GeriKişisel Bakım Ozon tedavisi her derde deva
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Ozon tedavisi her derde deva

"Yaşlanmayı geciktiriyor, aknelere son veriyor, kanser tedavisinde bile kullanılıyor. Üstelik hiçbir yan etkisi yok!"

Yaşlanmayı geciktiren ve cildinizde meydana gelen rahatsızlıkların azalmasına yardım eden ozon tedavisi artık ülkemizde de uygulanıyor. Bağışıklık sistemini güçlendiren ve hastalıklara karşı direnci geliştiren bu tedavi yöntemi, hücrelerde oksijeni artırarak yaşlanmayı geciktiriyor ve kronik yorgunluk sendromuna iyi geliyor. Ozon terapi İle rahatsız olan bölgeye oksijen verilerek dolaşımın düzelmesi de sağlanıyor. Yöntem; dolaşım bozuklukları dışında birçok hastalığın da çaresi olarak biliniyor. Alerji ve romatizmal hastalıklar, kanser, kronik yorgunluk sendromu, karaciğer ve cilt hastalıkları, kozmetik nedeniyle yaşlanma ve yasa bağlı görme bozuklukları, şekere bağlı ülserler, yanıklar ve cinsel fonksiyon bozuklarında da tedavi amaçlı kullanılan ozon terapi; yan etkisi olmadığı için erkek kadın, genç ya da yaşlı ayırt edilmeden herkese uygulanabiliyor.

Ozon terapi yöntemini uygulayan doktorların bir araya gelerek oluşturdukları Medical Society ror Ozone Application in Prevention and Therapy Derneği; her yıl bir araya gelerek uygulamadaki gelişmeleri tartışıyorlar. Bu seminerlere düzenli olarak katılan Dr. ismail Ağar; tedavi yöntemi hakkında; "Ozon tedavisi ile birçok patolojik sorun daha iyi duruma geliyor ya da düzeliyor" diyor, Türkiye'de ağırlıklı olarak yaşlanmayı geciktirici, cilt hastalıklarını tedavi edici ve selülit giderici olarak kullanılan ozon terapi; vücuttaki antioksidanları tetikleyerek yaşlanmanın başlıca nedenlerinden biri olan serbest oksijen radikalleriyle savaşıyor.

Bunlar da estetikle ilgili diğer haberler


Derinin ölü hücrelerden arındırılması>>>>>
Derinin ölü hücrelerden arındırılması
Ozon tedavisinin genellikle profesyonel sporcular ve kadınlar tarafından tercih edildiğini dile getiren Ağar; ozonun fiziksel dayanıklılığı artırdığını dile getiriyor. Ormanlarda ve deniz kıyılarında soluduğumuz temizlik ve sağlık kokan havasıyla hatırlayacağımız bu mucize molekül, tıp dünyasında oksijenin yüksek enerjili hali olarak biliniyor. Bu yüzden de açık havada dolaşmak nasıl cildinize ve metabolizmanıza faydalı oluyorsa, ozon terapi de aynı etkiyi gösteriyor. Böylece ozonun cildin tazelenmesi üzerindeki rolü onu anti-aging tedavilerin de vazgeçilmezlerinden biri kılıyor. Deriden ve cilt dokularından kolaylıkla emilen bu madde, güzellik merkezlerinde Ozon Buharı Sauna'sıyla uygulanıyor. Yöntem; derinin ölü hücrelerden arınarak yenilenmesini, yumuşak pürüzsüz ve daha dirençli bir yüzeye sahip olmasını sağlıyor. Kanda oksijen düzeyi arttığından tüm organ ve dokuların oksijenlenmesi de artıyor.

Ağar bu tedaviyi; "Soluduğumuz hava, yediklerimiz, içtiğimiz su ve bunların barındırdığı toksinler, kirletici maddeler, yiyeceklerdeki katkı maddeleri, yavaşça vücudumuza girer ve çeşitli yollardan emilirler. Yiyeceklerimizde üç binden fazla kimyasal bulunmakta ve yetişkinler her yıl 1.81 kg. zirai ilaç atıklarını tükettikleri gıdalarla birlikte alıyorlar. Yağ dokularında depolanan bazı zararlı toksinler ve kimyasallar ise pestisitler, metaller, ilaç atıkları, doğal kimyasallar ve gıda koruyucuları. Birikmiş toksinler ve kimyasallar yavaş yavaş sağlıklı dokuları ve hücreleri yok ediyorlar. Bu durum hem birçok hastalığın hem de yaşlanmanın önemli sebeplerinden biri, Ozonlu buhar saunası birikmiş toksin kimyasalları, okside ederek vücuttan arındırıyor. Saunanın kullanımı arındırma programının en önemli kısımlarından biri. Sauna derinin temizlenme kapasitesini, arınma potansiyellerini, ter bezlerinin aktivasyonunu uyararak artırıyor. Artmış kan dolaşımı yoluyla da sağlıklı yapıda ve sıkılıkta deri oluşumu sağlanıyor. Suni olarak elde edilen sıcak ise virüs ve bakterilerin yok edilmesine yardımcı oluyor ve yoğun terleme ile birleştiğinde toksinlerin deri yoluyla yok edilmesini sağlıyor. Nemli ısı ve ozonun birlikte kullanılması vücut sıvılarının yüzde doksanını taşıyan lenfatik sistemi temizliyor. Böylece ozon dokulara canlılık ve sağlık kazandıracak olan oksijeni getiriyor" diyerek anlatıyor. Ozon terapi; farklı mekanizmaları sayesinde selülit tedavisinde de etkisini gösteriyor. Ciltte biriken yağ asitleri ile etkileşerek yağ zincirlerinin kırılmasına ve vücuttan atılmasına neden oluyor. Ayrıca alyuvarların oksijen taşıma kapasitesini artırarak kılcal damarlardan kan akımının düzelmesi ile yağ dokusu hücrelerinin metabolizmaları normal hale dönüyor.

Vücudun genel direncinin artmasını sağlıyor>>>>>>

Vücudun genel direncinin artmasını sağlıyor
Yapılan araştırmalara göre ozon tedavisine yaşlılar daha olumlu cevap veriyorlar. Üstelik bu İşlem cildi düzeltirken oksijenin dokular tarafından daha iyi kullanımını da sağlıyor ve bağışıklık sistemini harekete geçiriyor. Ayrıca vücudun kendi antioksidanlarım ve serbest radikalleri karşı savaşan hücrelerini harekete geçiriyor. Tedavi yönteminin cildin yaşlanmasını engellemekle birlikte birçok farklı katkısı da var. Ozon tedavi kürleri gripten hepatit B, hepatit C, AİDS gibi ağır iltihaplara kadar değişen bir yelpazede koruyucu amaçlı kullanılıyor. Bununla birlikte bacaklarda hissedilen soğukluk ve kısa yürüyüşler sonrasında ayaklarda hissedilen ağrı belirtilerine sahip olan arteriel dolaşım bozukluklarında ve göz hastalıklarında da tedavi edici özelliğe sahip. Yaşa bağlı olarak gözlerde meydana gelen gerilemede kullanılan ozon tedavisinin birçok hastanede tercih edildiğini dile getiren Dr. İsmail Ağar; "Kanser hastalarında; ozon tedavisi tamamlayıcı olarak oldukça başarılı. Burada ozonu bağışıklık sistemi aktivasyonunda kullanmaktayız. Lenfositler gibi yardımcı ve baskılayıcı bağışıklık sistemi hücreleri, 'cytokin' denilen interferonu da içeren haberci proteinleri üretmek İçin ozonun başlattığı biyolojik reaksiyonlar yoluyla aktif hale getiriliyor. Aslında ozon, vücudun vücut hücrelerinin çoğunluğunca sentezlenen ve hem virüslere hem de tümöre karşı etki gösteren protein olarak bilinen interferonun artan miktarlarda üretmesini sağlıyor. Ozonlanmış kanın hastaya verilmesiyle, pozitif olarak artan bir bağışıklık reaksiyonu başlatılıyor, bu aynı zamanda vücudun genel direncinin ve zindeliğinin artmasına katkıda bulunuyor" diyerek ozonun kanser üzerindeki etkilerini de anlatıyor. Ülkemizde güzellik merkezleri dışında çeşitli hastaneler de uygulanan ozon terapi; saf oksijen ile saf ozonun karışımından oluşuyor.

Ozon gazının normal oda ortamında 30 dakikada parçalanırken, vücutta kanla karıştığı zaman iki üç saniyede, iki atomlu ve tek atomlu oksijen olarak bölündüğüne dikkat çeken Genel Cerrahi Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Asım Çiloğlu; "iki atomlu oksijeni alyuvarlar hemen emiyor. Madeni para gibi birbirine yapışık hareket eden alyuvarlar, ozon gazıyla yüklenince hemen ayrılıyor ve şekil değiştiriyor. Dolayısıyla yüzey genişlediğinden yüksek derecede oksijen alan alyuvarlar, vücudun İhtiyacı olan bölgeye hızla gidiyor. Örneğin karaciğerde iltihap varsa, ozon gazıyla oksijen oranı artan alyuvarlar, hastalıklı dokuya ulaşıp tedaviyi hızlandırıyor. Sağlıklı insanların performanslarını artırma ve vücudu gençleştirmede de etkin rol üstleniyor" diyerek bu tedavinin nasıl gerçekleştiğini anlatıyor ve ozon terapinin 12 seans olduğunun altını çiziyor.

False