GeriKadın Sağlığı Beslenirken unutulmayacaklar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Beslenirken unutulmayacaklar

"Kötü beslenme, fiziksel ve zihinsel performansın düşmesine, bağışıklık sisteminin güç kaybetmesi sonucu kolay ve sık hastalanmaya neden olur."

Temel besin unsurları protein, yağ ve karbonhidratlardır, ama yardımcı besin unsurları olan mikrobesinler de sağlığınız için çok önemlidir. Mikrobesinlerin en önemlileri vitaminler, mineraller, eser elementler, flavonoidler ve temel yağ asitleridir.Temel veya yardımcı besin unsurlarının yeterli miktar, sıklık ve çeşitlilikte alınamaması halinde bir 'kötü beslenme' sorunu var demektir. Kötü beslenme sorunu, özellikle son yıllarda önem kazanmıştır. Ekonomik güçsüzlük, eğitim eksikliği ve dikkatsizlik bunun başlıca nedenleridir. Kötü beslenme, fiziksel ve zihinsel performansın düşmesine, bağışıklık sisteminin güç kaybetmesi sonucu kolay ve sık hastalanmaya neden olur. Süreğen (kronik) hastalıklarla daha erken yaşlarda ve daha yoğun bir karşılaşmanın ve sağlıksız, kalitesiz yaşayıp kötü ve erken yaşlanmanın en önemli nedenlerinden biri kötü beslenmedir. Kötü beslenme, sigaranın, çevresel kirliliğin, ultraviyole radyasyonunun, geçirilen hastalıkların, tedavide kullanılan bazı ilaçların, besin katkılarının ve stresin yaptığı hücresel hasarları tamir etmede vücudunuzu güçsüz, desteksiz, savunmasız bırakır. Kötü beslenme, daha fazla serbest radikal hasarı, daha erken hücre ölümü, daha hızlı doku yaşlanması demektir. Mikrobesin unsurlarının yeteri kadar tüketilmemesi, dengesiz ve tek yönlü beslenip içi boş, besin değeri azalmış besinler tüketmek de en az yetersiz beslenme kadar önemlidir.Hazır gıdaya dikkatBesinlerin depolanması, saklanması, paketlenmesi veya işlemden geçirilmesi, mikrobesinlerin miktarını azaltıp besin değerinde ciddi kayıplara yol açabilmektedir. Dondurulmuş tavuk etinde B1, B2 ve Niasin yüzde 20-40, 3 günden fazla pakette kalmış ekmekte B1 ve B6 vitaminleri yüzde 25, pastörize veya ultra homojenize edilmiş sütte B vitamini, folik asit ve C vitamini yüzde 10-25, hazır pişirilmiş paketlenmiş sebzelerde çinko, magnezyum, C vitamini ve B vitaminleri yüzde 20-40 kadar azalmaktadır. Bu veriler hazır besinlerin önemli oranda besin değeri kaybından sonra tüketilmesini ifade etmektedir. 'Hızlanmış bir hayatın, hızlandırılmış beslenme tarzı içinde bu sorun nasıl çözülecektir?' sorusunun yanıtını bulmak zorundayız. Hayat, siz isteseniz de istemeseniz de daha çok hızlanmaya devam edecektir. Fast food beslenme yaygınlaşacak, ayak üstü atıştırmalar bir zorunluluk halini alacak, besin seçimlerinizin daha büyük bir kısmı hazır gıdalardan oluşacaktır. Bütün bunlar kaçınılmaz, önlenemez gelişmelerdir. Biz ne yapabiliriz sorusuna yanıt aramak gerekiyor. İşte bazı çözüm önerileri:Çözüm önerileri - Fast food besinleri sağlıklı hale getirmek gerekiyor. Sağlıklı fast food kavramı geliştirilmeli, güçlendirilmelidir. Hızla gelişen bu zorunlu trendin sorunlu yönleri bir ölçüde azaltılmalı, önlenmelidir. - Tüketiciler doğal ürünlerle beslenme, organik gıda kullanımına özendirilmelidir. Katkısız besinlere öncelik verme, en faydalıyı değilse bile en az zararlıyı seçmek konusunda eğitilmelidir. - Etiket içerikleri yeniden düzenlenmelidir. Her türlü besin maddesinin içerik yönünden doğru ve eksiksiz etiketlenmesi zorunluluğu getirilmelidir. - Besinlerin üretim, depolanma, taşınma, paketlenme gibi aşamalarında denetim daha ciddi hale getirilmelidir.- Zenginleştirilmiş besinlere öncelik verilmelidir. Besin katkısı yapılmış ya da ek besin unsurları ile zenginleştirilmiş besinler hakkında tüketeciler bilgilendirilmelidir. - 'Artı besin' diye tanımlanan fonksiyonel besinlere öncelik verilmelidir. İçine sağlığı koruyucu ve güçlendirici besin unsurları (omega -3 yağ asitleri, bitkisel sterol ve stanoller) katılmış özel besinlerin tüketimi teşvik edilmelidir. - Riskli gruplarda olanların ihtiyaç duydukları ek vitamin, mineral ve besin desteklerinden yararlanmaları desteklenmelidir.Hatırlatma- 40'lı yaşlardan sonra can boğazdan gelmez, gider! - 50'li yaşlardan sonra yemek için yaşamayın, yaşamak için yemeye bakın!- Lezzet ve keyiften, tattan ve hoşnutluktan taviz vermeyin.- Aşırıya kaçmayın. Bunu en azından sık sık yapmayın. - Aşamalı ve uygulanabilir değişiklikler yapın. Ekonomik durumunuzu, ağız tadınızı, yaşam tarzınızı dikkate alın. - Evde yemeye, kendiniz pişirmeye, bahçenizde üretmeye, taze, organik ve katkısız besinlerle beslenmeye çalışın.Sağlıklı beslenmenin ilkeleri- İhtiyacınız kadar kalori tüketin. Ne az ne de fazla!- Tahıl, sebze, meyve, bakliyat ağırlıklı diyet uygulayın.- Çeşitli ve farklı yemeklerden oluşan bir plan yapın.- Yağı, doymuş yağları (hayvansal yağlar) sınırlayın. Kolesterollü besinlerden (hayvansal besinler) kaçının. - Tuz ve sodyum kullanımına sınır koyun.- Şeker tüketiminizi takibe alın. Orta düzeyde şeker kullanın, şeker ihtiyacınızı meyvelerle karşılayın. - Alkol kullanmayın. Kullanmakta ısrarlı iseniz çok ama çok azaltın.- Sağlıklı kilonuzu korumaya çalışın.Doğru beslenme planınız varsa- Kendinizi iyi hissedersiniz. - Bedensel ve ruhsal gücünüzü korur, geliştirirsiniz.- Daha pozitif, yapıcı, üretken ve başarılı biri olursunuz.- Daha az hastalanır, daha hızlı iyileşirsiniz.- Yaşlandırıcı ve süregen sağlık sorunlarından (kanser, şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp-damar hastalığı, osteoporoz) korunur, bunların yönetimini kolaylaştırırsınız. - Her yaşta formda olursunuz.- Daha dengeli ve sağlıklı bir düşünme ve gelişme süreci yaşarsınız.- Yaşam kalitenizi yükseltir, hastalıklı günlerinizi azaltırsınız.Prof. Dr. Osman Müftüoğlu - Hürriyet

False