Ayşe'yle zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum

Deniz Akkaya bugünlerde tatlı bir telaş içinde: Eylülün ilk haftasında Bağdat Caddesi’nde açacağı Chic Frog adlı bebek mağazasının son detaylarıyla uğraşıyor. Bu mağazayı açma fikri elbette 8 aylık kızı Ayşe ile birlikte düşmüş aklına. Zaman içinde de şekillenmiş.“İnsan bebek sahibi olduktan sonra bir bebeğin gerçekte nelere ihtiyacı olduğunu çok daha iyi anlıyor. Arkadaşlarımın çocuklarına hediye alırken ne çok hata yapmışım meğerse” diye başlıyor anlatmaya. Ve devam ediyor:“Bebek alışverişine Ayşe’ye hamileyken başladım. Özellikle 3.5 ay kaldığım ABD’de bebek sektörünün inanılmaz ilerlediğini gördüm. Türkiye’ye dönünce bebek tekstilinin burada ne kadar az geliştiğini fark ettim. Bizim ülkemizde kaliteli bir şeyler almak isterseniz, inanılmaz paralar ödemek zorundasınız.”

Akkaya’nın mağaza açma fikri Londra Birck Line’da Ayşe için alışveriş yaptığı Oh Baby London markasıyla tanışması üzerine iyice pekişmiş ve işe distribütörlükle başlamayı tercih etmiş.İlk mağaza için Bağdat Caddesi’ni seçmesinin nedeni, bu caddenin günün her saatinde bebek arabalı annelerle dolup taşması: “Bağdat Caddesi, bebek arabasıyla dolaşmak için uygun bir yer. Çok fazla pusetli anne var sokakta. Ama bir sonraki şubeyi Avrupa yakasında açmayı planlıyorum.”İşin çıkış noktası Ayşe’nin gardırobu olunca elbette seçilen ürünlerde de onun tarzını görmek mümkün. Peki Ayşe’nin tarzı nasıl: “Ben kızımı çok süsleyemiyorum. Çünkü şimdiden tepki veriyor. Toka istemiyor, ayakkabılarını ayağından fırlatıyor. İster istemez sportif bir tarzı oluyor. Bir de Ayşe’ye çok kalın şeyler giydirmemeye özen gösteriyorum. Doğum yaptığımda Miami’nin son 45 yıldır yaşadığı en soğuk kışa denk geldim. Dışarıda hava -1 dereceydi. O zaman bile Ayşe’yi üst üste giydirmedim. Şimdiye kadar hiç hastalanmadı da çok şükür.”

Akkaya, Ayşe’yle günün nasıl geçtiğini anlamadığını da sözlerine ekliyor bu arada: “Çok hareketli. Beni yoruyor. Ama hareketsiz bir bebek olmasındansa böylesini tercih ederim. Şimdiden derdini net bir şekilde anlatabilen bir çocuk. Zaten bu şekilde büyümesi en büyük amacım. Biz yorulalım... Olsun. Hem bu sayede zayıflatıyor da annesini. Bizim görevimiz onu hayata hazırlamak. Mesela yemekleri Ayşe’yi de masaya dahil ederek yiyoruz. Kızım Yay burcu. Özgürlüğüne düşkün olacak galiba. Uzaklara kaçamasın diye göbek bağını hâlâ evde tutuyorum. İşe yarar mı bilmem.”

Bebek sahibi olmak Akkaya’yı bir de Ten firması için “hataları gizleyen” giyim koleksiyonu tasarlamaya yöneltmiş: “Ne kadar zayıflasanız da bir deformasyon oluyor. Özellikle de bel, kalça ve göğüs bölgelerinde. Ufak tefek hilelerle fazlalıkları gizleme konusunda çabalarım oldu. Sonra bunları teknik olarak nasıl yapabileceğimizi Ten ile görüştüm. Bu ay içinde üretim için adım atılacak.”Bu arada Cengiz Abazoğlu’yla bir de bebek tuvaleti koleksiyonu planlıyorlar. Kısacası Akkaya’yı artık modanın tasarım bölümünde göreceğiz.

YEMEK TARZI: Ayşe katı gıdaya geçtiğinden beri bizimle tencere yemekleri yiyor. Tabii onun için tuzsuz pişiriyoruz her şeyi. Öyle buharda pişirelim, yağ koymayalım gibi dertlerimiz olmadı. Yemek de seçmiyor. Ama sanırım hamur işlerini ve baharatlı tatları daha çok seviyor.SESLER: Uyusun diye sessiz bir ortam sağlamadık Ayşe’ye. Yanında hep normal sesimizle konuştuk. TV ya da müziğin sesini kısmadık. Her ortamda uyuyabiliyor şimdi.HER ORTAMDA: Hep hayatımızın içinde tutmaya çalışıyoruz onu. Şimdiden birlikte sofraya oturuyoruz. Gittiğimiz her yere götürüyoruz. Böylece farklı insanlar görmek onu rahatsız etmiyor. Aksine özellikle dikkatini çekiyor.SOĞUK İYİDİR: Bizim kültürümüzde “Aman çocuk üşümesin” diye kat kat giydirirler bebekleri. Ben doğduğu günden beri az giydirmeye çalıştım kızımı. Aşırı olmadığı sürece soğuğun bir zararı yok bebeklere.OYUNCAKLAR: Ayşe’nin oyuncaklarla arası insanlarla kurduğu bağ gibi değil. Daha çok kitaplarla haşır neşir olması için çalışıyorum. Ama şimdilik sadece kitaplarını yiyor.