"Birbirimize ilk günkü kadar aşığız"
.
NBA’deki milli gururumuz Mehmet Okur, bir kızdan sonra şimdi de erkek babası oldu. Mehmet - Yeliz Okur çifti, kızları Melisa ve aralarına yeni katılan Yiğit Mehmet’le birlikte Utah Salt Lake City’deki evlerinde ilk kez HELLO!’ya poz verdiler.
Tebrikler! bir de oğlunuz oldu. Duygularınızı bizimle paylaşır mısınız?
Yeliz Okur: Melisa’nın doğumundan sonra ilk bir yıl bir daha asla hamile kalmak istemediğimi Mehmet’e söylemiştim. Çünkü Melisa zor bir bebekti. Gecede yedi - sekiz kez uyanan, uyku düşmanı bir cimcimeydi. (Hala gecede iki kez kalkar) Fakat Melisa büyüdükçe fikrim değişti. Mehmet de ben de iki buçuk yıl sonra yeniden bir bebek özlemine girdik.
Doğum nasıl geçti? Normal doğum mu yaptınız?
Yeliz Okur: Hayalimde her zaman normal doğum yapmak vardı ve asla sezaryen yaptırmayacağıma dair kendime söz vermiştim. Ama kadere engel olamıyorsunuz. Melisa’da 22 saat sancı çektikten sonra doktorum Jenifer daha fazla bekleyemeyeceğimizi söyleyerek beni hemen sezaryene aldı. Duyduğumda çok ağlamıştım. Yiğit’te ise sezaryen olacağı önceden belirlenmişti ve 21 Şubat’a gün almıştık. 21 Şubat’ı istememizin en önemli nedeni, Melisa’nın doğum gününün 21 Mart olmasıydı. Ancak yine kadere engel olamadık. 18 Şubat akşamı sancılarım başladı. Hemen hastaneye gittik ve sezaryen ile doğum yaptım
Doğuma girdiniz mi?
Mehmet Okur: O muhteşem anı asla kaçıramazdım. Yiğit gününden üç gün erken geldi. 18 Şubat akşamı San Francisco’daydım, Golden State maçından bir gün önceydi. Yemekte Yeliz’den telefon geldi. Bana; “Hayatım galiba sancım başlıyor. Yiğit sanırım birkaç gün önceden aramıza katılacak” dedi. Daha emin olamamıştık çünkü gününden (normal doğum tarihi 28 Şubat) çok önceydi. Yeliz emin olmak için sancıların dakika aralığını kontrol ederken ben de San Francisco’dan kalkan son uçakta yer bulup hemen havaalanına doğru yola çıktım. Daha sonra Yeliz, babası ve kız kardeşleriyle beraber hastaneye gitti. Hastanede doğumun başladığından emin olan doktor Yeliz’i hemen sezaryene almak istedi. Fakat Yeliz de ben de, benim doğumda olmamı istiyorduk ve Yeliz’in epidural olup doğumu biraz geciktirme kararını verdik ve 19 Şubat sabahı saat 02:00’de Yiğit, Yeliz ve benim yanımda dünyaya geldi.
M. Okur:
İkinci kez değil 5. kez de baba olsam aynı duyguları hissederdim. Yeni bir bebeğe sahip olmak, onun dünyaya gözlerini açışını izlemek ve onu ilk kez kucağına alıp koklamak dünyanın en güzel mutluluğu.
Eerkek bebek istiyordunuz. Bir oğlunuzun olacağını öğrendiğiniz an ne hissettiniz?
M. Okur: Aslında doğru, gönlümüzden erkek çocuk geçiyordu. Bir kız, bir erkek, her anne babanın istediği gibi... Fakat hiçbir zaman “oğlumuz olsun, oğlumuz olsun” diye didinmedik. Çünkü dünyalar güzeli bir kızımız var ve onunla çok mutluyuz. Dolayısıyla da kız çocuğunun ne kadar keyifli, duygusal ve eğlenceli (cilveli özellikle de babaya karşı) olduğunu biliyoruz. Yani ikinci bir kızımız olsaydı da bu kadar mutlu olurduk.
Planlı bir hamilelik miydi peki? Nasıl bir hamilelik geçirdiniz?
Y. Okur: Daha önce de söylediğim gibi yeni bir bebek özlemindeydik ve kış bebeği olmasını istiyorduk. Yani tamamen planlı bir hamilelikti. Hamileliğimin ikinci ayında Melisa kötü bir grip virüsü aldı ve dolayısıyla bundan ben de etkilendim. İkinci ve üçüncü ayım oldukça kötü geçti. İki ayı mide bulantısı, kötü bir öksürük ve halsizlikle geçirdim. Fakat üçüncü aydan sonra her şey yoluna girdi ve sağlıklı bir hamilelik geçirdim.
Eşinizle bu mutlu haberi nasıl paylaştınız?
Y. Okur: Hamile olduğumdan şüphelendiğim dönemde kız kardeşim Yelda yanımdaydı ve test sonucuna o baktı. Ben çok heyecanlanmıştım. Sonucu öğrenince hemen Mehmet’i çağırdım. Tabii ki sevinçten havalara uçtu. (Onun sonucu herkese göstermesini zor engelledim.) Daha yüzde yüz bile emin olmadan hemen telefona sarıldı ve ailelerimize haber verdi.
Yiğit daha çok kime benziyor sizce?
M. Okur: Sanırım bana benziyor. Yüz hatları, saç rengi ve ten rengi bana daha yakın fakat bunu söylemek için henüz çok erken. Daha çok değişim gösterecek. Melisa da doğduğu zaman simsiyah saçlara ve koyu bir renk tenine sahipti. Fakat şimdi açık renkli ve kumral.
Melisa kardeşini nasıl karşıladı? Kıskançlık oluyor mu?
Y. Okur: Melisa dokuz ay boyunca kardeşini sabırsızlıkla bekledi. Biz onu bu duruma elimizden geldiğince hazırlamaya çalıştık. Dokuz ay boyunca her fırsatta Yiğit ile konuştuk. Melisa’ya her zaman Yiğit ile birlikte neler yapabileceğimizi, neleri paylaşacağımızı, ona neler öğretebileceğimizi konuştuk. Ona abla olmak ile ilgili hikaye kitapları hediye ettik. Yiğit’ in odasını Melisa ile birlikte hazırladık. Melisa’ya abla olma hediyesi olarak prenses kalesinden oluşan bir yatak hediye ettik ve Yiğit’ten Melisa’ya küçük hediyeler gönderdik. (En azından Melisa öyle biliyor.) Dolayısıyla bunlardan her zaman olumlu yönde etkilendi. Yiğit dünyaya geldiğinde de şok yaşamadı. Ne ile karşılaşacağını biliyordu. M. Okur:Bizim sevgimizi paylaşamadığı anlar oluyor ama bir o kadar da Yiğit’i çok seviyor ve ona hep yardımcı olmaya çalışıyor.