‘Az çalışıp, az düşünüp çok havalı yaşadığın bir hayatın olamaz’

Güncelleme Tarihi:

‘Az çalışıp, az düşünüp çok havalı yaşadığın  bir hayatın olamaz’
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2024 00:00

Küçük yaşta büyük kayıplar yaşadı. Adana’dan İstanbul’a uzanan hayat hikâyesi mücadeleyle dolu. Ekran macerasında da sağlam adımlar atıp farklı karakterleri oynamayı amaçladı hep, “Aksiyon işinde de oynayabilirim, sosyal gerçekçi bir işte de oynayabilirim. O malzeme bende var” diyor. Cihangir Ceyhan’la buluşuyor; hayatını, evliliğini, baba olmayı ve yeni işinde canlandırdığı boksör karakterini konuşuyoruz: “Spor salonları yeni nesil için kıraathane gibi oldu biraz.”

Haberin Devamı

‘Az çalışıp, az düşünüp çok havalı yaşadığın  bir hayatın olamaz’

Bir bakışıyla çok sert, bir bakışıyla çok nahif durabiliyor. Biraz sohbet ettikçe karşısındakine sanki mahalleden arkadaşınızmış gibi bir enerji veriyor. Farklı biri... Önce Ukrayna’da diş hekimliği okumaya başlıyor ama bırakıyor ve Eskişehir’de iletişim fakültesine giriyor.

O bölümü de bırakıp bu kez Çukurova Üniversitesi’nde iklimlendirme ve soğutma teknolojileri okuyor. Fakat yolu onu oyunculuğa götürüyor. Sanki uzun yıllar görmediğiniz biriyle yeniden bir araya gelmişsiniz tadında keyifli bir sohbeti var. Başlıyor anlatmaya...

36 yaşındasın, 9 yıldır hayatımızdasın. Hayatının nasıl bir dönemini yaşıyorsun?

Güzel, şu an esintilerdeyim...

Haberin Devamı

Esintilerde misin, o ne demek?

İnsana bir sakinlik gelir ya... Keyfim yerinde.

Kariyerinde farklı karakterleri canlandırdın. İnsanların çok kendinden gördüğü tipleri de onlara uzak karakterleri de oynadın. Farklılaşmak özel bir seçim miydi?

Aksiyon işinde de oynayabilirim, sosyal gerçekçi bir işte de oynayabilirim. O malzeme bende var. Mesela ‘Camdaki Kız’ dizisinden önce bir aksiyon işiyle anlaşıyordum. Karizmatik, daha iyi kıyafetleri olan bir karakterle; tipiyle, kıyafetiyle ve seçtiği cümlelerle hor görülecek birini oynamak arasında kaldım. İkisini de oynayabileceğimi düşünmeleri bu işleri yapacak yönetmen ve yapımcıların tasarrufunda... Evet, karın kaslarımın göründüğü pozlarım var ama iki sene boyunca ‘çirkin’ denen bir adamı da oynadım. Süper karizmatik olup toplumun sevmeyeceği zampara birini de canlandırdım. Ülkemizde ikonikleştirdiğimiz karakterler veya bir işin yapımında tercih edilebilecek insan profilleri çok benziyor birbirlerine. Biri eğer herkes için çok yakışıklı değilse onu pek başrol olarak düşünmüyorlar. Mesela kilolu, 40’lı yaşlarında birinin başrol oynadığı bir dizi çekmiyoruz.

Tanınmak ve şöhret hayatını nasıl etkiledi?

Şöhretten ne kadar nemalanıyorsan bedeli o kadar ağır oluyor. Şöhret meraklısı değilim, tanındığımı sokakta insanlarla iletişime geçtiğimde hatırlıyorum. Tanınırlığınla iş çözdürmediğin bir şöhret, sanırım dışarıdan daha çok parlıyor.

Haberin Devamı

Arkadaş çevrendeki Cihangir’le herkesin tanıdığı, artık adı marka olan Cihangir arasında nasıl farklar var?

Az çalışıp, az düşünüp çok havalı yaşadığın bir hayatın olamaz. Çok başarılıysan ve çok konuşuluyorsan, gerçekten çok ince eleyip sık dokuman gerek. Çünkü toplumun da “Şöyle, böyle olman lazım” diyerek seni koymak istediği yerler oluyor. Bunların hepsinin dengede olduğu bir hayatın olmalı. Hem başarılı. hem konuşulan, hem kazanan, hem üstüne koyarak devam etmek için gerçekten çalışmak gerekiyor.

İnsanların istediği kalıplara ne kadar giriyorsun?

Farkındaysan çok magazinsel bir tarafta değilim. Bana sorulmayan şeyleri cevaplamamayı seçiyorum.

Haberin Devamı

Sence sanatçı topluma örnek olmalı mı?

Sanatçı topluma örnek olmalı ama toplum da sanatçıdan bu kadar büyük bir sorumluluk istememeli, empati yapmalı.

İnsanların senden beklentilerini karşılamayınca ortaya çıkan bir linç kültürü de var. Üzülüyor musun kötü yorum gelince?

Önceden üzülürdüm, hatta bazen öfkelenirdim. Şimdi saate bakarmış gibi bakıyorum. Bir sürü kişinin senin hakkındaki fikrine dikkat ediyorsun ama artık o kadar görmüyorsun. Bir duygu filtresi oluyor.

 

ŞİDDET UNSURU OLAN HER ŞEYDEN UZAKLAŞTIM

Yeni işinin adından yola çıkıp sorayım, sen bu yolculukta dengeyi yakalayabildin mi?

‘Dengeler: Biri Olmak’ (GAİN) aslında bu yolculuğu konu alıyor. Planlanabilen ve planlanamayan olaylarla hayatın dönüşmesini, insanın hiç alışık olmadığı bir kültürde bile bir denge yakalamasını anlatıyoruz . Ben dengeli olmayı başardığımı düşünüyorum. Denge dediğin, yüzde 100 mutlu olduğun bir şey olamaz. İş ve sosyal ilişkilerde her şeyin dengede olması, çok mutlu olduğun anlamına gelmez yani. Dengede olman için senden de bir parçanın gitmesi lazım. Bu yüzden hayatta her şey denge ama bu insana çok iyi gelen bir şey değil.

Haberin Devamı

Sokak kültürünün içinden bir karakteri canlandırıyorsun. Sen sokak çocuğu muydun?

Dizide canlandırdığım Ferit Kamacı bir boksör ve sokak kültürüyle yetişmiş. Ama kendi adıma “Sokak çocuğuyum” demek büyük bir laf olur. Yine de çok uzun bir süre sokakta vakit geçirdiğim bir sosyal hayatım vardı diyebilirim. Zaten hepimiz sokak kültüründe büyüyoruz, belki sadece yüzde 20’lik bir grup böyle değildir.

Serseri bir duruşun var. Serseri bir hayat mı yaşadın, yoksa bu fiziksel bir özellik mi?

Olgunlaşmanın güzelliğini hisseder olduğum bir dönemdeyim. “Bir dönemler öyleydi” diyebilmek hoş.

Dizide şiddet sahneleri de var. Şiddet senin hayatının ne kadar parçası oldu?

Haberin Devamı

Şiddet çok uzak durduğum bir şey haline geldi. Yaşım ilerledikçe, mesleki çalışma bilincine daha çok vardıkça, bir aile kurdukça, hayatımı ve planlarımı daha çok düşündükçe şiddet unsuru olan her şeyden çok uzaklaştım. Suç işlerinde oynamanın da bir handikabı var. İnsanlar seni öyleymişsin gibi görüyor, buna tersinden bir görüntü çizmen lazım. Yani ekstra uğraşmalısın.

 

İŞTE SERSERİLİK O NOKTADA BAŞLIYOR

Önce Ukrayna’ya gidiyor ve diş hekimliği okuyor ama bitirmiyorsun. Sonra Eskişehir’de iletişim fakültesine giriyor, onu da yarıda kesiyorsun. Sonunda Çukurova Üniversitesi, Adana Meslek Yüksekokulu’nda iklimlendirme ve soğutma teknolojisi okuyorsun...

Evet ve onu bitiriyorum. Abim makine mühendisiydi, o okuldan dört yıllık mühendislik bölümüne geçerim diye düşündüler ama yapmadım. İstanbul’a kaçtım.

Neydi bu kadar fikir değiştirme sebebin? Ailen bir şey demedi mi bu kararlarına?

İşte serserilik o noktada başlıyor, kendi kararını veriyorsun. Ukrayna’da okurken “Çalıştım, parasını ben verdim” diyorsun. Bu serseriliği yaparken de bir sorumluluk lazım. 3-4 ay çalışman, biriktirmen gerekiyor. Bunlar köksüzlükle de alakalı bence. Annem ben küçükken vefat etti. Sanırım öyle bir şey yaşayınca çok sorumluluğun olmuyor. “Üniversite okuyorum, kazanabiliyorum” diyorsun, sonra “Ben bunu okumak istemiyorum” diye karar veriyor, risk alıyorsun.

Baban ne iş yapıyordu?

Babam emekli.

Biraz önce dediğin gibi anneni 2 yaşında kaybediyorsun. Sen 6 yaşındayken da ablan boğularak hayatını kaybediyor. İki büyük kayıp... Bunlar da köksüzlüğünü besledi mi?

Tabii olabilir. Bir ailenin içinde herkes mücadele halindeyse daha hızlı bireyselleşiyorsun.

‘Az çalışıp, az düşünüp çok havalı yaşadığın  bir hayatın olamaz’

EVLİLİĞİMİ SAKLAMADIM, SADECE SÖYLEMEDİM

4,5 yıldır evlisin. Özel hayatını neden gizli yaşıyorsun?

Evlendiğimizde eşimle fotoğraf paylaşmıyorduk. Kendi tanımımı oradan, sosyal medya üzerinden yapmıyorum.

Ama bu sefer de evliliğini sakladığın düşünüldü...

Saklamadım, sadece söylemedim. Söyleme zorunluluğum olduğunu da düşünmüyorum. Benim başka doğrularım var. Ailemi bu hayatın içine entegre ederek onlara da farklı sorumluluklar yüklemek istemiyorum. Normal bir hayat yaşamak, aile arasında sıradan şeyler konuşmak istiyorum.

Aşk hâlâ aynı devam ediyor mu?

Aşkı ilk hissettiğin an, hayatında kapladığı alan o kadar büyük oluyor ki... Zaman geçtikçe bir başarıyı, kazanımı paylaştıkça, çocuk sahibi olunca, artık o mutlulukların şekli değişiyor ve daha fazla duygu yoğunluğuna giriyorsun.

Sen aşkı nasıl yaşarsın?

Sosyokültürel olarak alıştığımız şekilde yaşarım. Âşık olup, hayat kurup, çocuk yapıp...

‘Az çalışıp, az düşünüp çok havalı yaşadığın  bir hayatın olamaz’
Cihangir Ceyhan’ın oğlu İlhan Cihangir 3,5 yaşında.

Oğlun İlhan Cihangir 3,5 yaşında. Önceki röportajımızda daha yeni doğmuştu...

Evet, şu anda katmerlendim.

Nasıl bir babasın?

Kendi babam gibiyim. Dostuz, arkadaşız, keyifliyiz... Çocuğuma bir birey gibi davranma biçimini seviyorum.

ASLINDA YURTDIŞINDA SİNEMA EĞİTİMİ ALIP ORADA ZAMAN GEÇİRMEK İSTERDİM

Bir haftada beş farklı spor salonuna gidiyormuşsun. Doğru mu?

Evet, benim için sosyalleşme oluyor. Bizim sektörle hiç alakası olmayan arkadaşlarımla görüşüyorum, onların dünyasından bir şeyler kapıyorum. Oradaki gerçekliğin de metne bakışımı çok beslediğini düşünüyorum. Spor salonları yeni nesil için kıraathane gibi oldu biraz.

Nasıl yani?

Kapısının önünde konuştuğumuz, sonrasında muhabbet ettiğimiz, biraz da deşarj olduğumuz bir yer işte.

Boksörü canlandırıyorsun. Sen boks yapıyor muydun?

Yapıyordum. Ferit Kamacı karakterini çıkarırken boksör çocukların nasıl argümanları var diye çok gözlemledim. Gençliğin deneyimsizliğini, vurdumduymazlığını hissederek oynamaya çalıştım.

Boksör olmak ister miydin?

Aslında yurtdışında sinema eğitimi alıp orada zaman geçirmek, bir de müsabık (yarışmacı) sporcu olmak isterdim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!