Şöhrete kapıldım kurtarın beni!
.
ÜNLÜ OLMAK MI İSTİYORSUNUZ, BİR KERE DAHA DÜŞÜNÜN
Bazılarının hayallerini süsler ünlü olmak, pırıltılı dünyada yaşamak. Ama hiçbir şey göründüğü gibi değil kuşkusuz. Şöhret olmanın da oldukça ağır bedelleri var. Kimi zaman güneşli bir günde sokakta eşofmanlarını giyip rahatça dolaşamaz ünlüler. Kimi zaman da en özel olaylarını bile kameraların, objektiflerin önünde yaşamak zorunda kalırlar. Avustralya'da yayınlanan GQ dergisi de ünlülere sürekli göz önünde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu sordu. İşte milyonları kendilerine hayran bırakan ama bunun karşılığında özel hayatlarını rahatça yaşayamayan yerli ve yabancıların şöhretle ilgili düşünceleri.
Bingle "Evet belki diğer yaşıtlarımdan çok farklı yaşıyorum. Ama bu hayak benim ve sorumluluklarımı taşımak zorundayım. Ben dünyayı kurtaran biri değilim. Sadece bir mankenim" diye konuştu.
Onu korumak daha da zor... Ama bundan daha ağır olan bir ayrıntı daha var ki o da şöhreti taşımak... İşte henüz 20'li yaşlarının başında şöhretin zirvesine çıkan ama tam da bu yüzden genç yaşta hayatları kararan bir çiftin öyküsü...
HİÇBİR ŞEYDEN ÇEKMEDİ ŞÖHRETİNDEN ÇEKTİĞİ KADAR
Henüz 15 yaşında gencecik bir kız olarak şöhret basamaklarını tırmanmaya başladığında başına bir gün bunların geleceğini bilseydi yine aynı yollardan geçmeyi tercih eder miydi bilinmez... Manken olarak kazandığı, oyunculuk ve sunuculukta sürdürdüğü şöhretin bedelinin kendisi için bu kadar ağır olacağı o zamanlarda aklının köşesinden bile geçmiyordu büyük olasılıkla.
Okuldaki arkadaşları fuarlarda hosteslik yapıp harçlıklarını çıkarıyordu. Bu Kayacı'ya da bir fikir verdi. Neden o da harçlığını bu yolla çıkarmasındı ki!
Kayacı da onlarla birlikte gitmeye başladı. İlk işi de Camel Trophy'de bayrak sallamak oldu. İşte o sırada gördüğü sarışın bir manken ona para kazanmanın bazıları için hiç de zor olmadığını gösterdi. O dönemi bir röportajında "Bir manken geliyordu. Yarım saat hosteslik yapıyor ve annemin bir ayda kazandığından daha fazla parayı alıp gidiyordu" diyerek anlatmıştı o dönemi.
Ama bu arada gösteri dünyasının kuralları gereği özel hayatıyla da gündeme geliyordu sık sık. Futbolcu Emre Aşık ile ilişkisi uzun süre gündemde kaldı.
Bu bir anlamda henüz çocuk yaşta içine adım attığı renkli dünyanın acımasız kurallarından biriydi. Yani Kayacı, en özel, dört duvar arasında kalması gereken anlarını kameraların ve objektiflerin, dolayısıyla kamuoyunun gözleri önünde yaşıyordu.
Kendisini "yalnız başına savaşan biri" olarak nitelendiren Aysun Kayacı daha sonra bir TV kanalında Pınar Kür, Müjde Ar ve Çiğdem Anat ile birlikte program yapmaya başladı.
"Çocukluğundan beri annesinin, kızkardeşinin ve kendisinin babasından şiddet gördüğünü" söyledi Kayacı. "Elim ekmek tutmaya başladığından beri annemin kocası, kız kardeşimin babası olmuşum. Hatalarımla sevaplarımla. Çok yanlış yaptım ama yanlışları da kendim yaptım" dedi.
Sonra da ekledi: "Beni en çok üzen medyanın saçma sapan, uydurulmuş hikayeler anlatan bir adamı bu kadar çok malzeme yapmaları, kışkırtmaları, daha da çok konuşturmaları. Bir kere anlattığı hikayelerin hiç birisi doğru değil. Annem işçiydi, eve para getiriyordu ama o çalıyordu. Benim dayak raporum, artı annemin dayak raporu, üstüne kız kardeşimin dayak raporu ile boşandı benim annem. Hayatımdan çıksın gitsin istiyorum. Duymak, görmek istemiyorum. Delirmek üzereyim."
Kayacı'nın babası Selahattin Kayacı ise kızına yanıt vermekte gecikmedi:" Ben kızıma ne kadar vurdum diye çetele tutmadım. Ben babamdan 500 kez dayak yemişimdir. Belki Aysun’a bir tokat vurmuşumdur, bu kadar. Ben Aysun’un söylediği gibi şiddet uygulasaydım Aysun 20 yıl önce dayaktan vefat etmiş olması gerekirdi. Tabi ki benden rahatsız olur. Çünkü babası ortaya çıkıyor. Halbuki o benim için öldü diye açıklamalar yapmıştı. Benim ortaya çıkmamı istemiyor. Çünkü onun annesi kutsal bakire Meryem Ana. Aysun babasız mı dünyaya geldi. Televizyona çıkmak Aysun’un tekelinde değil. Semra Hanım bile şöhret oldu ben de televizyona çıkabilirim. Benim televizyona çıkmamam için kör ve sağır olmam gerekir. Aysun bana maddi yardımda kesinlikle bulunmuyor. Maddi yardım yapsaydı ben ona göre yaşam sürerdim. Bir annesine bakın bir bana bakın. Ben küçücük bir evde yaşıyorum.”
Bunun nedenini de şöyle açıkladı: "Sarışın olmaktan çok sıkıldım. Küçükken de çok sarıydım. Kendimi bildim bileli de boyatıyorum saçlarımı. Medyadaki görüntümden sıkıldım. Sarışınlık bana bir şey katmıyordu. Benden bir şey alıyor gibi geldi. İyi bir reklam kampanyası olmadığı sürece değiştirmeyi düşünmüyorum. Gösteri dünyasındaki insanlar beğenmiyor. Ama normal insanlar beğeniyor. Ben de normal bir insan olmak istiyorum."
Sonra da artık 30 yaşına gelen bir çok kadının hissettiklerini aslında kimseden çok da farklı olmadığını gözler önüne seren şu cümleleri kurdu:
" 30 yaş sendromu dedikleri gerçekmiş. Etrafınızda hamileli kocalı kişiler görünce bir delleniyorsunuz. Bir denemek istiyorum. Çocuk çok istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Pınar Altuğ'un evindeydim. O kadar mutlu ve güzellerdi ki çok kıskandım. Çağla Şıkel de aynı şekilde. Benim de uzun vadeli ilişkilerim oldu ama beni almadılar evde kaldım. Tebrik ediyorum o arkadaşları. Nasıl yapıyorlar ama demek ki onlarda bende olmayan bir artı var."
Bir röportajında "Bu dizi bitsin de bir köye yerleşeyim. Kapatayım kapımı oturayım" dediğim anlar oluyor" diye sürekli göz önünde yaşamaktan ne kadar rahatsız olduğunu anlatmıştı.
Onu en çok rahatsız eden nokta ise insanların "bir gecede şöhret oldu" demeleriydi. Bunu da şöyle anlatmıştı Korel: "Kendime göre benim de bir geçmişim var. Kendimi geliştirdim, konservatuvarda okudum... Ve gerçekten kafa patlattığım, mücadele ettiğim çok zaman var... Şöhretin kendisini agresifleştirdiğini söyleyen Korel şu sıralar yeni doğan oğlu ve eşiyle birlikte daha sakin bir hayat sürdürüyor.
ARDA SEVGİLİSİ İÇİN SİNEMA KAPATINCA...
Futbol sahalarının yıldızı Arda Turan'ın sevgilisi Sinem Kobal için sinema kapatması da benzer bir konuda tartışma yaşanmasına sebep oldu.
ŞIMARIRSANIZ EZERLER
Vurmalı çalgılan ustası Burhan Öçal hem Türkiye'de hem de uluslararası alanda kazandığı şöhrete rağmen mütavazılığını hiç bozmuyor.
"Şöhret basamaklarını çıkarken, etrafınızdaki insanlara iyi davranın, çünkü inerken yine aynı insanlarla karşılaşacaksınız" diye bir söz vardır. Ben, bu sözü kulağıma küpe yaptım. Hayatta herşeyin temeli insan ilişkileridir. Ben etrafımdakilerle iyi geçinmeye çalıştım. Bu konuda çok hassasım. Bu ilişkileri iyi kurmaya çalıştım.