Dram oynamak beni sıkıyor!
.
Özel yaşam nasıl gidiyor?
- Gitmiyor. şu anda sadece iş var, özel ilişkim yok. Niye yok? - Bu istemekle ya da beklemekle olacak bir şey değil. Olursa hoş gelir, olmazsa canı sağ olsun. Bekliyorum. “Aman hayatımda biri olsun” diye de uğraşmıyorum. Yalnız olmaktan çok mutluyum. Çok uzun bir ilişki yaşadım. Onca zamandan sonra yalnızlık ve özgürlüğün tadını çıkarmak insanın hoşuna gidiyor. Ben zaten kendi ayakları üzerinde duran bir kadınım. ille de bir erkek arkadaş, eş ya da koruyucuya ihtiyacım yok.
Ayrılık acısı yaşadınız mı?
- Elbette... Uzun süreli bir beraberliğin getirdiği üzüntü oldu ama çok da kendimi paralamadım. Biten ilişkim ve o kişi hakkında çok fazla konuşmuyorum. Mümkünse artık adının da röportajımda geçmesini istemiyorum. Bu onun için de önemli. Çünkü onun da bir hayatı var, belki özel bir ilişkisi var. Benim adımın onunla yazılması sadece beni değil onu da etkiler. Nasıl atlattın aşk acısını derseniz, açıkçası mantıkla atlattım diyebilirim. Artık bir şeylerin tıkandığını ikimiz de biliyorduk. Bitmesi ikimiz için de çok daha iyi olacaktı ve bitti. Bunun sonunda ölüm yok. Hayatımıza başkaları girecek, ilişkilerimiz olacak. Elbette yeni bir aşk yaşayacağız. Çünkü aşkın ne yaşı, ne şekli var. O yüzden çok sarsmadan bitti.
Aşkın olduğu yerde mantık olmaz...
- Bittikten sonra mantık devreye giriyor. Hâlâ acı çekiyorsanız bu bencillikten, kaybetmeme hırsından kaynaklanır. Benim böyle bir hırsım ve bencilliğim olmadığı için acı çekmedim. Çok kolay kabullendim ayrılığı. Egoları çok düşük bir insanım.
Hayalinizde ne var bundan sonrası için?
- Hiçbir şey. Ben hayal kurmam. Sevmiyorum. Günübirlik yaşarım. Hedefler koymam. Sıkılırım. Yarın ne olacağımızı bilmiyoruz ki! Bir şeyin hayalini kurmak, hedef koymak bana mantıklı gelmiyor. Olursa inşallah, hayalim değil ama evlenmek, çocuk doğurmak isterim. Aile yaşamı tercihim oldu her zaman. Olmazsa da çok önemli değil. Hayat böyle de devam ediyor.
Hayattan ve ilişkilerden ne dersler çıkardınız?
- İlişkinin gerçekten layığıyla yaşanmasından yanayım. Açık yürekli olmalıyız. Kırılır mıyız, kırılmaz mıyız diye kendimizi engellememeliyiz. Sonuna kadar yaşayayım, ne olacaksa olsun dedim ben hep... Hiç de pişman değilim bundan. Bundan sonraki ilişkim ya da ilişkilerimde de öyle olacak. Açıksözlüyüm. Birinden hoşlanırsam gider söylerim, çekinmem. Birilerinden bir şey beklemek sıkıcı. Niye ben onu içimde taşırken, o bana ne zaman gelecek diye bekleyeyim ki! Reddedilmek de olabilir bunun sonunda, hiç önemli değil. En azından içimde kalmaz. Boş yere beklemiş olmam. Hayat beklemelerle geçecek kadar uzun değil.
Günümüzde ilişkiler rayında gitmiyor zaten...
- Keşke annelerimizin ilişkileri gibi olsa... Uzun süreli ilişki bence evliliğin en büyük düşmanı. Hele de günümüz şartlarında. Tanıştıktan en fazla altı ay sonra ilişkinin adının konması lazım. ilişki uzadıkça bozuluyor. Hepimiz kendi ayaklarımızın üzerinde duruyoruz, aradıklarımız, yaşam kriterlerimiz farklı. ilişki uzadıkça olay “benim hayatım”a dönüşüyor. O zaman ne oluyor, iki hayatı birbirine oturtamıyorsunuz. Çünkü hayatlar, işler ve yapılacak olanlar daha ön plana çıkıyor. Neyi kaybettik de bu noktaya geldik? - Birbirimize olan saygıyı kaybettik her şeyden önce. İnsanların bencillikleri ve egoları bu saygının üzerine çıktı. O kadar bencil ve benciyiz ki, “Beni ilgilendirmez. O onun problemi” diyoruz. Evli olduğunuz kişiye bunu söylüyorsanız zaten bitmiştir. Ortada evlilik diye bir şey kalmamıştır. Biz bunu kaybettik işte.