Ağlatma Garantili Filmler
.
Başka Dilde Aşk
Onur’un tüm yaşamı, beraber spor yaptığı arkadaşlarından birinin doğumgünü partisinde beklenmedik bir dönüşüme uğrayacaktır. Beraberce kürek takımında yeraldığı arkadaşı Vedat’ın doğumgünü partisinde Zeynep’le tanışır ve hayatı değişir. Kalabalık ve gürültülü bir barda hiç konuşmadan geçen gecenin sonunda Zeynep, Onur’un işitme engelli olduğunu farkeder. Ama bu alışılmadık durum Zeynep’i Onur’dan soğutmaz. İşiyle, ailesiyle sorunlar yaşayan Zeynep, yaşadığı çevreyi sorgularken birazda bilmediği bir dünyanın meraklıyla unuttuğu ceketini bahane ederek Onur’u ziyaret etmeye karar verir. Babasının annesini bir başka kadınla aldattığını öğrendikten sonra bu durumu içine sindiremeyip evini terkeden Zeynep, bir çok iş değiştirdikten sonra çağrı merkezinde çalışmaya başlar. Ancak çağrı merkezleri çok ağır çalışma koşullarına sahiptir ve karşılığında kazandığı az paradan çok mutsuzdur. Bütün gün telefonda tanımadığı insanlarla konuşmak zorunda kalan Zeynep konuşmadan anlaşabildiği Onur’la huzur bulacağına kani olur...
Canım Kardeşim
Küçük Kahraman, ağabeyi ve ağabeyinin sadık arkadaşı Halit,birlikte yoksul ama neşeli bir hayat sürdürmektedir. Devamlı bir işleri olmayan ve günlerini daha çok aylaklıkla geçiren bu ikilinin tek amacı Küçük Kahraman'ın okuması ve hayatını kurtarmasıdır. Parasızlığa rağmen keyifli bir hayat geçiren bu küçük ailenin mutluluğu öğretmenin Kahraman'la ilgili bir gerçeği ortaya çıkarmasıyla son bulur. Yapılan sağlık taramalarının ardından kan kanseri olduğu anlaşılan Kahraman'ın en büyük isteği ise bir televizyondur. Halit ve ağabey bundan sonra tüm güçlerini bir televizyon alabilmek için harcayacaktır.
Cennetin Çocukları
Bu masalsı duygusal film, yoksul bir ailenin çocukları olan Ali ve Zehra isimli iki küçük kardeşin öyküsünü anlatıyor. Kızkardeşinin ayakkabılarını tamirciden getirirken kaybeden Ali, kendi ayakkabısını onunla ortak kullanmak zorundadır. Çünkü babalarının öfkesinden çekindikleri için durumu ona anlatamazlar, zaten anlatsalar da babaları yeni bir çift ayakkabı alamayacak kadar yoksuldur. Filmin tanıtım sloganında denildiği gibi onların bu küçük sırrı artık en büyük serüvenleri olacaktır. Yağmurlu Havalarda İzlenecek En Güzel Filmler
Schindler’in Listesi
Film, Oskar Schindler adlı bir Alman işadamının 2. Dünya Savaşı zamanında Polonya’da kurduğu fabrikada Yahudi işçileri çalıştırması ve bu sayede 1100 Yahudi’nin hayatını kurtarmasını konu alıyor. Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanan film, ünlü yönetmen Steven Spielberg’in en önemli yapıtları arasında sayılan ve ona Oscar kazandıran bir yapımdır. Film, 1994 yılında 12 dalda Oscar’a aday olmuş ve 7 dalda ödül kazanmıştı. Filmin kazandığı Oscar’lar şöyle : En İyi Film, Yönetim, Kurgu, Sanat Yönetimi, Görüntü, Özgün Müzik ve Senaryo Uyarlaması.
Aynı Yıldızın Altında
16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan Hazel'ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin çok istediği bir hayali gerçekleştirmek için onunla birlikte yola çıkar. Planlarına göre Amsterdam'a gidecek ve Hazel'ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'i bulmaya çalışacaklardır...Josh Boone’un yönetmenliğini üstlendiği film, John Green’in romanından Scott Neustadter ve Michael H. Weber tarafından uyarlandı. Filmin başrollerindeyse Shailene Woodley, Ansel Elgort ve Willem Dafoe yer alıyor.
Mavi En Sıcak Renktir
15 yaşındaki Adele'in emin olduğu iki şey vardır; o bir kızdır ve kızlar erkeklerle çıkar. Bir gün büyük meydanda Emma'nın mavi saçlarını farkediverir ve işte o an hayatının değişeceğini anlar. Kendi ergenlik sorularıyla yapayalnız, bakışlarını kendine ve başkalarının bakışlarını kendine çevirir. Emma'yla yaşadığı aşkı bir kadın olarak, bir yetişkin olarak yaşamaktadır. Fakat Adele ne kendisiyle ne ailesiyle ne de bu absürd dünyayla barış yapmayı becerememektedir. Abdellatif Kechiche tarafından yönetilen filmin başrollerini Léa Seydoux, Adèle Exarchopoulos ve Catherine Salée paylaşıyor.
Karanlıkta Dans
Selma Jezkova, derme çatma bir karavanda 10 yaşındaki oğluyla beraber hayatını sürdürmeye çabalayan bir kadındır. Genetik ve kalıtsal bir hastalığı nedeniyle görme yetisini tamamen kaybetmek üzeredir. Bir gün kendi hastalığının kalıtsallığı nedeniyle oğlunun da bu hastalıkta muzdarip olacağını bilmektedir. Bu nedenle kazandığı tüm geliri oğlunu ameliyat ettirmek üzere kenara koymaktadır. Ancak hayatın seyri, bu ikiliyi hiç olmadık bir uçuruma doğru itmek üzeredir.
Hatchi: Bir Köpeğin Hikayesi
Paul Edgecomb'un hapishanedeki görevi, idama mahkum edilen mahkumları son yolculuklarına uğurlamaktır. Çalıştığı yıllar içerisinde yüzlerce mahkumu idam etmiştir. Bir gün John Coffey isimli korkutucu görünümlü bir adamla tanışır. Ancak Coffey'in bu ürkütücü görünümünün altında oldukça saf bir ruh yatmaktadır. Coffey, iki küçük kız çocuğunun katil davasında yargılanmaktadır. Coffey'in günden güne gün yüzüne çıkan dünya ötesi güçleri, karakteri hakkında yeni ipuçlarını anbean ortaya çıkaracaktır.
Piyanist
Roman Polanski’nin üç Oscar kazanan filmi İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan gerçek bir dramı konu alır. Polonya’lı ünlü piyanist Wladyslaw Szpilman’ın anılarını anlattığı aynı isimli kitaptan sinemaya uyarlanan film, Nazi işgali altındaki Polonya’da yaşamanın imkansızlaştırıldığı bir dönemde, bir şekilde esir kampına gitmekten kurtulan ünlü piyanistin Varşova’nın kenar mahallelerindeki hayatta kalma mücadelesine odaklanır. Varoşlarda tam anlamıyla sefil bir hayat süren müzisyen, diğer halkla birlikte, kıtlığa ve aşağılanmalara maruz kalsa da kahramanca mücadele edecektir. Günü gelip oradan kaçma şansı bulduğundaysa başkentin harabelerine sığınacak, beklemediği bir anda gelen bir yardımla umudunu yeniden kazanacaktır.Film, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar alan Adrien Brody'nin de filmografisinin en güçlü işlerinden biri.
Eşkıya
35 yıl önce Cudi dağlarında bir grup eşkıya jandarma tarafından yakalanır. 35 yıl içinde eşkıyaların hepsi ya hastalıktan ya da hesaplaşmalardan ötürü can vermiştir. Biri dışında; Baran... Baran 35 yıl sonra hapisten çıkınca ilk işi köyüne dönmek olur. Ama doğduğu topraklar şimdi baraj suları altındadır. Geçmişin izlerini sürmeye başlayan Eşkıya, yıllardır bilmediği bir gerçeği öğrenir. Hapse düşmesine en yakın arkadaşının ihaneti neden olmuştur. Bu arkadaş Eşkıya’nın çocukluk aşkını, Keje’yi satın alarak İstanbul’a kaçmıştır. Eşkıya ne İstanbul’u ne de arkadaşının adresini bilmemektedir. Trende Beyoğlu’nun arka sokaklarında büyümüş, pavyon, kumarhane, uyuşturucu muhabbetinin içinde yaşayan Cumali adlı genç bir adamla tanışır...
Lorenzo'nun Yağı
Tıp konusunda hiçbir eğitimleri olmayan Lorenzo'nun anne ve babası, çocuklarına ALD hastalığı teşhisi konması ve iki - üç yıl ömür biçildiğini öğrenmeleri sonucunda, bu hastalığa karşı bir mücadeleye girişirler. Felç, körlük ve konuşamama ile başlayan hastalığın ölümle sonuçlanması kaçınılmazdır. Baba Augusto, sabahlara kadar kütüphanelerde, hastalıkla ilgili bulduğu makaleleri okuyarak bilgi edinmeye çalışır. Bu araştırma sonunda beyindeki zararın kandaki tehlikeli yağ asitlerinden kaynaklandığını keşfeder. Bu yağ asitlerini yok etmektedir. Bu konuyla ilgili tüm uzmanları toplayarak bir panel düzenler. Tıp profesörlerinin bulamadığı sonuca, erişmiş olması ilgi çeker ve destek bulur. Bir yıldan az bir sürede eşi Michaela'nın da yardımlarıyla hastalığa çözüm bularak Lorenzo'yu ölümden kurtarır. Karı-kocanın verdikleri mücadele, kararlılığın öyküsünü anlatıyor. Nick Nolte ve Susan Sarandon'un güçlü oyunculuklarına, Peter Ustinov gibi usta bir isim eşlik ediyor.
Black
Kör ve sağır bir kızın bir öğretmen sayesinde hayata nasıl tutunduğunu ve nasıl yaşam mücadelesi verip kazandığını, sonunda da öğretmeni aynı duruma düşünce ona nasıl usanmadan öğretmenlik yaptığını konu almaktadır. Kör ve sağır doğan Michelle ailesi tarafından anlaşılamamaktadır. Annesi ve babası Michelle'i akıl hastanesine göndermeden önce son kez bir öğretmen tutup şanslarını denemek isterler. Başta öğretmenle iyi anlaşamasalarda bu öğretmenin kızı başarılı bir şekilde eğittiğini görünce bu öğretmenle yola devam ederler ve Michelle bu öğretmen sayesinde üniversiteye gider ancak sonra Michelle'in öğretmeni Alzehimer hastası olur ve Michelle'e bakamayacak duruma gelir.bir gün michelle öğretmeninden onu öpmesini isteyip hayatının en büyük hatasını yapar.öğretmenini zorlar ve öğretmeni onu öper.o artık yoktur.michelle her pazar öğretmeninin gelmesi için kilisede duâ eder12 yıl sonra onu ilk kelimeyi öğrendiği çeşmede bulur.Artık öğretmen olma sırası Michelle'dedir kendi öğretmenine ona öğrettiklerini geri öğretmek için usanmadan çabalar.
Hotel Rwanda
Kaosun Rwanda’nın günlük yaşamının başrollerinden birini oynadığı günlerde, Paul Rusesabagine, Kigali’de oldukça pahalı bir otel yönetmektedir. Onun için ırk kategorize edilmesi gereken bir insan özelliği değildir. Bir Tutsi olan Tatiana ile mutlu bir evlilikleri vardır. Tutsi isyankarlarının öldürülmesiyle biten barış süreci sonucunda katliama başlayan Hutu milisleri, şehri bir kan gölüne dönüştürmektedirler. Paul, hem kendi ailesini hem de masum insanları korumak üzere bir şeyler yapmak zorundadır.Don Cheadle, Joaquin Phoenix ve Nick Nolte gibi oyuncuların boy gösterdiği Hotel Rwanda’nın yönetmen koltuğunda Terry George var.
Ateş Böceklerinin Mezarı
2. Dünya Savaşı devam etmektedir. 14 yaşındaki Seita ve 4 yaşındaki kız kardeşi Setsuko, babaları donanmayla birlikte savaşa gittiği için anneleri ile birlikte yaşamaktadırlar. Bir Amerikan hava saldırısı sırasında anneleri ölür ve teyzeleri tarafından evlat edinilirler. Teyzelerinin evinde gördükleri muameleden rahatsız olan kardeşler, kendi başlarına yaşam savaşı vermeye başlarlar. Bu süreçte açlık, önyargı ve kendi gururları ile mücadele eden kardeşler kendi savaşlarını verecektir..
Çizgili Pijamalı Çocuk
Nazi Almanyası Bruno’nun babasını görevli olarak Polonya’ya gönderir. Bruno, kasabadaki toplama kampının tel örgülerinin öbür yanındaki bir çocukla arkadaş olur. Ancak iki çocuk arasında gelişen bu dostluk, özellikle oğlunun bu kampla ilgili gerçeği öğreneceğinden kuşkulanan Alman annenin (Vera Farmiga) endişelerini artıracaktır. Bruno ve ailesinin yeni evleri bir buçuk milyon Yahudi'nin Nazilerce öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yok etme kampı'nın bitişiğindedir.
Cesuryürek
Yaşanan büyük acılar sonrası yeniden memleketi olan İskoçya’ya dönen William Wallace’ın asıl amacı çiftçilik yaparak sakin bir hayat sürmektir. Çocukluk aşkıyla karşılaştığında bunun onu dipsiz bir uçuruma iteceğinin farkında değildir. Bir gün İngiliz askerleri, William’ın çocukluk aşkı olan Murron’a tecavüz etmeye çabalarlar. William, onu kurtarır; ancak bu Murron’un ölümüne ve bir dönemin değişimine sebebiyet verecektir.Mel Gibson’un ünlü İskoç halk kahramanı William Wallace’ı hem canlandırdığı hem de yönettiği filmi kısa sürede bir fenomene dönüşmüştü.
Yeşil Yol
Paul Edgecomb'un hapishanedeki görevi, idama mahkum edilen mahkumları son yolculuklarına uğurlamaktır. Çalıştığı yıllar içerisinde yüzlerce mahkumu idam etmiştir. Bir gün John Coffey isimli korkutucu görünümlü bir adamla tanışır. Ancak Coffey'in bu ürkütücü görünümünün altında oldukça saf bir ruh yatmaktadır. Coffey, iki küçük kız çocuğunun katil davasında yargılanmaktadır. Coffey'in günden güne gün yüzüne çıkan dünya ötesi güçleri, karakteri hakkında yeni ipuçlarını anbean ortaya çıkaracaktır.
Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak
Recep ve Mehmet yazları, köylerinin yakınındaki Tavşanlı kasabasında çıraklık yapmakta olan iki köylü çocuğudur. Recep bir karpuz satıcısının, Mehmet ise bir berberin yanında çalışmaktadır. Her ikisi de sinemaya delicesine tutkundur. Bu tutkunun sonucu olarak geceleri köydeki evlerinin terkedilmiş ahırında bir yandan derme-çatma bir film projeksiyon makinası yapmaya çalışırken, diğer yandan da hayatlarını tümden değiştirecek olan rejisörlük hayalleri kurmaktadırlar. Köyün delisi Deli Ömer de çocukların bu sinema sevdasının tek tanığı ve destekçisidir. Recep bir gün, kasabada oturan ve ineklerine yedirmek için ham karpuzları toplamaya gelen Nezihe adlı, iki kız çocuğu olan dul bir kadınla tanışır. O günden sonra sık sık çay içmek veya kahvaltı etmek için bu kadının evine giden Recep, yaşça ondan büyük olan Nezihe'nin büyük kızı Nihal'e ilgi duymaya başlar. Nihal ise bu yabancı, köylü oğlan çocuğun eve girip çıkmasından bile rahatsız olmakta, ona elinden geldiğince ters davranmaktadır. Küçük kardeşi Güler ise ablasının aksine Recep'e ilgi duymakta, ancak o da bu ilgisine karşılık bulamamaktadır
Hayat Güzeldir
İkinci Dünya Savaşı’nın birkaç yıl öncesini anlatarak başlayan filmde başkahramanımız hayat dolu Guido’nun güzeller güzeli öğretmen Dora’ya vurulur ve tüm engellere rağmen evlenirler. Ardından bir de çocuk sahibi olan çiftin hayatlarındaki tüm pürüzler ortadan kalktığında savaş patlak verir. Yahudi oldukları için toplama kampına götürüldüklerinde Guido, oğluna esir kampının ve savaşın bir oyun olarak söyleyecek; oğlu, oyunu başarıyla tamamlarsa ödül olarak çok istediği bir oyuncak tankı hediye edecektir. İkinci Dünya Savaşı’nın sivillerin üzerindeki yıkıcı etkisini beyaz perdeye en iyi uyarlayan filmlerden biri olan Hayat Güzeldir, tüm olumsuzluklara rağmen her daim bir umut ışığı olduğunu adında olduğu gibi, içeriğinde de barındırıyor. Gösterime girdiği dönem büyük ses getiren film Akademi’nin de büyük ilgisine nail olup, En İyi Yabancı Film, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Müzik olmak üzere üç dalda Oscar ödülü kazanmıştı.
İhtiyar Delikanlı
Film Oh Dae-su'nun yağmurlu bir gecede kaçırılmasını ve 15 yıl boyunca bir odada esir kalmasını anlatarak başlar. Odada bir televizyon ve ihtiyaçlarını karşılayacak banyo, yatak vb. eşyalar bulunmaktadır. Esir kaldığı sürede Oh Dae-su'ya ne kadar esir edileceği söylenmez.15 yıl süreceğini söyleselerdi, dayanmak daha kolay olabilir miydi? Yoksa dayanamaz mıydım?Oh Dae-su'nun aklını kaçırmaması için yemeğine şizofren hastalarında kullanılan ilaçlar karıştırılmaktadır. İlerleyen zamanlarda odasındaki televizyondan karısının öldürüldüğü haberini duyar. Kendisini esir alanlar suçu Oh Dae-su'nun üstüne atmışlardır. Oh Dae-su bunu kendine yapanı bulmak için, yaptığı tüm kötü şeylerin listesini çıkarır. Asla pes etmez ve duvarı kazmaya başlar. 15 yıl sonunda duvarda, gerçek dünyaya ulaşabilen bir delik açmayı başarır. Ertesi sabah hipnotize edilerek 15 sene önce kaçırıldığı yerin yakınındaki bir binanın çatısına bırakılır.
Er Ryan’ı Kurtarmak
Dört çocuk annesi bir annenin İkinci Dünya Savaşı’nda kaybettiği üç oğlunun ardından fazlasıyla yaralanmıştır. Şimdi tek dileği hayatta kalan tek oğlunun savaştan sağ salim dönmesidir. Yakarışları karşılık bulur ve Başkan tarafından verilen bir emirle James Ryan’ın ne pahasına olursa olsun bu savaştan sağ çıkması sağlanacaktır. Normandiya çıkarmasının yapıldığı gün, sekiz kişilik bir asker birliği farklı bir göreve, Ryan’ı kurtarma görevine atanır. Ancak yüzbaşı John Miller tarafından yönetilen bu birim, can pazarının yaşandığı bu zorlu ortamda hakikatli bir yaşam mücadelesine atılacak; tek bir adamı kurtarmak için sekiz kişinin hayatının tehlikeye atılmasının meşruluğunu sorgulayacaktır.
Selvi Boylum Al Yazmalım
Kamyon şoförü İlyas (Kadir İnanır), İstanbul'dan Asya'nın (Türkân Şoray) kaldığı köye gelir. Birbirlerine aşık olup evlenirler. Çocuklarının adını Samet koyarlar. İlyas, kamyoncu olduğu için sık sık yollara çıkar ve Asya, Samet'le yalnız kalır.Bir gün yine yola çıkan İlyas, eve dönmez ve Asya yı bir sekreter ile aldatır. Asya bunu pencerede görür ve İlyas'tan kaçar. Olaylar gelişir...
Esaretin Bedeli
Andy Dufresne, genç ve başarılı bir bankerdir. Karısını ve karısının sevgilisini öldürmek suçundan yargılanır ve ömür boyu hapis cezası alır. Shawsank Hapishanesi'nde dayak, işkence, tecavüz, her türlü durum yaşanmaktadır fakat Andy gene de hayata bağlı ve iyimserdir. Bu tutumu etrafındakileri de etkiler. Andy umutlu bakış açısıyla çevresindeki tüm mahkumları, parmaklıklar arkasında bile özgür bir yaşam olabileceğine inandırır. Andy'nin bu çabalarına ortak olacak bir arkadaşı da olacaktır: Red.Bir Stephen King uyarlaması olan filmde Morgan Freeman ve Tim Robbins başrolde. Film, 1995'te, aralarında en iyi film adaylığı da olmak üzere tam 7 dalda Oscar'a aday gösterildi.
Uçurtma Avcısı
Afganistan’da 1970’li yıllarda Amir ve Hassan, Amir’in babasının evinde birlikte büyümüş iki arkadaştırlar. Amir, zeki ve iyi kalpli babasının, annesinin ölümünden ötürü kendisini suçladığına inanmaktadır. Bu vesile ile de Hassan’ı daha çok sevdiğini ve onu tercih ettiğini düşünür. Buna karşılık Amir, babasının en iyi arkadaşı olan Rahim Khan’a fazlasıyla saygı duyar. Rahim, ona yazar olabilmesi için hep destek vermektedir. Amir’in bir uçurtma uçurma yarışmasını kazanmasının ardından, Hassan, ona bir uçurtma getirmek üzere koşarak gider. Ancak bu esnada dayak yer ve elindeki Amir’in uçurtmasını korumak isterken gasp edilir. Amir aslında saldırıya şahit olur ama korkaklığından Hassan’a yardım etmez. Dahası, Amir doğum günü partisinin ertesi sabahında yeni saatini Hassan’ın yatağına saklayarak onu hırsız ilan etmek ister. Çocuklukları böyle yaşanırken yıllar sonra bir gün Amir, Hassan ve karısının Taliban tarafından öldürüldüğünü öğrenir. Şimdi eski dostunun oğlunu kurtarmak en büyük misyonudur. Film Afgan yazar Khaled Hosseini’nin romanından uyarlanmıştır.
Umudunu Kaybetme
İyi bir baba olan Chris Gardner, işinde sorunlar yaşayan, maddi açıdan sarsıntıda olan ve aynı zamanda iyi bir eş olan bir adamdır. Ancak ne yazık ki eşi sıkıntılara daha fazla katlanamayacağına karar vererek onu terk eder. Christopher adındaki oğulları da babasının yanında kalır. Karısının terk edişi de yetmezmiş gibi bir de ev sahibi dışarı atar baba –oğulu. Sokaklarda kalıp, tuvaletlerde, düşkünler evinde çalışarak ayakta durmaya çalışır. Oğlunun sevgisi bu mücadeleci baba için her şeydir. Ve sevgiye eklenen bir var olma savaşı hiç şüphesiz, vakti geldiğinde en mükemmel kapıları açacaktır.
Yol
İmralı Açık Cezaevi'nden bayram iznine çıkan beş mahkumun öyküsü içiçe gelişir. Seyit Ali (Tarık Akan), şeytana uyup kendisini aldatarak namusuna leke düşüren karısı Zine' (Şerif Sezer) cezasını vermek için köyüne gider. Filmin en ilginç ve sarsıcı bölümünü oluşturan öykü. Özellikle de kar sahneleri, Seyit'in kansını sırtında taşıması ve tövbekar Zine’nin donmaması için kamçıyla dövülmesi ama sonuçta ölmesi, Batının da ilgisini çektiği insan dramlarından biridir. Zine'nin törelere göre öldürülme görevi öncelikle ihanete uğrayan kocaya düşmektedir. Karısını, ailenin ceza olarak zincire vurduğu ahırda bulan Seyit Ali, bir ölüm yürüyüşüne çıkar. Dondurucu soğuğa dayanamayan Zine, kendisini kurtarması için yalvarır. Gerçekte Seyit, baştan beri kansını öldürmeye karşıdır.
Edward Scissorhands
Edward Scissorhands’i yaratan mucit, işini tam olarak bitiremeden ölmüş ve Edward’ı makaslardan oluşan elleriyle bırakmak zorunda kalmıştır. Münzevi bir yaşam süren genç, Peg Boggs’in onu evine götürmesiyle birlikte topluma karışmaya başlayacaktır. Fakat kimi sürprizler içeren bu buluşma, üzücü olaylara da gebedir...Hüzünlü ve komik bir Frankenstein hikayesi olan yapımın yönetmenliğini, tarzın usta isimlerinden Tim Burton üstleniyor. Klasikleşmiş bir modern çağ masalı olan Makaseller, defalarca izlenebilecek türde bir film.
Titanic
Dünyanın hatırlamak istemediği türden felaketlerden olan 'Titanik faciası', dev prodüksiyonların yönetmeni James Cameron tarafından çekilen görkemli bir film. Teknolojinin son sürat ilerlediği bir dönemde, insanlar üstesinden gelemeyecekleri hiç bir sorun olamayacağına inanmaya başlamışlardır. 'Titanic' adlı dev transatlantik ise, insanlığın doğaya karşı gövde gösterisi gibidir. Bu 'Düşler Gemisi' nin yolcuları arasında Avrupa`da birkaç yıl geçirdikten sonra Amerika'ya dönmekte olan, Jack adlı genç bir ressam ile nişanlısı ve annesiyle Philadelphia`ya giden Rose adlı genç bir kız da vardır. İki genç, şans eseri tanışacak, aralarındaki sınıf farkına aldırmaksızın birbirlerine yakınlaşacaktır. Bu arada doğa insanoğlunun günden güne artan kibirine bir nokta koymayı planlamaktadır. Yola çıkılmasından dört buçuk gün sonra, 10 Nisan 1912'de, Titanic iki saat kırk dakika süren ve sulara gömülmesiyle son bulan, hazin olayların başlamasına neden olacak buz dağına çarpacaktır. James Cameron'un, seyirciye bir zaman makinesiyle yolculuk ettiği hissini uyandırırcasına gerçeğe yakın filmi 'Titanic' tam 14 dalda Oscar adayı olarak 'En İyi Film' dahil 11 ödülü kazanmıştı.
Leon: Sevginin Gücü (The Professional)
Léon, ABD'nin New York şehrinde ikamet eden, patronu Tony'den aldığı işleri yapan bir tetikçidir. Hayatını kurallardan oluşturmuş, sert ve tam anlamıyla bir profesyoneldir. Ancak Mathilda adında küçük bir kızla yolları kesişince hiç alışık olmadığı bir dünyaya kapısını aralar.
Babam ve Oğlum
1980 darbesinde annesini kaybeden küçük Deniz (babası o dönemde bir çok erkek çocuğa verilen ismi koymuş) yedi yıl sonra hiç görmediği dedesinin Ege’deki çiftliğine doğru bir yolculuğa çıkar. Deniz’in dedesini hiç görmemesinin nedeni dedesiyle babasının yıllardır küs oluşudur. Hüseyin Efendi (Çetin Tekindor)okumaya diye gönderdiği oğlunun politik olaylara karıştığını öğrenince onu evlatlıktan silmiştir çünkü.Sadık’ın her şeye rağmen baba evine geri dönüşünün nedeni Deniz’den ayrılmak zorunda oluşudur; küçük oğlunu babasına emanet edecektir. Kelimenin tam anlamıyla Deniz bu çiftlikte hafif tatlı kaçık bir ailenin ortasında bulur kendini. Evin yanaşmaları,küs teyze(Şerif Sezer), traktör kullanan ve telsizle konuşan müthiş bir babaanne(Hümeyra), bileğinden boğazına kadar bilezikle dolaşan gelin Hanife (Binnur Kaya) ve saf bir amca (Yetkin Dikinciler).Düşünsenize hepsi bağırarak ve hep bir ağızdan konuşuyor. Sadık Uğruna savaştığı bir Türkiye’ye ve terk ettiği sevgilisiyle ve kendiyle kasabada yüzleşirken; çocuk, dedesinin ve babasının arasındaki tüm buzları eritecektir