Günümüzün Külkedisi masalları
.
Ünlü müzisyen Ali Kocatepe’nin yeni çıkan “Hey Gidi Dünya Hey” isimli kitabı, müzik dünyasının bilinmeyenlerini gün ışığına çıkarıyor.
Kocatepe, o yıllarda Gelişim Yayınları’nda Hıncal Uluç ve Mehmet Y. Yılmaz’la birlikte Erkekçe Dergisi’ni çıkarmaktadır. Derginin kapağı için her ay genç ve güzel bir kız bulmak ve onu soyunmaya ikna etmek hayli zordur. Kara kara düşünürlerken imdatlarına Nükhet Duru yetişir, “Harika bir dansöz kız var, seyredenler hayran. Onun resimlerini çekin’ der. Gerisini Ali Kocatepe şöyle anlatıyor:
“Hıncal Uluç, Aysun (Kocatepe) ve ben, birkaç arkadaşımızla kızın dans ettiği gece kulübüne gittik. Sibel Can’ı ilk kez o gece orada izledim. 15 yaşındaydı ve çok güzel dans ediyordu. Yüzü ve vücudu da mükemmeldi.
O gün fotoğrafları çekilirken yardımcı olduğum ürkek, çekingen, yüzü kızaran, güzel gözlü kızın birkaç yıl sonra iyi bir şarkıcı ve müzik dünyasının en istikrarlı sanatçılarından biri olacağını nereden bilebilirdim?”İşte diğer yıldızların kaderlerinin değiştiği o anlar...
BİLETÇİ KIZA BÜYÜK İKRAMİYE ÇIKTI
Önce bombalı bir saldırıda evsiz kaldılar... Sonra babası iflas edince ona maddi olarak destek vermek için piyango bileti satmaya başladı.. Bir gece herkesin içki içip eğlenmek için gittiği Nevizade Sokak'ta bilet satarken kelimenin tam anlamıyla büyük ikramiye ona çıktı..
Orada karşılaştığı bir usta aktör onun kaderini değiştirdi. İşte piyango bileti satarken hayatı değişen ve önünde şöhret yolu açılan Öznur Kula'nın öyküsü...
Kula; aslında bir oyuncu olmak istiyordu, hayattaki en büyük hayali buydu... Ama 2003'ün Kasım ayında Kuledibi'ndeki Neve Şalom Sinagogu'nda meydana gelen patlama onun hayatını değiştirdi. Datça'da kafe işleten babası iflas edince İstanbul'a taşınıp piyango bileti satmaya başlamışlar. Kula'nın annesi, babası ve kardeşleriyle birlikte oturduğu ev sinagoga çok yakındı. Patlamayı TV'den öğrendi... Evlerinin çöktüğünü de.. O anda dünya da başına yıkıldı. O anı " Bayılıp kalmışım. Ayıldıktan sonra çıplak ayakla dışarı fırlayıp minibüse bindim. Mahalleye geldiğimde kendimde değildim. Oğlumun, annemin, babamın ve kız kardeşlerimin isimlerini haykırdığımı hatırlıyorum" diyerek anlatıyor Kula.
Sonra devam ediyor: "Benim için konservatuvar hayalleri bitmişti. Eskisi gibi piyango bileti satmaya devam ettim. Bir gece Nevizade'de bilet satarken, Mustafa Alabora'nın öğrencileriyle oturduğu masaya yanaştım. Öğrencilerine "Oedipus'u biliyor musunuz" diye sordu." İşte o soru Öznur Kula'nın hayatındaki dönemeçlerden biri olmuş.. Başlamış Oedipus'u anlatmaya Alabora da ona "Sen yarın okula gel" demiş. Sonuçta Oedipus'un yardımıyla Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin hazırlık sınıfına başlamış Kula.
O projeyi şöyle anlatıyor: "Esin Işık, İstanbul’da yaşam kavgası veren üç kişinin hayatını anlatıyordu. Türk kadınını temsilen benim hayatımı çekti. Piyango bileti satışım, aile hayatımı, evliliğim, hamileliğim, tiyatroya gönül verişim, sınavlara hazırlanmamı, kısacası hayatıma dair her şeyi çekti. Diğer öyküler ise Tan Sağtürk ile bir üniversite öğrencisinin yaşamlarını konu alıyordu. Belgesel, festivallerde ödül aldı. Daha sonra Füsun Demirel ile tanıştım. Onun sayesinde Takva filminde rol aldım."
TÜRKAN ŞORAY
Türk sinemasının Sultan'ının babası devlet demir yollarında memur olan Halit Şoray annesi de ev hanımı Meliha Şoray'dı. Ekonomik açıdan sıkıntılı bir ailede büyüyen Şoray'ın babası bir süreliğine işini bırakıp polis memuru oldu. Annesi de bir lastik fabrikasında çalışmaya başladı. Kız kardeşi Nazan Şoray dünyaya geldikten sonra ünlü yıldızın annesi ve babası arasındaki geçimsizlik de iyice arttı. Sonunda çift boşanma kararı aldı. Boşanmanın ardından Şoray, annesi ve kız kardeşiyle birlikte Karagümrük'e taşındı. Şoray'ın kaderini değiştiren olay ise yeni taşındıkları bu semtte ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız'la tanışması olur. Yıldız sayesinde Yeşilçam'a adım atan Şoray yapımcı TÜrker İnanoğlu'nun dikkatini çekince şöhret basamaklarını da hızla tırmanmaya başlar. Annesi başlarda kızının oyuncu olmasını istemese de sonunda maddi zorluklar nedeniyle kabul etti. Şoray; Köyde Bir Kız Sevdim filmi ile sinemaya başladı. O gün bugündür de sinemadan hiç kopmadı.
HÜLYA KOÇYİĞİT
Koçyiğit aslında annesinin desteği sayesinde küçük yaşta bale eğitimi almaya başlamıştı. İlkokul eğitimini İstanbul ve daha sonra taşındıkları Ankara'da tamamlayan Koçyiğit, Muhsin Ertuğrul'un tavsiyesi üzerine Ankara Devlet Konservatuarı'nda tiyatro eğitimi almaya başladı. İki kızkardeşi de İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oyuncu olan Koçyiğit, ablası Nilüfer'in rol aldığı Bir Yetim'in Hasreti filminin setinde Muhterem Nur'un da aralarında olduğu dönemin ünlü oyuncularıyla tanışma fırsatı buldu.
Daha sonra Metin Erksan'ın Çocuk Hırsızları filminde oynaması için ablasını seçmesi sayesinde ünlü yönetmenle tanışma fırsatı bulan Koçyiğit için bu tanışıklık hayatının dönüm noktası olacaktı. Koçyiğit, Metin Erksan'ın yönetmenliğini yaptığı 1963 tarihli Susuz Yaz filmiyle ilk kez izleyici karşısına çıktı. Film; Berlin'de büyük ödül Altın Ayı'yı kazandı. Böylece Koçyiğit mesleğin daha ilk basamağında çok iyi bir çıkış yapmış oldu.
İlk filmi yönetmenliğini ve senaristliğini Seyfi Havaeri'nin yaptığı Leke'ydi. Leke'yi oyuncu olarak adından bahsettirmeyi başaramadığı birkaç iddiasız yapım daha izledi. Fatma Girik'in performansıyla dikkatlerden kaçmayacağı film, Memduh Ün'ün yönetmenliğindeki 1960 yapımı Ölüm Peşimizde'ydi. Memduh Ün'le tanışıklığı Girik'in hayatındaki dönüm noktalarından biri oldu.
Tatil için geldiği Türkiye'de Oya Aydoğan'ın programına seyirci olarak katıldı Evcen. Daha sonra Aydoğan onu yapımcı İbrahim Mertoğlu ile tanıştırdı. Telefon numarası alış verişinden sonra Evcen Almanya'ya döndü. Ama sonda telefonu sir türlü susmak bilmedi. ''Asla Unutma'' ve ''Hasret'' dizilerinde rol aldı. Ama asıl büyük çıkışını Yaprak Dökümü ile yaptı.
Ünlü bir fotoğrafçı, onun tek kare fotoğrafını çekip modellik yarışmasına gönderdi. Yarışmada birinci oldu, dikkatleri çekti.
BİR YARIŞMAYA KATILDI HAYATI DEĞİŞTİ
Başkent Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni bitiren Beren Saat'in asıl amacı akademik kariyer yapmaktı. Öğretim görevlisi olmayı hayal eden Saat bir yandan master yapıp bir yandan da İngilizce'sini geliştirmeye çalışırken annesinin ısrarı ve o dönemde birlikte olduğu sonra bir trafik kazasında kaybettiği erkek arkadaşının desteğiyle Türkiye'nin Yıldızları yarışmasına katıldı.
Yarışmayı birinci değil ikinci olarak tamamladı. Ama Aşka Sürgün, Hatırla Sevgili, Aşkı Memnu gibi çok izlenen dizilerde oynadı. Güz Sancısı filmindeki performansıyla da beğeni kazandı.
Geçmişte porno sektöründe çalıştığı da filmin ödül almasından sonra ortaya çıkan Kekilli'yi Fatih Akın ilk olarak sokakta yürürken fark etti. Onun ısrarıyla Kekilli seçmelere katıldı. Yüzlerce oyuncu adayı arasından seçildi ve kaderi değişti.
NBA'DE BASKETBOL OYNAYACAKTI
Adını ilk kez 2002'de 'Best Model Türkiye' birincisi, ardından da 'Best Model World' birincisi olarak duyuran Kıvanç Tatlıtuğ, doğum yeri olan Adana'da Fiskobirlik, Güney Sanayii, Çukurova Kulübü, Devlet Su İşleri ve Tarsus Amerikan Kulübü'nde basketbol oynadı. 1997'de babasının ciddi bir kalp ameliyatı geçirmesinin ardından ailesiyle birlikte Adana'dan İstanbul'a taşındı. İstanbul Kalamış Lisesi'nden mezun olan Tatlıtuğ'un aklı fikri basketboldaydı. Tek hayali NBA'de basketbol oynamak olduğu için Ülkerspor'dan gelen cazip teklifi hemen kabul etmiş ve orada iki yıl forma giymiş. Sonra bir yıl Beşiktaş, bir yıl da Fenerbahçe'de oynamış. Ancak dönüş yaptığı Beşiktaş takımında sakatlanması tüm hayallerini suya düşürmüş ve profesyonel basketbol hayatına son vermiş.
O dönemlerde yakın çevresinin sürekli fiziğine iltifatlarda bulunduğunu, model olması için kendisini yönlendirmeye çalıştığını söylüyor Kıvanç Tatlıtuğ. O ise bunlara hiç kulak asmamış. Ta ki annesinin yaptığı sürprize kadar! Annesi, Beylikdüzü'ndeki bir marketin camında 'Profesyonel mankenlerle çalışır mısınız?' ilanını görünce, Tatlıtuğ'un yanında bulunan bir fotoğrafını gönderdi. İlan verilen şirketten kendisini aradıklarında şaşkına döndü ama teklifi de kabul etti. 'Ben sporcuyum ne işim olur mankenlikle' derken bir anda kendini defilede buldu. Daha sonra gelen teklifleri değerlendiren Kıvanç, işin hoşuna gitmesiyle bu mesleğe profesyonel olarak başladı.
MECBUR KALIP BİR AJANSA KAYDOLUNCA
Kavak Yelleri dizisiyle yıldızı parlayan Pelin Karahan oyunculuğa nasıl başladığını da şöyle anlattı: 'akınlarım 'Pelin yüzün çok güzel. Bir reklam ajansa yazıl en azından reklam filminde oynarsın' diyordu. Ama ben bunu hiç istemiyordum. Fakat İstanbul'daki zor hayat şartları karşısında mecbur kalıp ajansa yazıldım.İlk reklam filmimi Çağan Irmak çekti. Onunla başlamak büyük şans. Ajanstan aradılar ve görüşmeye gitmemi söylediler. Görüşmeye gittim. 'Müzikle uğraşıyor musun?', 'Okullu musun?', 'Bir müzik aleti çalabiliyor musun?', 'Spor yapıyor musun?' gibi bir sürü soru sordular. Ben her soruya 'hayır' diyordum. Orada bir sürü insan vardı ve aralarında çok güzel fiziğe sahip mankenler de vardı. Onlara baktığımda hiç şansımın olmadığını düşündüm.'
Hem tecrübesiz hem kısa boylu olduğu için seçilemeyeceğini düşünen Karahan bir süre sonra kendisini ciddiye aldıklarını fark etmiş. Sonunda dizideki Aslı rolü de onun olmuş.
Sultan Makamı adlı dizinin son dört bölümünde rol aldı. Çemberimde Gül Oya'daki Zarife karakterinin ardından Ihlamurlar Altında ve Asi dizilerinde rol aldı.
GARSONLUK YAPIYORDU, BAŞROL OYUNCUSU OLDU
Türk sinemasının genç kuşak ustalarından Zeki Demirkubuz'un keşfettiği Ufuk Bayraktar'ın oyuncu olmasının öyküsü benzerine romanlarda rastlanacak türden. Demirkubuz, Bayraktar'ı babasının Cihangir'deki kahvesinde çalışırken fark etti. Bir gün kahvede otururken de genç adamı yanına çağırıp "seninle konuşmak istiyorum" dedi. O sırada askerde olan ancak hava değişimi için geldiği İstanbul'da kalıp askerliğinin son bir haftasını da öyle "geçiştirmeye" çalışan Bayraktar; önce korktu hiç tanımadığı Demirkubuz'dan "Beni zorla kışlaya geri götürecekler" diye.
Ama sonra Demirkubuz'un oyunculuk teklifini duyunca şaşırdı. Hayatında kamera bile görmeyen, mahallenin 'bıçkın' delikanlısı uzun uzun düşündü ve sonunda rolü kabul etti. Babası başlarda onun oyuncu olmasını istemese de sonunda Demirkubuz onu da ikna etti. Böylece Ufuk Bayraktar Zeki Demirkubuz'un yönettiği Bekleme Odası'yla kariyerine başladı. Sonra yine Demirkubuz'un Kader filminde bu kez başrolü oynadı. Ardından da Semih Kaplanoğlu'nun Yumurta filminde rol aldı.
GECE KULÜPLERİNDE KORUMAYDI ŞÖHRET OLDU
Yaprak Dökümü dizisiyle adını duyuran Nihat Alptuğ Altınkaya; 17 yaşında gece kulüplerinin önünde koruma olarak çalışmaya başladı. Bir gün İstiklal Caddesi'nde yürürken bir cast ajansı sahibi peşinden koşarak onu durdurdu.
MAVİ YOLCULUK YAPMAYA GELDİ OYUNCU OLDU
İlk oyunculuk deneyimi olan Hırsız Polis adlı diziyle yıldızı parlayan Özlem Düvencioğlu'nun öyküsü de ilginç. Almanya'da yaşayan Düvencioğlu, Türkiye'ye mavi yolculuk yapmak amacıyla geldi. Almanya'da modellik yapıyordu aslında. Bir kaç fotoğraf çekiminden biraz para kazanıp o parayla da mavi yolculuk yaptıktan sonra Almanya'ya geri dönmeyi planlıyordu.
ÇÖPTEN ÇIKAN FOTOĞRAFLAR HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
Baba Ocağı dizisinde oynayan Burak Özçivit'in şöhrete kavuşması tam da 'kader ağlarını ördü' diye ifade edilecek türden. Özçivit'in babası, oğlundan habersiz olarak fotoğraflarını Best Model yarışmasına gönderdi. Ancak bu fotoğraflar seçici kurul tarafından çöpe atıldı.
Organizatörler son anda kendilerinden habersiz çöpe atılan bu 8 fotoğrafı fark ettiler. Böylece Özçivit yeniden yarışmacılar arasına katıldı. Özçivit, 2004 yılındaki bu yarışmada gelecek vaad eden model seçildi. 2005'te ise birinci oldu. Yani kısacası çöpten çıkan fotoğraflar Özçivit'in yaşamını değiştirdi.
BİR TİŞÖRT SAYESİNDE ÜNLÜ OLDU
'Sahil Güvenlik' dizisi ve Playboy'a verdiği pozlarla yıldızı parlayan Pamela Anderson'ın hayatını ise bir tişört değiştirdi.
KAVGA EDERKEN DİKKAT ÇEKTİ
Şansını sinemada denemek için Los Angeles'a giden Charlize Theron'a annesi bir miktar para ve tek gidişlik bilet verdi. Haftalar geçmesine rağmen bir sonuç alamayan Theron, hesabında kalan son parayı çekmek için bankaya gitti. Çeki kabul etmeyen veznedarla kavga ederken menajer John Crosby'nin dikkatini çekti.
CAMERON DİAZ
Long Beach'te yetişen Cameron Diaz ergenlik çağından itibaren sürekli Hollywood'daki partilere katılmaya başladı. Yine bu partilerden birinde dans ederken onu, Jeff Dunas adlı bir fotoğrafçı keşfetti.
PAZARDA SEBZE SATARKEN TOP MODEL OLDU
Doğup büyüdüğü Nizhny Novgorod'un kent pazarında meyve satarken keşfedilip kısa zamanda podyumların gözde mankeni olan Natalia Vodiavona'nın hayatı da tıpkı bir peri masalı gibi.
2004 Pirelli takvimindeki nefes kesen pozları, Loreal ve Calvin Klein'ın yüzü olan Vodianova, dünyanın en güzel kadınlarından biri. 1982 doğumlu Vodianova, 2002 yılında mavi kanlı bir İngiliz ailenin oğlu olan Justin Portman ile evlendi. Lucas Alexander adında bir oğlu ve Neva adında bir kızı var. Üçüncü oğlu Victor ise geçen eylül ayında dünyaya geldi.