GeriKadın Sağlığı Menopoz yıllarını avantaja çevirin
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Menopoz yıllarını avantaja çevirin

"Menopoz döneminde o çok şikayet ettiğiniz hormonlar, aslında kadın beyninde olumlu bir değişim yaratır. Kadının zekası gelişir, daha önce hiç farkına varamadığı gerçekleri tarafsız bir gözle görmeye başlar. Başka bir deyişle, bu değişim kadını daha da akıllandırır. Hormonları doğru kullanarak, hayatınızda yepyeni bir döneme girmeniz mümkün."

Kaynak: Kelebek

Orta yaşlı bir kadın, son zamanlarda sinirli tavırlarıyla dikkat çekiyorsa, gerekli gereksiz herkese bağırıp çağırıyorsa ve zaman zaman da asık bir yüzle köşesine çekilip, dalgın dalgın oturuyorsa, teşhis hazırdır: 'Menopoza girmiş' dersiniz. Yaş dönümü olarak da bilinen menopoz, kadında fizyolojik değişimlerle birlikte, yaşamında da güzel günlerin sonunun geldiğine işaret sayılır. Kadın artık anne olma yeteneğini kaybetmiştir. Peki ama bu, herşeyin sonu demek midir?Kadın, büyük ölçüde çevresinden gelen tepkilerin etkisi altında kalır ve kendini lanetlemeye başlar. Menopoz dönemine giren bir kadın, cinsel yaşamının sona erdiğine inanır, evliliğinin devam etmeyeceğini düşünür. Kısacası menopoz sözcüğünün simgelediği tablo, olgunluk çağına gelen kadın için ürkütücü olur.

Kadının zekası gelişiyor

Menopozun en yaygın yan etkisi hiç kuşkusuz evliliklerde yaşanan krizlerdir. Bu yan etkiyi vücuttaki hormon dengesinin değişmesine bağlarız. Kısacası kadın, hormon dengesizliğinin kurbanı olur diye düşünürüz. Buna kimsenin itirazı yok. Ancak şu lanetlenen hormon dengesindeki değişim, aynı zamanda kadının beyninde de olumlu etki yaratır. İşte bu gerçek ne yazık ki, pek çok kişinin gözünden kaçıyor. Menopoz dönemi yaklaşırken ve bu dönem başladıktan sonra kadının zekası gelişir, eşitsizliklere, haksızlıklara, adaletsizliklere isyan etme tutkusuna kapılır. Kadın, daha önce hiç farkına varamadığı gerçekleri tarafsız bir gözle görmeye başlar. Başka bir deyişle, bu değişim kadını daha akıllandırır ve düşüncelerini, görüşlerini açığa vurma cesaretini kazandırır.

Kadına doğurganlığı sağlayan hormonların yarattığı sis perdesi yavaş yavaş kalkarken, çoğu zaman kadının gençlik ateşi yeniden güçlenir, bu arada uzun süre bastırılmış istekler ve yaratıcılık su yüzüne çıkar. Orta yaşlar, bu istekleri volkanik bir enerjiyle dışarı vurur. Eğer o baskı altında tutulmuş isteklere bir çıkış imkanı tanınmazsa, yani kadın evinde huzuru korumak uğruna sessiz kalırsa, yaratıcılık gücünü değerlendirmekten kaçınırsa, sonuç tüm ev halkına zarar verici boyutlara ulaşabilir.

Şöyle diyelim, düdüklü tencereniz ses vermeye başlayınca emniyet supapını kaldırmazsanız, tencere infilak eder ve siz büyük bir felaket yaşarsınız. Kadının duygularının, isteklerinin baskı altında tutulmasının sonucunda kalp hastalığı, depresyon ve meme kanseri tehlikesi baş gösterir. Diğer taraftan içindeki istekleri ve edindiği tecrübeleri dışarı vurmayı ilke edinenler sonuçta kazançlı çıkarlar. Evlilik de bu etkiden payına düşeni alır.

Evlilik tehlike altında

Kadının menopoz öncesinde ve menopoz döneminde beyninde gerçekleşen hormon kökenli değişimlere en başarılı evliliklerin bile uyum sağlaması zor olabilir. Her evlilik böyle bir değişimi kaldıramaz. Kadın, yaşamının bu yeni dönemine girerken evliliğini büyük bir dikkatle gözden geçirmeli. Kıyıda köşede kalmış, huzur bozmamak amacıyla ele alınması ertelenmiş sorunlar gün ışığına çıkarılmalı.

Menopoz döneminde kadınları bekleyen tehlikeli hastalıklardan söz edilir. Kalp hastalıkları, depresyon ve kanser gibi sorunların altında genellikle şu bastırılmış duygular, ele alınmamış sorunlar yatmaktadır. Kadın-erkek ilişkilerinde ortaya çıkan sorunları gizlemeye çalışmak, yaşamın ikinci döneminde daha büyük sorunlara neden olabiliyor. Yirmi yıl önce çok uyumlu bir evlilik başlatan çiftlerin sorunları çeşitli nedenlerle hasıraltı edilir. Çocuk yetiştirmek, iş hayatında başarılı olmak, toplum içinde yer edinmek gibi uğraşlar, aslında varolan sorunları görmezlikten gelmenizi sağlar. Gerçekleri gizlemeye çalışıp duyguları bastırmak, kadına olduğu kadar hayatını paylaştığı erkeğe de zarar verir. Bu açıklamaları sakın yanlış değerlendirmeyin. Menopoza giren kadınlara 'Ya boşanırsınız ya da kalp krizi geçirirsiniz' diye bir uyarıda bulunmuyoruz. Böyle bir girişimde bulunmak da gerçeklerle bağdaşmaz. Kadın, menopozun ona sağladığı enerjiyi ve düşünce tarzındaki değişiklikleri eşiyle birlikte değerlendirmeli. Yeni bir hayatın eşiğinde olan orta yaşlı çiftler, ellerine geçirdikleri fırsatlardan yararlanmalı. Vaktiyle çözümlenememiş problemleri birlikte değerlendirmeye alıp yeni bir anlayışla bunların üzerine gitmeliler.

Hayatınızın ikinci bölümüne başlamak için iki şart var

Orta yaşlar, kişilerin ergenlik çağından sonra en fazla fiziksel enerjiye sahip oldukları dönemdir. Sahip olduğumuz bu organik enerjiyle hayatımızda bazı gelişmeleri gerçekleştirebiliriz. Böylece bilinç altına yerleşmiş yanlış düşüncelerden kurtulur ve uzun zaman önce yapmayı planlayıp da bir türlü hayata geçiremediğimiz istekleri yerine getirebiliriz. Bunu başarmak için de üzülmeyi, endişelenmeyi ve umutsuzluğa kapılmayı bir yana bırakıp, yeni bir bakış açısıyla kendimizi keşfetmeliyiz. Hayatın ikinci bölümüne başlamak, üzücü bir olay değil, aksine coşku verici olmalı.

Hayatın birinci bölümünden ikincisine başarılı bir şekilde geçebilmek için iki şartı yerine getirmeliyiz:

1- Hayatımızda karşılaştığımız problemlerin tüm sorumluluğunu üstlenmeye hazır olmalıyız. Kendimizi kurban olarak görmekten vazgeçip hatalarımızı ve problemlerin oluşmasına yaptığımız katkıları kabullenmek çok da kolay değil. Kurban konumundaki kişi, çevrdesindekilerin sempatisini kazanır ve bu da morali yükseltir. Hiç kimse, kötü kişi olarak anılmak istemez. Kurban rolü, iyi bir seçim gibi görünse de hayatın ikinci bölümünde değişebilmek, gelişmek ve ilerleyebilmek için kolay seçimden vazgeçmek gerekir.

2- Değişimin ikinci şartını yerine getirmek çok daha zor. Hayatımızın geride bırakmakta olduğumuz bölümlerinin sona ermesinden duyduğumuz acıyı ve üzüntüyü hissetmeye istekli olmalıyız. Kuşkusuz bir türlü gerçekleştiremediğimiz düşler de dahil. Bu tür kayıpları yeniden gündeme getirmek elbette kolay değil. Bir çoğumuz, bu yüzden değişime karşı çıkarız. 'Olan olmuş, artık bunların muhasebesini yapmanın anlamı yok. Zaten hayatımın nerdeyse sonuna geldim. Bundan sonra hiçbir şey yapamam' düşüncesiyle hareket ederiz. Ama her şeye yeniden başlayabilmek için geçmişte yaşananları bir bir düşünüp, acımızı yüreğimizde hissetmeliyiz. Bundan sonra ise kendimizi toparlayıp bilinmeyen yeniliklere doğru ilk adımı atmalıyız. Değişim, büyük bir zihinsel temizlik hareketiyle başlamalı.

Menopozu menopozludan öğrenin

Bu doktor, sizin dilinizden konuşuyor. Dr. Christiane Northrup 'The Wisdom of Menopause' (Menopoz aklı) adlı kitabında menopoz deneyimlerini paylaşıyor. Her kadın eninde sonunda menopozla yüzyüze gelecek. Menopozun gerçeklerini ne kadar erken öğrenirseniz, onu ne kadar iyi tanırsanız, olgunluk çağında da o kadar mutlu ve huzurlu olursunuz. 'The Wisdom of Menopause' dan derlediğimiz, her 21'nci yüzyıl kadınının mutlaka okuması gereken yazı dizimiz bugün başladı.

Christiane Northrup kimdir?

Christiane Northrup, ABD'de Darthmouth'da dünyaya geldi. Tıp öğrenimini doğduğu kentte tamamladıktan sonra New England Tıp Merkezi'nde çalışmaya başladı. Kadınların fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları onun ilgi alanlarının başında geliyordu. Bir süre sonra Maine eyaletinde Yarmouth'da 'Kadından kadına sağlık merkezi'nin kurucuları arasına girdi. Bu kuruluş, kısa sürede ABD sınırları içinde kadın kliniklerinin yaygınlaşmasına önayak oldu. Bugün de kadın sağlığı konusunda dünya çapında üne sahip 'American Holistic Medical Association'ın genel başkanı. Doktor -yazarın ilk eseri 'Women's Bodies, Women's Wisdom' New York Times'ın best seller listesinde uzun süre kaldı. İkinci kitap da satışa çıkar çıkmaz liste başı oldu.

False