’Bir zihniyet iklimini değiştirmek’

BAŞIMIZI ellerimizin arasına koyma zamanıdır...

Önce menfur bir cinayete tanık olduk.

Dün de İsmail Cem’i uğurladık.

Allah rahmet etsin.

O, ender rastladığımız siyasetçilerdendi.

Herkesin "alma" derdinde olduğu Türk siyasetine, bir şeyler "katma" derdindeydi.

"Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi" kitabı, ilk gençlik yıllarımızda, sağ çevrelerin bile dikkatini çeken bir çalışmaydı.

Hepsinden de önemlisi, tam bir beyefendi, bir üslup adamıydı.

* * *

Üslupsuzluk, son zamanların yeni modası.

Öyle örneklerini görüyorum ki...

Zemzem kuyusunu pisleterek tarihe geçen adamın öyküsü geliyor aklıma.

Elbette bu da bir yol.

Fark edilmek, tarihe geçmek istiyorsanız, oldukça da kestirme bir yol.

Böylesi bir üslupsuzluk, bazen sözlerden dökülüyor; bazense giyimden, kuşamdan...

Geçenlerde Anavatan’ın MKYK Üyesi Fethullah Gündüz yazmıştı.

Yaptıklarıyla adlarını tarihe yazdıramayanlar, çamaşırlarına, çoraplarına yazdırıyorlar diye...

Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in bir söyleşisinde okumuştum.

Ekrem Ceyhun’la yıllar süren omuzdaşlığına karşın, bir kez bile sadece ön ismiyle hitap etmediğini anlatıyordu.

Benzer bir üslup örneğini, bir müddet önce DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar verdi.

MÜSİAD’ın genel kurulundan erken ayrılan Başbakan Erdoğan, kalan siyasilerin eleştirilerinden payını alıyordu.

Kürsüye Mehmet Ağar çıkınca, "Bizim kültürümüzde orada olmayanın ardından konuşulmaz" diyerek başladı.

Ve koca salonla bir tek cümleyle kurduğu rabıtaya hepimiz tanık olduk.

Hem de en güçlü biçimde.

* * *

Elbette söylenmesi gereken söylenmeli.

İşte bunu adam gibi söylemenin yoludur üslup.

Gerçekleri anlatırken, yediklerini kusarak yavrularını besleyen bir kuşu da örnek alabilirsiniz.

Yediklerini sindirip bembeyaz, tertemiz süte dönüştürüp yavrusunu besleyen koyunu da...

Ne diyordu Yunus Emre:

"Söz ola kese savaşı,

Söz ola bitire başı,

Söz ola ağulu aşı

Yağ ile bal ede bir söz..."

* * *

Perşembe günü Milliyet’in başyazısında "halimizin" reçetesi vardı.

O yazının sadece başlığını okumak bile, bu halden çıkış yolunu anlamaya yetecektir.

O başlık, "Bir zihniyet iklimini değiştirmek"ti.

Kendi bozduğumuz iklimi değiştirmek zorundayız.

Bunun da ilk adımı bizden, üslubumuzdan geçiyor.

Eskilerin dediği gibi...

Üslubu beyan, aynıyla insan.
Yazarın Tüm Yazıları