GeriKişisel Bakım Yaşlanmayı durdurmakla kalmayın; gençleşin!
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Yaşlanmayı durdurmakla kalmayın; gençleşin!

"Estetik dünyasında geliştirilen teknikler, mümkün olan en az müdahaleyle, tepeden tırnağa, neredeyse 8 yaş gençleşmenize imkan tanıyor. Üstelik, bazen küçük kesiler, bazen de hiçbir kesi olmadan gerçekleştirilen bu yöntemler bir hafta gibi kısa sürede günlük hayatınıza dönmenizi de sağlayabiliyor."

Estetik dünyası, daha genç ve güzel görünmemiz için her geçen gün yeni silahlarla donanıyor. Artık saatlerce süren ve büyük kesilerle gerçekleştirilen operasyonlar çoktan geride kaldı. Çünkü günümüzün kadını operasyon ardından evine kapanmak istemiyor, en kısa zamanda iş ve sosyal hayatına dönmeyi tercih ediyor. Dolayısıyla estetik dünyasındaki yeni trend, sorunlara en küçük girişimlerle çözüm sağlayarak, kadını günlük yaşamından uzak tutmamak. Üstelik eskisine oranla daha az kesi ile ve daha kısa sürede uygulanan yöntemlerle son derece doğal sonuçlar elde ediliyor. Tıp dünyasının en büyük kozlarından birisi de, hiçbir kesi olmadan, kendi dokunuzla, ortalama 5–7 yaş gençleşmenizi sağlayan yağ hücresi enjeksiyonu. Bu yöntemle sadece yüz değil, tepeden tırnağa vücudunuzun hemen her bölgesindeki sorunlar da giderilebiliyor. Son yıllarda, yüzde hacim kaybı yaşamaya başlayan 30'lu yaşlardaki kadınların imdadına yetişen bir başka yöntem ise 3 boyutlu endoskopik cerrahi. Bir hafta sonra işinize dönme imkanı sağlayan bu teknik, gençliğin simgesi olan üçgen bir yüze kavuşmanızı vaat ediyor. Estetik dünyasındaki son trendleri Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karacalar'a sorduk.

TREND 1: YAĞ HÜCRESİ ENJEKSİYONU

Yağ hücresi enjeksiyonu yüzdeki hangi sorunların giderilmesinde etkili?
Yağ hücresi enjeksiyonu yöntemiyle alın, üst göz kapağı ve gözaltlarında oluşan çöküntüler doldurulabiliyor ve bu bölgelerdeki kırışıklar hafifletilebiliyor, hatta tamamen ortadan kaldırılabiliyor. Aşağıya doğru sarkmış olan kaşlar, gençlik yıllarındaki gibi kavisli ve kalkık bir görünüme kavuşabiliyor. Burun kenarlarından dudağa uzanan ve mimikle artan gülme çizgileri giderilebiliyor. Çökmüş olan yanaklar da, yağ hücresi enjeksiyonu yöntemiyle tekrar dolgun görünüme kavuşabiliyor. Çene ucundaki dolgunluğun artırılması ve boyun bölgesindeki derin çizgilerin giderilmesi de yine bu tekniğin sağladığı yararlardan diğer ikisi. Ayrıca enjekte edilen yağ hücreleri adeta kök hücre işlevi görerek cildin ışıl ışıl ve pürüzsüz bir görünüm almasına yardımcı olabiliyor.

Bu yöntem vücudun diğer bölgelerindeki problemlerde de kullanılıyor mu?
Bu yöntem, tepeden tırnağa vücudun hemen her bölgesinde faydalı oluyor. Yağ hücresi enjeksiyonu ile dekolte bölgesindeki çöküntüler ve kırışıklar hafifletilebiliyor, hatta ortadan kaldırılabiliyor. Ayrıca kol bölgesindeki çöküntüler veya bacaklardaki kontur kaybı da düzeltilebiliyor. Yağ hücresi enjeksiyonu ile Brezilya kalçaları olarak nitelendirilen, hem dolgun hem de dik kalçalara da kavuşulabiliyor. Fakat istenilen sonucu elde etmek için bel ve karın bölgesinde yeterli oranda yağ dokusu olması gerekiyor.

Yağ hücresi enjeksiyonu nasıl uygulanıyor?
İşlem, emici özelliğe sahip bir cihaza bağlı olan mikroenjeksiyon veya ince kanül ile karın, uyluk, kalça veya diğer bölgelerden, ihtiyaç duyulan miktarda yağ çekilmesiyle başlıyor. Yöntemin doğası gereği, kadının vücudundan alınan bu yağlara, lokal anestezi için kullanılan ilaçlar ve kan da karışıyor. Bu nedenle, alınan yağlardan kan ve anestezi maddelerinin arındırılması gerekiyor. Ancak bu sırada, yağ hücresi için gerekli olan besleyici maddeler de istem dışı olarak atılabiliyor. Yeni geliştirilen bir teknikte ise, yağlar lokal anesteziye gerek kalmaksızın, diz içinden alınıyor. İşlem yapılan bölgenin hemen altına bir manşon takılıyor, böylece bölgeye kan akışı azaltılıyor. Bu sayede emilen yağa kanın karışması engelleniyor. Böylelikle yağ hücresi enjeksiyonundaki başarı oranı da en yüksek seviyelere ulaşıyor. Ardından, alınan bu yağ, tıpkı diğer tekniklerde olduğu gibi, lokal veya genel anestezi altında, daha önce belirlenmiş olan, yüz veya vücudundaki sorunlu bölgelerine enjekte ediliyor. Yöntemin süresi ise işlemin yoğunluğuna göre değişiyor. Örneğin sadece dudak bölgesine yağ hücresi nakledilecekse yaklaşık bir saat yeterli oluyor. Tüm yüze uygulanacaksa işlem 5-6 saat sürebiliyor.

Kaç yıl gençleşme sağlıyor ve hangi sıklıkta tekrar etmek gerekiyor?
Günümüzde mikroenjeksiyonlar ve ince kanüllerle yapılan uygulamaların gelişmesi, yağ hücrelerinin büyük kitleler halinde sadece belirli bölgelere değil, göz ve dudak çevresi ile burun kanatları gibi yüzün hemen her bölgesine müdahale edilmesine imkan tanıyor. Yine bu ince kanüller sayesinde artık doğal görüntü bozulmadan, yüze 3 boyutlu şekil verilebiliyor. Ancak bu yöntemle elde edilen sonuçların ne kadar süre kalıcı olacağı kişinin cilt yapısına göre değişiyor. Örneğin, yüzü fazla sarkmamış, ancak yağ dokularında ciddi erime söz konusu olan bir kişide yöntem, 7–8 yıllık gençleşme sağlayabiliyor. Bunun aksine, yüzü sarkmış olduğu halde yağ dokularında bir sorun olmayan kadında ise yağ hücresi enjeksiyonu ile sadece 1–2 yıllık bir gelişme kaydedilebiliyor.

İlerleyen yaşla yüzümüzde neler değişiyor?
Genç ve güzel bir görünüm için öncelikle alın, burun, dudak ile çene hacimlerinin birbirleriyle uyum sağlaması, cildin de ışıl ışıl ve pürüzsüz olması gerekiyor. Ancak ilerleyen yaşla birlikte cildin altındaki yağ hücreleri eriyor; bunun sonucunda da alın, kaş, şakak ve çene bölgesindeki dokular sarkarak hacimlerini yitirmeye başlıyor. Genç yüzün simgesi olan üçgen görünüm de, özellikle yanak ve çenedeki sarkmalarla kareyi andıran bir şekle dönüşüyor.

Ayrıca, genellikle 30 yaşından sonra, korunmasız bir şekilde güneşe maruz kalma, hatalı beslenme, sigara ve alkol kullanma gibi faktörler nedeniyle özellikle alın, göz çevresi ve dudak kenarlarında kırışıklar gelişiyor; cilt mat ya da solgun bir görünüm alıyor.

TREND 2: ENDOSKOPİK YÜZ CERRAHİSİ

3 boyutlu endoskopik yüz cerrahisi ne zaman öneriliyor?
İlerleyen yaşla birlikte, başta yanaklar olmak üzere yüzdeki tüm dokular aşağıya doğru sarkmaya başlıyor. Bunun sonucunda da üçgen şeklindeki yüz, kareyi andıran bir görünüme bürünüyor. Bugün oldukça rağbet gören 3 boyutlu endoskopik cerrahi yöntemiyle yüzdeki sarkmış olan tüm dokular yukarı kaldırılarak, yüzün tekrar gençlik yıllarındaki haline kavuşması sağlanabiliyor. Sadece deriye değil, yüzdeki tüm anatomik oluşumlara müdahale edildiği için de mimikler kaybolmuyor. Bu yöntemle, gençlerdeki doğuştan gelen, aşağıya doğru sarkık kaş ve gözler gibi çeşitli sorunlar da giderilebiliyor.

Operasyon nasıl yapılıyor?
Operasyon sıklıkla genel anestezi altında, saçlı derinin arasından ve ağzın içinden yapılan 1.5 santimlik kesilerle gerçekleştiriliyor. Bu kesilerin içine kalemden daha ince kanüllerle giriliyor, ardından yüzdeki dokular askılarla yukarı ve hafifçe yanlara doğru asılarak sabitleştiriliyor. Operasyonun süresi, müdahale edilmesi gereken bölgenin genişliğine göre 2 saatten 7 saate kadar değişebiliyor. Ertesi günü taburcu olunabiliyor, bir hafta sonra da işe dönülebiliyor. Endoskopik cerrahi, yağ hücresi ile kombine edildiğinde 8 yıllık bir gençleşme sağlayabiliyor.

Son yıllarda tüm dünyayı heyecanlandıran doku mühendisliği, bu yöntemlere nasıl bir katkı sağlıyor?
Doku mühendisliğinin en umut verici alanlarından bir tanesi kırışıklar. Örneğin, kırışıklık tedavisinde, mühendisler tarafından üretilen ve eriyebilen yapı iskeleleri kullanılıyor. Önce kırışık bölgenin deri altına, jel veya kişinin kendi kanından elde edilen doku yapıştırıcısı verilerek, bir iskele oluşturuluyor. Ardından çevredeki hücreler bu iskeleyi dolduruyor ve kırışıkların olduğu bölgede yeni bir doku oluşuyor. Bu da doğru yere, doğru işlemin yapılmasını sağlıyor, böylelikle ciltte çöküntü oluşması gibi çeşitli komplikasyonların önüne geçiliyor ve daha başarılı sonuçlar elde edilebiliyor.

Sıkça başvurulan tekniklerden biri de askı yöntemi. Bu teknik diğer yöntemler kadar etkili mi?
Askı yöntemi, yaygın inanışın aksine, yüz gençleştirmede mucizevi sonuçlar doğurmuyor. Yöntem, aşırı sarkma nedeniyle deri fazlalığı olan durumlarda tek başına önerilmiyor, çünkü yüzdeki dokular belirli noktalardan asıldığında ortaya yapay bir görüntü çıkabiliyor. Askılama yöntemi, kalın ve gözenekli derilerde de umulan yararı sağlamıyor. Bunun aksine endoskopik cerrahi ile birlikte uygulandığında ise hem işlemi destekliyor, hem de daha doğal bir sonuç alınmasına katkıda bulunuyor. Ayrıca ifade edildiği gibi askılama tekniği yapıldıktan sonra aynı gün sosyal hayata dönülmesi de mümkün değil. Çünkü bu işlem sonrasında oluşan morluklar veya şişliklerin iyileşmesi için gereken süre 3 gün, hatta bir haftaya ulaşabiliyor. Yöntemin etki süresi ise askıların çeşidine göre değişmekle birlikte ortalama bir buçuk yılla sınırlı kalıyor.

False