En komik itiraflar!
.
3 ay önce ailemize katılan Necmi ismini verdiğimiz kaplumbağamız dün vefat etti. Aile arasında sade bir törenle evin arka bahçesine gömdük.Hayvancağız durduk yerde can verdiği için gidip Necmi'yi aldığımız dükkanın sahibine sebebinin ne olabileceğini sorduğumuzda 'Abi onlar kış uykusuna yatar' cevabını aldık. Bu vicdan azabıyla ben de yaşayamam herhalde...
Annem arabasını torpidosu için dantel örecek kadar çok seviyor. Geçenlerde arabayı çarpmış ve farı kırılmış. Babamın anlattığına göre trafik polisinin önünde "Yavrumun gözü çıktııııı!" diye ağladığı için polisler heyecanlanıp ambulans çağırmışlar.
Ablam evlenmeden önce saatlerce odamıza kapanır, sigara ve kahve ikilisi eşliğinde sırlarımızı dökerdik. Böyle anlardan birinde, kısık sesle "Müzik açalım mı? Babam yan odada, bizi dinliyor olabilir." dedim. Yan odadan gelen ve hala hatırladığımızda bizi kahkahalara boğan ses: "Ne dinleyecem sizi beee!"
Çok sevdiğimiz dedemi kalp krizi sonucu kaybettik. Sevilen bir esnaf olması sebebiyle cenazesine oldukça büyük bir kalabalık katıldı. Biz taziyeleri kabul ederken uzun süredir görmediğim bir arkadaşım beni gördü ve geldi. "Bu kalabalık da ne böyle?" diye sorunca gayet normal bir şekilde "Dedemi kaybettik." dedim. Cevabı beni o an bile krize sokmaya yetti: ''Bu kadar insan hala bulamadınız mı?''
İş arkadaşımın düğünündeyiz. Nikah kıyılıyor, imzalar atılıyor, gelin ve damadı tebrik etmek için ayağa kalkıldığında elektrikler kesiliyor. Biz hep beraber "Aaaa!" diye tepki gösterirken, arkadaşımın annesi oldukça yüksek sesle düşüncesini dile getiriyor. "Oğlumun daha ilk dakikadan hayatı karardı."
Yengemin burun ameliyatından sonra elinde bir demet çiçekle gelen abimin inceliğini, kurduğu cümleyle daha bir iyi anladık. "Hatun kokla bakayım burnun çalışıyor mu?"
Küçük kızıma saklambaç oynayalım dedim. ”Sen say, ben saymam, kimseyi bulamıyorum” dedi. Tamam dedim. ”Yavaş yavaş say, ben hemen saklanamıyorum” dedi. Tamam dedim. ”Hemen bulma ama” dedi. Tamam dedim. ”Ben sobeliycem tamam mı?” dedi. Tamam dedim. 4.5 yaşındaki bir kız, tüm planlarını yapmış, adım adım uyguluyordu. Kadın milletinden korkulması gerektiğinin dersini veriyordu…
Kocamı öptükten sonra "Seni çok seviyorum aşkım ya! dedim. "Dur sevgilim şimdi haberleri izliyorum. Sonra seversin." dedi. Ne anladıysa artık.
Ablam ikinci çocuğuna hamile. Bulantıları yüzünden zor bir hamilelik geçiriyor. Annesine üzülen 4 yaşındaki yeğenime, hamilelikten ve ablamın karnında çocuk olduğundan bahsediyor, bulantılarının bu yüzden olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bebek ile bulantı arasında bağlantı kurmaya çalışan yeğenim soruyor: “Bebeğin tadı iğrenç mi?”
Güler misin ağlar mısın dedirten bir itiraf: Aniden fenalaşan annelerini apar topar hastanenin acil servisine taşıyan, ancak yarım saat sonra doktorun ‘maalesef annenizi kaybettik’ demesiyle annelerinin öldüğünü öğrenemeyen(!) bunun yerine ‘Nasıl kaybedersiniz koca kadını daha demin buradaydı!’ deyip doktoru bir güzel döven komşularım var duyurulur…
Babamın karşı komşusu hakkında yorumu: "Bu adam da çok kılıbık. Ben ne zaman balkonu yıkasam o da çamaşır asıyor." Canım babam eski kazak erkeklerden kim kaldı senden başka!