislerin genellikle doğuştan olan bazı hastalıklarında testosteron eksikliği görülebiliyor. Bu durumda erkeğe has cinsel özellikler gelişmiyor ve hormon tedavisi uygulamasına başlanıyor. Kadınlarda da testosteron hormonu salgılanıyor. Ancak bu hormonun kadınlarda fazlalığı kıllanma artışı, adet düzensizlikleri, saç dökülmesi, ses kalınlaşması ve erkeksi vücut hatlarına yol açabiliyor.

Kortizol

Vücudun açlık, kaza, ameliyat, şok, yer değişikliği, uçuş gibi streslere karşı cevabını düzenleyen, böbrek üstü bezinden salgılanan ve bir hormondur. Kortizol, vücudun şeker, yağ ve tuz metabolizmasını düzenliyor. Özellikle sabahları yüksek miktarda salgılanıyor ve gün içinde azalarak gece yansı en düşük düzeye geliyor. Kortizol eksikliği; hipotalamus, hipofiz ve özellikle böbrek üstü bezlerinin çeşitli nedenlerle hasarı sonucu veya uzun süredir alınan kortizol içeren bir ilacın birden bırakılması sonucu gelişen ve oldukça ciddi sonuçlara neden olan bir tablo. Kortizol eksikliğinde zaman içinde giderek artan halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, bulantı, kusma, ateş, tansiyon düşüklüğü ve tuz açlığı beliriyor. Böyle bir durumda dışarıdan kortizol takviyesi sağlanıyor ve bu tedavi hayat boyu sürdürülüyor.

Beyindeki hipofiz bezindeki tümörlerden kaynaklanan kortizol fazlalığında ise kilo artışı ve vücutta mor çatlaklar gözlemleniyor. Bunun dışında halsizlik, deride incelme, yanaklarda şişme, kas güçsüzlüğü, yaraların iyileşememesi, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, psikolojik sorunlar ve adet düzensizlikleri ve ortaya çıkıyor.

Büyüme hormonu

Ergenlik döneminde oldukça fazla salgılanan ve erişkin boya ulaşmayı sağlayan büyüme hormonu, hipofiz tarafından salgılanıyor. Bu hormon özellikle geceleri uykuda daha aktif bir şekilde çalışıyor. Uykunun başlangıcından 1.5 saat sonra maksimum düzeye ulaşıyor ve 2 saat içinde de seviyesi düşüyor. 20'li yaşlardan sonra kanda daha düşük düzeyde bulunan bu hormon, protein eksikliğinde de azalıyor. Bu hormonunun eksikliği kendini boy kısalığı ile gösteriyor. Erişkinde büyüme hormonu yetmezliği ise genellikle hipofiz ameliyatları sonrası ve kanamalı doğumlar sonrasında gelişiyor. Bu kişilerde halsizlik, yaşam kalitesinde düşüklük, kas güçsüzlüğü, vücut yağlarında artış, damarlarda sertleşme ve şeker düşüklüğü ortaya çıkıyor. Fazlalığı ise hipofizdeki bir tümöre bağlı bulunuyor. Aşırı boy uzaması, el ve ayaklarda büyüme, çenenin öne doğru uzaması, adet düzensizlikleri, kıllanma artışı, yüksek tansiyon ve şeker düzeyi şeklinde gözleniyor.

Prolaktin

Doğum sonrası süt yapımını sağlayan temel hormonlardan bin olan prolaktin, hipofizden salgılanıyor. Hipofiz tümörleri, ilaçlar (bulantı, alerji gibi sorunlar için kullanılan), tiroid hormonu yetmezliği ve strese bağlı olarak seviyesi yükseliyor. Prolaktin yüksekliği adet düzensizliklerine, göğüslerden sıvı gelmesine ve kısırlığa; erkeklerde ise libido kaybı ve cinsel güçsüzlüğe yol açabiliyor.

Aldosteron

Böbreküstü bezinden salgılanan aldosteron, böbreklerden tuz atılımını sağlıyor. Aldosteron fazlalığında hipertansiyon; eksikliğinde ise halsizlik, yorgunluk, kas zayıflığı gibi problemler yaşanıyor. Çok yüksek derecede ortaya çıkan yetersizlikte ise, kalp kasılmasında zayıflama ve ritm bozukluğu görülebiliyor.

İnsülin

Pankreas bezinden salgılanan insülin, vücutta şeker kullanımını sağlıyor. İnsülin fazlalığı pankreas tümörlerinde görülüyor. Kan şekerinde ani düşmelere bağlı baş dönmesi, şuur bulanıklığı, terleme, bayılma gibi durumlar sıklıkla olabiliyor. İnsülin hormonu eksikliği ise şeker hastalığına neden oluyor.

False