Sinemanın en ateşli sahneleri
.
Premiere ve Glamour dergileri sinemanın en çok akılda kalan, en ateşli aşk sahnelerini seçti. İşte o filmler ve o sahneler.
Son yılların en tartışmalı filmlerinden biri olan Ananı da (Y Tu Mama Tambien) kimilerine göre gereksiz erotik sahnelerle doluydu. Film, iki yeniyetme ile mutsuz bir evliliği ve trajik bir de sırrı olan yetişkin bir kadının öyküsü üzerine kurulu. Filmin en çok tartışılan sahnelerinden biri de Maribel Verdu, Diego Luna ve Gael Garcie Bernal'in canlandırdığı karakterlerin tekilaları ard arda yuvarladıktan sonra yaşadıkları.
Yönetmenliğini James Cameron'ın üstlendiği Oscar rekortmeni Titanic filminde Kate Winslet ile Leonardo Di Caprio'nun canlandırdığı aşıkların bu ateşli sahnesi damgasını vurdu. Filmin sonunda ise özellikle hanım sinemaseverler gözyaşlarını tutamadı.
Brooke Shields'e şöhret kazandıran Mavi Göl (The Blue Lagoon) ıssız bir adaya düşen iki gencin aşkı ve cinselliği keşfedişini anlatıyordu. Shields ve Christopher Atkins'in rol aldığı birbirinden cesur sahneler içinde en çok bu sahne akılda kaldı
Riskli İş filminin başrollerde 1983'te kariyerlerinin en parlak dönemini yaşayan Tom Cruise ve Rebecca De Mornay vardı. Yönetmen koltuğunda ise Paul Brickman. Cruise'un canlandırdığı karakter De Mornay'in oynadığı tele kız tarafından baştan çıkarılıyor. Ve sinemanın trende geçen en ateşli aşk sahnelerinden biri ortaya çıkıyor.
Aşık Shakespeare filmi...Henüz kadınların sahneye çıkmasına izin verilmeyen bir çağda, sadece tek bir kez sahneye çıkmak için yanıp tutuşan Viola de Lesseps -bu karakteri Gwyneth Paltrow canlandırıyor- erkek kılığına girer. Joseph Fiennes'ın canlandırdığı karakter -ki o da William Shakespeare- genç kadının sırrını keşfeder ve onu baştan çıkarır. İşte Shakespeare'yen bir aşk sahnesi.
Jennifer Grey ve Patrick Swayze'nin başrollerini paylaştığı Dirty Dancing filmi, hem bütün zamanların en romantik hem de en ateşli filmleri arasında.
A Walk on the Moon; Diane Lane'in performansıyla kelimenin tam anlamıyla nefes kestiği bir film olarak tarihe geçti. Film, insanoğlunun Ay'a ayak bastığı 1969 yazında geçiyordu. Lane'in canlandırdığı karakterin hayatı çocuklarını yetiştirme ve iyi bir eş olabilme çabası içinde geçer. Pearl, çocuklarını da yanına alıp Dr. Fogler'ın Bungalovları'na tatile gider. Bu yaz, Kantrowitz ailesi aşkın gerçekten ne demek olduğunu anlarlar.
1989 tarihli Bir Şey SÖyle (Say Anything) hem seyirciler hem de eleştirmenler tarafından çok beğenilen bir film oldu. John Cusack, filmde Lloyd adlı iflah olmaz bir iyimseri canlandırıyor. Ulaşılmaz, karnesi en yüksek notlarla dolu liseli güzel Diane’i elde etmeye çalışan Lloyd, sonunda bu amacına ulaşır. Genç adamın güzel Diane'ı öpücüklere boğduğu bu sahne de sinema tarihinin unutulmaz aşk sahneleri arasında yer alır.
Gündüz Güzeli filmi, Luis Bunuel'in Joseph Kessel'in romanından uyarladığı, kocasından gizli hayat kadınlığı yapan bir genç kadının öyküsü üzerine kurulu. Soğuk sarışın Catherine Deneve belki günümüzün standatlarına göre pek de seksi sayılmaz ama yine de perdeden yayılan elektriği hala unutulmadı.
Seks Oyunları filminde faha sonra evlenen Ryan Phillippe ve Reese Witherspoon öylesine etkileyici oynuyorlardı ki..
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'nde, Juliette Binoche'nin canlandırdığı utangaç Tereza'nın Lena Olin'in oynadığı şehvetli Sabina'ya çıplak poz verdiği bu sahne kolay unutulmaz.
Halle Berry'nin en iyi kadın oyuncu dalında Oscar kazanan ilk siyahi kadın yıldız olarak tarihe geçtiği Monster's Ball hemen açılıştaki cesur sahnesiyle hatırlanıyor. Berry'nin Oscar kazanmasında gardiyan rolündeki Billy Bob Thornton'a 'Bana kendimi iyi hissettir" baştan çıkardığı sahnenin de büyük etkisi olsa gerek.
Todd Field'in yönettiği Tutku Oyunları (Little Children) mutsuz evlilikler sürdüren bir kadın ile bir erkeğin öyküsü üzerine kurulu. Kate Winslett ve Patrick Wilson'ın başrollerini paylaştığı film, özellikle çamaşırhanedeki ilk sevişme sahnesiyle akıllarda kaldı.
William Hjortsberg'in Falling Angel (Düşen Melek) adlı romanından uyarlanan Angel Heart, Mickey Rourke, Robert De Niro ve Lisa Bonet'nin yer aldığı kadrosuyla da ilgi çekmişti. Yönetmenliğini Alan Parker'ın üstlendiği film, hem Rourke'un en iyi performanslarından birini vermesiyle hem son derece etkileyici gerilimiyle hem de Rourke ve Bonet'nin yer aldığı cesur sevişme sahneleriyle hatırlanıyor.
Bernardo Bertolucci'nin Paris'te Son Tango fiminde Maria Schreider ve Marlon Brando'nun büyük bir cesaretle oynadığı bu sahne sinemanın en etkileyici sevişme sahnelerinden biri .
David Lynch'in kendine özgü tarzıyla sinemaseverleri şaşırttığı Mulholland Çıkmazı'nda (Mulholland Drive) Naomi Watts ve Laure Elena Harring'in dudak dudağa öpüştüğü bu sahne sadece ateşli olduğu için değil kamera kullanımı ve teknik açılardan da tarihe geçti.