Gecekondudan çıkan yıldızlar!
.
Onların hayat öyküsü, benzerine ancak filmlerde ya da romanlarda rastlanacak türden.. Koyu bir yoksulluğun içinden gelip şöhretler dünyasının en parlak yıldızları oldular. İşte gecekondudan çıkıp kimi zaman bir dükkan tezgahından kimi zaman pavyondan geçip pırıltılı dünyanın en tepesine uzanan yaşam öyküleri.
İlk kez bir pavyonda sahneye çıkmıştı
Güçlü sesi, kendine özgü yorumu ve hatta eşi benzeri olmayan dansları ile bugün Türkiye'nin tanınmış yıldızlarından biri Yıldız Tilbe.. Onun hayat hikayesi ise kelimenin tam anlamıyla bir Yeşilçam filmi senaryosu gibi... İzmir'in gecekondu semtlerinden birinde yaşayan fakir bir ailenin kızıydı Tilbe.. Annesinin bir bakkal dükkanı varmış.. Ama evlerinde ne elektrik varmış ne televizyon ne de buzdolabı. Derslerini mum ışığında ya da gaz lambasında çalışırlarmış. O güç koşullarda bile her zaman şarkı söylermiş Tilbe. Bu tutkusu ona gelecekteki kariyerinin kapılarını açmış.
Erken yaşta bir evlilik yapmış Tilbe. Bir kız çocuğu sahibi olmuş.. Ama evlilik uzun sürmemiş.. Kızı ile bir başına kalakalmış Tilbe. Ne iş bulduysa yapmış.. Pazarlamacılık, tezgahtarlık, dikiş atölyelerinde iplik temizlikçiliği, çocuk bakıcılığı bunlardan bazıları.
Sonra da bir pavyonda şarkı söylemeye başlamış Tilbe.. Mikrofonu eline aldığında yıl 1990'dı. Onun hayatını Sezen Aksu ile tanıştığı an değiştirdi. Aksu'nun İzmir Fuarı için kentte bulunduğu bir sırada Tilbe ünlü sanatçının konser afişlerini görür. İçeri girer konseri izlemek için. Ama pavyona gidip çalışmak zorundadır.
Akşam tam sahneye çıkmak üzereyken komilerden biri gelip Tilbe'nin heyecandan kanını donduran haberi verir: "Sezen Aksu burada.. "
Düğün salonlarında şarkı söyledi
Seda Sayan'ın hikayesi de Tilbe'ninkinin biraz farklı bir versiyonu. İstanbul Kadırğa'da 11 ailenin oturduğu, avlusu, tuvaleti ortak gecekondulardan birinde doğup büyüdü asıl adı Aysel Gürsaçar olan Seda Sayan. O kadar fakirdi ki ailesi ilkokula giderken babası ona önlük ve çanta parasını bile zorla denkleştirdi. Babası alkolik olduğu ve düzenli çalışmadığı için pek çok şey içinde kalmış Sayan'ın... Tıpkı pek çok kişinin sahip olduğu aile albümü gibi. O günleri bir söyleşisinde "Paramız olmadığı için fotoğraf çektiremezdik. Bu yüzden albümümüz de olmazdı" diye anlatmıştı Sayan.
Onun müziğe olan yeteneğini de ilkokul öğretmeni Muazzez Karipçin fark etmiş. Sayan'ın annesini çağırıp küzük kızın müziğe yetenekli olduğunu konservatuara gönderilmesinin iyi olabileceğini söylemiş.. Ama yiyecek ekmeği bile zor alan bir ailenin kızı için konservatuara gitmek bir hayalden öteye gidemimiş uzun bir süre.
Bunun üzerine öğretmeni elinden tutup İstanbul Radyosu'ndaki Ses Yarışması'na götürmüş Sayan'ı. Ama başarılı olamamış.. Günlerce ağlamış küçük kız bu hezimetin ardından.
Ama küçük kız ünlü olmayı ve müzik ile yaşamayı öylesine kafasına koymuştur ki günün birinde evinden kaçar. Henüz 15 yaşındaymış o zamanlarda.. Yanında da Ümit adlı bir kız arkadaşı. İki kafadar geceyi Fındıkzade'de bir apantman boşluğunda geçirmiş... O sırada ailesi polise başvurmuş ünlü sanatçının. O da sonunda çareyi karakola teslim olmakta bulmuş.
Düğün salonlarında da şarkı söyleyen Sayan daha sonra tavernada şarkı söylemeye başlamış. Onu dinleyen birisi Turgut Akyüz'e tavsiye etmiş. Bunun sonunda o dönemin en ünlü eğlence yerlerinden biri olan Stardust'ta çalışmaya başlamış Sayan. Daha sonra Kamacı'da,sonra da Gülizar Gazinosu'nda. Daha sonra Yeşilçam'a adım atmış.
Konfeksiyon işçiliğinden gelsi müziğin yıldızı oldu
1990'ların başında 'Tanrı Misafiri'adlı albümüyle müzik dünyasına adım atam Ebru Gündeş de hayata sıfırdan başlayan ünlülerden biri.
Bir süre Emel Sayın'a vokalistlik yapan Ebru Gündeş,. 1993 yılında çıkardığı Tanrı Misafiri adlı ilk albümüyle müzik dünyasına çok hızlı bir giriş yaptı.
Küçük yıldız büyük sanatçı oldu
Hatice Yıldız Levent ya da herkesin bildiği adıyla Muazzez Ersoy da İstanbul Kasımpaşa'da fakir bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Babası şofördü annesi de ailesine katkıda bulunmak için Cilabi'deki Tekel fabrikasında çalışıyordu.
Yıldız genç yaşında bir oto tamircisine gönül verir ve yaşı tutmasa da onunla evlendi. Ama uzun sürmedi bu evlilik. Küçük oğluyla birlikte Kasımpaşa'daki baba evine döndü genç kadın.
İşte o günlerde hayatının gidişatını değişterecek kararı verdi Yıldız Levent. Maaşından elinde kalan parayı biriktirip Nişantaşı Müzik Eğitim Merkezi'nde ders almaya başladı.
Onun hayatını değiştiren ise Gaziosmanpaşa'daki Kumbasar adlı kulüpte çalışmaya başlaması olur. Gelin olduğunda babasının ona taktığı iki bileziği bozdurup diktirdiği iki tuvaletle sahneye çıktı orada. Daha sonra da çalıştığı Yenikapı'daki Pembe Köşk Gazinosu'nda ünlü bir yapımcının dikkatini çekti ve bugünün nostalji kraliçesi olma yolunda ilk adımı attı.
O da şarkı söylemeye pavyonda başladı
Asıl adı Bahriye Tokmak olan Kibariye, Manisa'nın Akhisar ilçesinde doğdu. O da fakir bir ailenin kızıydı. Hatta okuma yazmayı bile çok sonraları öğrenecekti.
Onun meslek yaşamı 1974 yılında İzmir'in pavyonlarında başladı. Henüz 19 yaşındayken ilk eşi Tunay Ürek ile evlendi. 1980'lerde İzmir sahnelerinde çalışan Kibariye, o yıllarda İzmir Fuarı'na gelen tüm sanatçıların dikkatini çekti. Bunlar arasında Muzaffer Özpınar da vardı. Ünlü bestekar, sanatçıyı o zamanlar İstanbul'da Stardust gazinosunu çalıştıran Turgut Akyüz'e anlattı. Akyüz; Kibariye'yi dinlemek isteyince de Kibariye İstanbul'a geldi.
Sesi o kadar etkileyiciydi ki Kibariye Stardust Gazinosu'nda sahne almaya başladı. Onu bugünkü şöhretine taşıyan ise 1981'in yılbaşı gecesinde TRT Televizyonu'na çıkması oldu.
Doğallığı ve güçlü yorumuyla kısa sürede geniş bir kitlenin sevdiği sanatçılardan biri oldu Kibariye. Kibariye için yoksulluk içinde geçen günler çok gerilerde kaldı.
Memleketinde düzenlenen geleneksel sıra gecelerinde dikkat çekti sesiyle. Sonra İstanbul'a geldi ve inşaat işçisi olarak çalışmaya başladı.
İstanbul'da ilk olarak Yılmaz Tatlıses adlı müzisyenle tanıştı. O aynı zamanda soyadını ünlü sanatçıya veren kişiydi. Kara kız ve Beni Yakma Gel Sevdiğim adlı 45'liklerle müzik dünyasına adım attı Tatlıses.
Deniz'in yaşam öyküsü 1972 yılıhda Ankara'da başladı. Daha sonra ailesiyle birlikte Aydın'a yerleşti. Okulda düzenlenen etkinliklerde müziğe olan eğilimi de ortaya çıktı Deniz'in.
Daha sonra Antalya'ya ardından İstanbul'a gitti... 18 yaşına geldiğinde de Almanya'ya gitti. İlk albümü olan "Yine Ağlattın Beni"yi Almanya'da çıkardı.
Burada önde gelen bir müzik firmasının sanatçılarından biri aracılığıyla firmanın ortaklarından Hilmi Topaloğlu ile tanıştı. Türkiye'ye dönüşünde çıkardığı Meleğim adlı albüm onun parlak kariyerinin başlangıcı oldu. Küçük yaşında ailesinin sorumluluğunu üzerine alan Deniz bugün başladığı noktanın çok ilerisinde. Kaynak: Milliyet