Yeşilçam'dan rüzgar gibi geçtiler
.
ANILARI KALDI GERİDE Onlar 1980'li ve 90'lı yıllarda Türk sinemasının yıldızlarıydı. Kimi sadece tek filmlik saltanat yaşadı, kimi uzun yıllar kamera karşısında kaldıktan sonra kendi köşesine çekildi. İşte Türk sinemasının 20 yıllık dönemine damga vuran bugün artık sadece anıları kalan o ünlüler.
Bir dönem Kanal D'De yayınlanan Hırçın Menekşe adlı dizide de rol alan Tunç, mesleğe çok küçük yaşta başladı. Babası Lale Oraloğlu Tiyatrosu'nda ışıkçılık yaptığı için keşfedilmesi de çok kolay oldu. Henüz yedi yaşındayken tiyatronun sahnelediği bir oyunda çocuk oyuncuya ihtiyaç duyulunca kadroya dahil oldu.
Ardından Yaşlı Gözler adlı sinema filminde daha sonra da Fatma Girik'le birlikte Sürtüğün Kızı'nda oynadı. Tunç Başaran'ın ilk filmi Büyük Kin'de de Ayhan Işık'ın oğlunu canlandırdı.
Hayallerim Aşkım ve Sen filmiyle Sinema Eleştirmenleri tarafından ilk kez verilen Umut Vaad Eden Oyuncu ödülünü aldı. Ama Oğuz Tunç bunca başarıya rağmen genç yaşta ünlü olan bir çok meslektaşının tam tersine kendi köşesine çekilmeyi tercih etti.
TEK FİLMLİK YILDIZ Oğuz Tunç'un en çok konuşulan filmlerinden biri de Raziye oldu... Tunç'un bu filmdeki rol arkadaşı ise sinema kariyeri tek bir filmle başlayan ve sona eren Yasemin Öymen'di.
1963 doğumlu Zobu, sanatçı bir aileden geliyordu. Babası, aktör Güney Zobu amcası ise Bilge Zobu olunca o da genç yaşında oyunculuk kariyerine yönelmek için fazla zaman harcamadı.
ÇİÇEK ABBAS'IN AŞKIYDI 1981'de Davaro adlı filmle sinemaya adım atan Pembe Mutlu, 80'lerin en gözde yıldızlarından biri...
TV'de Çarkıfelek yarışmasının ilk sunucusu olarak da hatırlanan Tarcan, henüz 32 yaşındayken tasını tarağını toplayıp pırıltılı dünyaya veda etti.
TÜRK SİNEMASININ "BEBEK YÜZLÜSÜ"YDÜ80'lerin bebek yüzlü yakışıklısı Tolga Savacı, Fransız Koleji'ni bitirdikten sonra uçak mühendisi olmak için yurtdışında okuma hayalleri kurdu ama ailesinin karşı çıkınca bu kararından vazgeçmek zorunda kaldı.
İki yıl İtalya, Almanya, Fransa'da mankenlik yaptı. 1985 yılında ikinci film teklifini aldı. İlk filminde Banu Alkan'la 'Arzu' adında bir film çekti ve burada bir sapığı canlandırdı. Aynı yıl Hülya Avşar'la 'Tapılacak Kadın' ve 'Sekreter' filmlerinde oynadı.
"İçimizden Birileri" adlı TV filminde ufak bir rol aldı."Devlet Kuşu" filmiyle oyunculuğa başladı. Sahnelerde solistlik de yapan Çakmaklı 2000 yılında kendi adını taşıyan bir de albüm çıkardı.
2002'de Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Martılar Açken adlı filmle Altın Portakal kazandı.
Hukuk öğrenimini yarıda bırakıp sanat eğitimi alan Tekand, Adı Vasfiye, Kadının Adı Yok, Anayurt Oteli, Bir Avuç Gökyüzü, Gece Yolculuğu gibi yapımlarda rol aldı.
ONUN ÖYKÜSÜ HÜZÜNLÜ BİTTİ Derya Arbaş, Türk sinemasının en hüzünlü öykülerinden birinin kahramanı.
‘‘Hiçbir şeyden korkmuyorum. Yaşamayı seviyorum. Başarmak istediğim çok şey var. Dünya starlarından biri olmak istiyorum. Bunun için de bekliyorum. Evet beklemenin sonu yok ama Michelle Pfeiffer da tam on yıl sonra keşfedildi. Benim de acelem yok’’ diyordu. Sabırlıydı ve birikimini geliştirmek için elinden geleni yapıyordu. Ama ne yazık ki olmadı. Ünlü şair Cahit Sıtkı'nın "yolun yarısı" dediği yaşta, uykusunda bu dünyaya veda etti.
Eski Türkiye güzellerinden Zerrin Arbaş ile Kızılderili asıllı aktör Dehl Berti'nin kızı ünlü ressam Avni Arbaşın da torunuydu. Küçük yaşlardan itibaren güzelliğiyle dikkat çekmeye başladı Derya Arbaş. Babası Berti aktör olduğu için yapımcıların da gözünden kaçmıyordu bu etkileyici güzellik. Zaten onun amacı da Hollywood'da isim yapmaktı. Ama tesadüf mü kaderin bir oyunu mu bilinmez, şöhret basamaklarını Türkiye'de tırmanmaya başladı. 1990'ların en çok konuşulan filmlerinden biri olan Gece, Melek ve Bizim Çocuklar'da rol aldı. Arbaş 2003 yılında hayata veda etti. (Hürriyet)