Şöhretin yükü omuzlarına ağır geldi
.
Onlar 1980'ler ile 2000'ler arasındaki 30 yıllık zaman diliminin çocuk şarkıcılarıydı. Pek çoğu yanık sesleriyle acılı öyküler anlatıyordu şarkılarında...Daha ilkokul sıralarında tüm Türkiye tanımıştı onları. Ama bu kadar erken gelen şöhretin yükü küçücük omuzlarına ağır geldi.. Bir kaç tanesi hariç hepsi daha ilkgençlik yıllarında büyük dramlar yaşadı. Biri cezaevine girdi, biri eski sevgilisini ölümle tehdit ettiği iddiasıyla mahkemelik oldu... Türkiye'de popüler kültürün son 30 yılına damga vuran çocuk şarkıcıları ve bugün nerede olduklarını hatırlayalım istedik. (Derleme: Hurriyet.com.tr)
Hatta adı bir ara "yuva yıkan kadın'a bile çıktı. Bir dönemin önde gelen mankenlerinden İlknur Soydaş'ın "Kocamı Seniha çaldı" açıklamasıyla başlayan polemikler Seniha'yı "küçük" şarkıcılıktan çıkarıp gazetelerin magazin sayfalarına taşıdı.
2006'nın son aylarında başlayan tartışmalar gittikçe büyüdü. Seniha artık katıldığı TV programlarında hem şarkıları ve güzelliğiyle dikkat çekiyor hem de bu konudaki tartışmalara yanıt veriyordu.
O da küçük yaşta parlayıp erken sönen yıldızlardan biri olarak tarihteki yerini aldı. Seniha, daha sonra yaptığı bir açıklamada büyük vaatlerle müzik dünyasına girdiğini ama peşinden koşanların sonradan ortadan kaybolduğunu söylemişti. Genç şarkıcı "Bu dünyadaki ilişkiler birer yalandan ibaret. Olup bitenleri bilecek yaşta değilim. Belki çok farklı yerlerde olabilirdim. Ancak adımın müzik dışındaki olaylarla anılmaya başlanması buna engel oldu” diye konuşmuştu.
Artık iyice büyüyüp bir yetişkin olan Günel, Ebru Gündeş'in eşi Reza Zerrab'ın "ölümle tehdit" suçlaması nedeniyle bu kez gazetelerin polis- adliye haberleri sütunlarına konuk oldu.
Ancak, Günel ise "Onun başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrendiğimde ayrıldım. Ancak o benim ev kiramı ödemeye devam etti. Çünkü benimle barışma ümidi var" diye iddiaları yanıtladı. Günel ile Zerrab aşkı çoktan bitti. Zerrab şimdi Ebru Gündeş'le evli, Günel ise müzik hayatını sürdürüyor.
Yeşilçam'ın Küçük Ceylan'ı Ceylan Avcı'nın yaşam öyküsü 26 Haziran 1974'te Tunceli'de başladı. Onun hayatı da aslında oynadığı arabesk filmleri, söylediği ağdalı şarkıları aratmayacak türden. Küçük yaşta halasının oğluyla evlilik yapar Ceylan. Henüz 16 yaşındadır... 9 ay sonra da Melodi adlı bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Kendisi de çocuktu ama bir çocuk sahibiydi artık.
Ancak bu evlilik Avcı ailesinin sonu oldu. Sahne dünyasında saz çalarak para kazanan, daha sonra kızı sayesinde zengin olan baba Ahmet Avcı, kızının servetini yeni kocasına kaptırdı. Plak şirketi battı. Parasız kalan Ahmet Bey biraz para kazanabilmek uğruna, karısının pasaportunu satmaya kalkarken yakalandı.
Ceylan bir yıl sonra boşandı. Yakınlarının söylediğine göre bekarlık ona yaramadı. Her gece bir barda sabahlayan Ceylan'ın sarhoş haliyle çekilen fotoğraflarının altında şu soru vardı: "Ceylan nereye gidiyor?" Yakınlarının yorumu da acıklıydı: "Gece yalnız başına barlara gidip sabah geliyor. Ne olacak bu kızın sonu?" Ceylan bunalımdaydı. Bundan sonra kendisine sık sık sevgili buldu. İki sevgilisiyle imam nikahı kıydırdı.
1995'te aşık olduğu Yıldıray Gürgen, Ceylan için eşini terk etti. İmam nikahıyla evlendiler. Daha sonra Yıldıray adında bir oğulları dünyaya geldi. Ama Gürgen'in babası bebeğin oğlundan olmadığını söyleyince imam nikahlı sevgililer ayrıldılar. Gencecik yaşında 4 evlilik yapan Ceylan, "hayatımın erkeğini bulamadım" diyerek bunalıma girer. O sırada ablası Nazan ona bir haber verir: Şu an hapiste olan Yaşar Öz var ya, sana hasta oluyormuş. Seninle tanışmak istiyor," der. Ceylan'ın cevabı aynen şöyledir: "Çok memnun olurum. Hatırladığım kadarıyla Yaşar Öz hoş bir adamdı."
Yine bir programda Hülya Avşar'ın kucağına oturunca bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu. Ardından “İbrahim Tatlıses de okumadı, onun şimdi uçağı var.” diyerek okulu bırakacağını açıklayan Küçük İbo, dönemin Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın devreye girmesiyle okuluna devam etmişti.