Ayşe Arman'ın U2 röportajı
.
Röportaj sabahı hiçbir şey yiyemedim.Gerginlikten.Bir tek NTV’den Yekta Kopan konuşmuş, şimdi bir de ben konuşacağım.Zaten bu dünya starlarıyla röportaj yapmak başa bela...Philippe Starck, Gisele Bündchen, Scarlett Johansson’la röportaj yaptım da ne oldu, azıcık vaktin var, 10 dakika, 30 soru hazırlamışsın gelmişsin. N’oluyor 1. sorudan 7. soruya atlıyorsun, otomatik, refleks olarak...Bir de bakıyorsun süren bitmiş...İçinde bir eziklik, “Ne şimdi, bu röportaj mı?” kös kös evine dönüyorsun...Ayrıca, odanın içinde binlerce insan...Kameraman, menajer, halkla ilişkilerci... Bir halta benzemez, benzeyemez...Röportaj dediğin, adam benim dokunabileceğim mesafede olmalı, “Ama Bono bu, nerdeee” diyorum, bulmuşsun bunuyorsun.Göl kenarındaki otele gelince içimdeki duygu şaşkınlık.Koskoca U2’dan söz ediyoruz, buranın yıkılması lazım, hiç öyle değil.Gayet sakin, hatta otel boş gibi.Daha çok motele benziyor, ahşap, önünde teknelerin olduğu sevimli bir şey.Basit, sade.Rüzgar esiyor, kepenkler çarpıyor.Ve Frances bizi karşılıyor.“A Türkiye grubu geldi” diyor Elif ve bana, “Onlara şefkat yapmam lazım!”
Dün geceki müthiş bir konserdi! Olağanüstüydü. Ben o kadar yükseldim ki, bir türlü kendime gelemedim. Siz nasıl normale dönüyorsunuz?
BONO: Sen bu halimize normal mi diyorsun! Yok ki bizim için normal...ADAM: Sahnede o kadar adrenalin yükleniyorsun ki normale dönebilmek zor... Du... Artık alıştık. On binlerce kişiden enerji aldığın için, biriken enerjiyi bir yere akıtman gerekiyor. Eskiden alkol ya da benzeri şeyler kullanıyorduk. Şimdilerde o enerjiyi daha kolaylıkla bünyeden atabiliyoruz...
Konser öncesinde çeşitli ritüelleriniz var mı?
BONO: Olmaz mı? Ama söyleyemeyiz...Neden?BONO: E bütün sırlarımızı öğrenirsen, seni öldürmemiz gerekir! Oysa seni tanımak istiyoruz. Aslında kuliste sakin bir köşe bulup, içimize çekiliyoruz, o sessizlik iyi geliyor, konsantre oluyoruz...
Dünkü haliniz eski Roma’da arenaya çıkan gladyatörler gibiydi. Kalabalık sizi beklerken, bağırıyor, çığlık atıyordu. Nasıl bir his bu?
BONO: Biz, bizden büyük bir enerjinin parçası olmak için sahneye çıkıyoruz. Ama onun izniyle... Ve ona, hizmete hazır olduğumuzu söylüyoruz. İşin içine ego karışmayınca da şahane bir gece oluyor. Gençliğimizde kulağımızda birtakım fısıltılar vardı. “Dünyanın illa kötü bir yer olması gerekmiyor, değiştirilebilir, müzik de dünyayı değiştirebilir.” Bir U2 konseri işte böyle bir şey. Los Angeles Times’dan Robert Hillburn şöyle bir tahlil yaptı: “Bir Rolling Stones konserinde kim olduğunu, ne olduğu fark ediyorsun, kendini iyi hissediyorsun ama bir U2 konserinde yanında duran insanı sevmeye başlıyorsun. Onlar sana kendini değil, başkalarını da sevdiriyor...”
Dünkü izleyicilerinizin yarısı kadındı. Bir bakışınızla nereye istiyorsanız oraya giderler! Ortaokuldan beri aşkınız Ali’yle birliktesiniz. Monogam bir ilişki bir rock star’a yakışıyor mu?
BONO: Evet haklısın. Bir rock star’ın monogam olması imkânsız gibi. Ama ben öyleyim. Üstelik kadınları seviyorum, hatta bayılıyorum, ama bir tek kadına bağlıyım, karıma. Mesele şu: Doğru kadınla çok gençken tanıştım... Ya çocuklarınız da sizin gibi ilk aşklarıyla bir ömür geçirmeye niyetlenirlerse...BONO: Çok garip ama çocuklarımız da benzer şeyler yaşıyor. İlk sevgililerine takıldılar gidiyorlar. Ali’nin annesi babası da öyleydi, biz de öyleyiz...
Tamam ideali belki bu. Ama insanlar değişiyor, duygular değişiyor...
BONO: Biz U2 olarak dördümüz kaç senedir birlikteyiz biliyor musun sen? Garip, ama oluyor, biz becerebiliyoruz!ADAM: Ben Bono gibi değilim... BONO: Biliyoruz bunu Adam, senin çapkınlığı bütün dünya biliyor! ADAM: Ben arama halindeyim... BONO: Böyle mi konumlandırıyorsun durumunu, süpermiş! ADAM: Hayatının aşkıyla genç tanışmak diye bir şey var ve onunla hayatı paylaşmak. Bono’nun durumu bu, o ruh ikizini çocukken buldu. Ne güzel ama herkes aynı konumda değil... BONO: Seksüel enerji, flörtün sonu aslında. Oysa flört, muhteşem bir güzellik. 21. yüzyılın son romansı. Fakat bitiyor, uçup gidiyor, artık bu yüzyılda seksüel enerjisiz flörte neredeyse yer yok. Avrupa’da ve Amerika’da her şey çabuk, hızlı ve sert. Flört öldü! Ama biz sahnede, izleyicilerle hâlâ flört ediyoruz: Aşıkların kavgası gibi, itişiyoruz, öpüşüyoruz, birbirimizi ısırıyoruz, hepsi, hepsi...
Siz U2’sunuz! Kapınızın önünde yatan kızlar vardır!
ADAM: O iş, pek de öyle değil. Bizim izleyicimiz biraz farklı.. BONO: U2 fanları, pop gruplarının hayranlarına benzemez. Prensip sahibidirler, onlara ne yapacaklarını söylemezsiniz. Yıllar evvel Norveç’te bir turnedeydik, sahnede telefonla insanları arıyorum. Papa, Lady Di’yi, Mussolini’nin kızını daha bir çok kişiyi aradım. Norveç’te bir bakanı aradım, Greenpeace’in gündeme getirdiği bir problemi dile getirdim ve izleyicilerimiz bana posta koydu. “Öyle her şey sizin zannettiğiniz gibi değil! Ukalalık etmek kolay” dediler. Müthiş değil mi, bizi seviyorlar ama yanlışsak, “Yok öyle yağma!” demesini de biliyorlar. ADAM: Evet, evet her şey değişiyor. 60’larda da rock’n’roll başka bir şeydi, artık sadece seks değil...
Tabii ki siz yaşsızsınız. Ama yine de en önde zıplayan 19-20’likleri görünce, “Yaşlandık be!” diyor musunuz?
BONO: Evet dememi beklemiyorsun herhalde. Johnny Cash, Bob Dylan, Frank Sinatra bunların yaşı mı var? Sanatçıysan hep yeniden başlarsın... ADAM: Tam da bu dönemde, tecrübeli insanlara daha fazla değer veriliyor.Bedenlerinize daha fazla mı dikkat etmesi gerekiyor? N’apıyorsunuz? Mesela niye hep ceket var üzerinizde Bono, kiloları kapatsın diye mi?BONO: İstediğim gibi fit değilim şu anda. Belimden ameliyat oldum, kilo aldım. Memnun değilim, zayıflayacağım. ADAM: Hepimiz kilomuzu korumamız gerektiğini biliyoruz. Strech yap, bedene iyi bak, iyi beslen, o zaman 70 yaşına kadar çok aktif bir hayatın olabilir...
97’de çıkan albümünüzde gözaltındayken kaybolan Fehmi Tosun’a atıfta bulunuyorsunuz... Türkiye’ye bunca yıl gelmeme sebebiniz insan hakları ihlali miydi?
BONO: Hayır. U2’nun şovları pahalı. Çok zor prodüksiyonlar. Eskiden biletler çok pahalı kalıyordu. Şimdi Türkiye’nin ekonomisi gelişti...Yani mesele insan hakları değildi...BONO: Hayır. Gerçek bir seyirci olduğunda yapmak istedik. Londra’da, New York’ta ve bütün diğer dünya şehirlerinde gerçekleştirdiğimiz gibi.
Peki Fehmi Tosun?
- Biz Uluslararası Af Örgütü ile birlikte çalışıyoruz. Onların ilettiği bir bilgiydi, biz uluslar arası mesele haline getirdik.İnsanlar yoksullar için mücadele edip, zenginleştiğinizi söylüyor. Sizi eleştiriyor. Bir cevabınız var mı?BONO: Ben herkesin eşit haklara sahip olması gerektiğini söylüyorum. Herkese varlıklı, zengin olma şansı tanınmalı eşit biçimde. Ben niye yaşamayayım? Hiç aksini iddia etmedim, fakir kalmak istiyorum dediğimi hatırlamıyorum.
Solist Bono mu, aktivist Bono mu daha başarılı...
BONO: Orasını bilmiyorum, ölçülemez ki. Aktivist olarak başarılı olmamın bir tek sebebi var o da U2 üyesi olmam. Bütün o devlet başkanlarının beni kabul etmesinin nedeni bu. Bana bu çalışma platformunu hazırlayan U2. Ben bir siyasiyle ile görüşmeye gidiyorsam, beni kabul etmelerinin sebebi, yakınlarındaki bir stadyuma on binlerce insanı toplayabileceğimizi bilmeleri. Biz bu gücü nereden alıyoruz? İzleyicimizden...U2’nun diğer üyeleri “Dünyayı kurtarmayı bırak da, müziğe konsantre ol!” filan diyorlar mı?ADAM: Biz hepimiz politik geçmişi olan insanlarız. Rock dediğin şey de politik bir duruştan kaynaklanır. Tam tersine Bono’yu destekliyoruz.