GeriAşk Her İlişkinin Arkasında Görünmez Bir Ordu Var!
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Her İlişkinin Arkasında Görünmez Bir Ordu Var!

Her İlişkinin Arkasında Görünmez Bir Ordu Var!

"Bir kadın ve bir erkek bir araya geldiğinde, bunun iki kişilik bir ilişki olduğunu zannederler... Oysa her ikisinin de arkasında görünmez kalabalık bir ordu vardır!"

Kadıköy Şifa Hastanesi uzmanlarından Psikolog - Psikoterapist Fatma Tosun, 14 Şubat Sevgililer Günü vesilesiyle, sağlıklı bir ilişkinin temelinin nasıl atılması gerektiği hakkında bilgiler verdi.

Bu ordu her ikisinin kendi içine doğdukları (köken aile) aileleridir. Onlar bir araya geldiklerinde, ilişkiye ailelerini de beraberlerinde getirmişlerdir... Anne - babaları, kardeşleri, büyükanne - büyükbabalar ve onun / sizin bile tanımadığınız daha yukarıdaki kuşaklardan aile üyeleri, unutulanlar, dışlananlar, reddedilenler vs...
Birbirini çok seven iki insan birbirine yakınlaşmaya çalıştıkça, bu görünmez ordu devreye girerek ilişkiyi manipüle eder. Bu kalabalık ordu her aile sisteminde farklı bir biçimde çalışır ve etki eder. Eşlerden biri veya her ikisi kendi köken ailelerinden bir yere kilitlenmiş olabilir. Bu nedenle çiftler / partnerler ilişkide yaşadıkları çeşitli problemlerle geldiğinde: "İlişkide partnerine / eşine yönelemeyen kim?", "Kiminle çalışmalıyım?", " Her ikisiyle de ayrı ayrı çalışılmalı mıyım?" sorunu sorarak kiminle çalışacağımı belirlerim.

Çiftlerden bazen biriyle çalışmak yeterli olabiliyorken, bazen de her ikisiyle ayrı ayrı seanslarda; ikisinin kendi köken ailelerinde kilitlendikleri noktaları saptar ve her ikisinin aile sistemiyle ayrı ayrı çalışırım. Ve tıkanmaları aşmalarını, sağlıklı bir şekilde birbirlerine yönelmelerini sağlar ya da ilişkinin gerçekten bittiğini kavramalarını ve olması gereken olgunlukla bu ilişkiye veda etmelerine destek olurum.

Bir kadın danışanım "eşinin kendisini anlamaması, ilişkide kendini değersiz hissetmesi, eşine ve eşinin ailesine duyduğu yoğun öfke" şikayetleriyle geldi. Kadın - erkek ilişkisindeki yerine bakıldığında erkeğin kadına yani eşine rahatlıkla yönelebildiğini, kadın danışanımın ise eşine bakmadığını / yönelemediğini gördüm. İçine doğduğu ailesiyle ilgili çalışıldığında; danışanımın 15 yaşındayken vefat eden babasına yöneldiği o nokta da kilitlendiği ortaya çıktı. Böylelikle eşine ve yaşamına tam anlamıyla yönelemediği fark edildi. Bu durumla ilgili çalışıldığında ise, bir süre sonra rahatlıkla ve güvenle eşine yönelebildi. İlişkisinde yaşadığı değersizlik ve öfke duygularının kendi aile sistemiyle ilgili olduğunu fark etti.

Bir yıllık evli bir çift, ilişkide birbirlerini suçlayarak, ilişkilerindeki çatışmalardan söz ettiler. Çift ilişkisine bakıldığında; ikisinin de birbirine yönelemediği, kendi köken ailelerine yöneldikleri görüldü. İkisinin aile sistemleriyle ilgili çalışıldı. Bu ilişkide ise, ilişkinin yürümeyeceği her ikisiyle de ayrı ayrı seanslarda ortaya çıkmaya ve görünmeye başlamasıyla birlikte; acı da olsa bu gerçeği kabul ederek, olgunlaşarak, sağlıklı bir şekilde bitirdiler ilişkilerini.

Kilitlenmeler ilişkiyi sınırlar ve çeşitli sorunların yaşanmasına neden olur...

Bu kilitlenmeler ailemizin geçmiş kuşaklarda yaşamış olduğu acılar, travmalar, ölümler olabileceği gibi 1. kuşak anne - babamızla da ilgili olabilir. Eşler kendi köken aileleriyle ilgili sorunlarını çözdükçe, ilişkilerinde karşılıklı daha rahat iletişim kurarlar. Sevgileri ve ilişkileri olgunlaşır. Aynı zamanda ilişkilerinde birlikte büyüme ve gelişme şansını yakalamış olurlar.

Bir ilişkiyi hemen bir problem ya da zorlukta bitirmek ne kadar sağlıksız ise yürümeyen yolunda gitmeyen bir ilişkiyi sürdürmek de bir o kadar sağlıksızdır. Çiftler / partnerler ilişkiye dair herhangi bir sorunla geldiğinde onlara şunu söylerim; "çalıştığımızda ya daha sağlıklı, güvenli ve sevgiyle bu ilişkiyi sürdürürsünüz ya da daha sağlıklı, sevgiyle ve güvenli bir şekilde bu ilişkiye veda ederek, sizin için daha uygun partnerlere yönelirsiniz" derim.

Sevgiyle başlayan bir ilişkiye sevgiyle de veda edebilmeliyiz

Aksi takdirde öfkeyle ya da yıkıcı bir biçimde bitirirsek, bir o kadar, o ilişkide takılı kalırız. Yeni bir ilişkiye yönelmek zorlaşır, ya da yeni bir ilişkiye başladığımızda o ilişkinin yeni ilişki üzerinde görünmez birçok olumsuz etkisi olur. Bu nedenle bir ilişkiyi nasıl bitirdiğimiz, yeni ilişki için büyük bir önem taşır.

İkili ilişkilerin görünmez kuralları vardır.

İlişkide birinci temel kural; karşı cinsin farklılığını kabul etmek ve saygı duymaktır. Kadının erkeğini değiştirmeye ya da erkeğin kadınını değiştirmeye çalışması yerine farklılıklarını zenginlik olarak görerek, bundan zevk almayı öğrenmesidir. Kadın ve erkek aslında iki zıt kutuptur ve ikisi birbirini tamamlar.

Temelde erkek kendinde eksik olanı kadından alır, kadında eksik olanı ona verir. Kadın da kendinde eksik olanı erkekten alır, erkekte eksik olanı ona verir. Bu alışverişin her alanda gerçekleşmesi önemlidir. Maddi, manevi, duygusal, ruhsal, cinsel ve zihinsel.

Partnerlerin birbirleriyle alışverişleri arttıkça aralarındaki bağ da güçlenir. Partner ilişkilerinde kadın ve erkek istediklerini yapma özgürlüklerini kaybetme endişesiyle çok vermek ve almaktan sakınırlar. Partnerler birbirlerine "senin ihtiyacın olan şey bende var ve ben sana bunu vermeye hazırım, sende de benim ihtiyacım olan şey var ben de bunu senden almaya hazırım" dediğinde ilişkiyi geliştirmeye yönelik adım atmış olurlar.
İlişkide öğrenilecek ikinci temel kural; ailesel farklılıkların karşılıklı kabul edilmesidir. Kadının erkeğin anne - babasını, ailesini olduğu gibi kabul etmesi ve sevmesidir. Erkeğin de kadının anne - babasını, ailesini olduğu gibi kabul etmesi ve sevmesidir. Her iki partnerin, birbirlerinin ailelerindeki farklılıkları kabul etmesi, ilişkiye olumlu etki eder.

Sağlıklı bir çift ilişkisinin diğer bir kuralı da; partnerlerin her ikisinin de ailesinden belli bir uzaklıkta durması ve ailelerini geride bırakabilmesidir. Çiftlerle çalışırken terapilerimde en çok karşılaştığım sorunlardan biridir bu. Kadın ve erkek bir araya gelirken en zorlandıkları şey, kendi içine doğdukları ailelerine ruhsal olarak veda ederek onlardan uzaklaşabilmeleridir. Bu gerçek manevi bir kopuş değildir.

Kendi ailesiyle vedalaşamayan, kendi ailesindeki tüm olumsuzlukları da ilişkiye beraberinde getirir. Bazı çiftler ise evlenmişlerdir, ama ailelerini ruhsal olarak geri de bırakamamışlardır. Bu da ilişkilerinde önemli pek çok sorunun yaşanmasına neden olur. Özellikle çocuk var ise, çocuklar üzerinden pek çok çatışma yaşanır. Aslında çatışan kadının ve erkeğin aile sistemleridir.

İki partnerin de ailelerinden uzaklaşabilme becerisi, kendi aralarındaki yakınlık derecesini belirler. Ailemizle aramızda belli bir mesafe koymayı beceremedikçe, partnerimize yönelmemiz ve yakınlık kurmamız zorlaşır. İlişki tehlikeye girer.

Ailesiyle içsel vedalaşmaktan korkmayan, suçlu hissetmesine rağmen vedayı yaparak ilişkiye gelen ailesinin olumluluklarını da ilişkiye taşır, bu da ilişkiye iyi gelir. Anne - babamızdan ruhsal olarak ayrılmayı kabullenmek, suçluluk duygularımızla sırtımızı ebeveynlerimize dönebilmek gerçek bir "olgunluk" ister.

Aşk, sevgi, cinsellik... ,

İlişkiyi başlatan görünmez pek çok şey olmasına rağmen hormonların, kimyasalların etkisini de yok saymamalıyız. Doğa, pek çok görünmez kuralıyla birçok kadını ve erkeği bir araya getiriyor... Bir arada tutuyor....Birbirinden uzaklaştırıyor... Seçimle, tercihle bir araya geldiğimiz için ilişki karşılıklı duygusal, ruhsal alışverişle gelişir, büyür, olgunlaşır. Bu nedenle kadın erkek ilişkisi karşılıklı beslenmelidir, karşılıklı özen gösterilmelidir. İlk kimyasalların etkisiyle olumlu, hoş ve birbirine benzeyen özelliklerimizi görerek bazı olumlu yönlerimizi abartırız. Bir süre sonra da karşılıklı olumsuz yönlerimizi fark ederiz. İlişkide aşkla, sevgiyle birlikte olumlu / olumsuz özelliklerimize rağmen birlikte kalabiliyor, büyüyebiliyorsak birlikte olgunlaşırız. Sevgimiz de olgunlaşır... İlişki de derinleşir, aramızdaki bağ güçlenir. Bizi bir araya getiren gizem ve etmen bir o kadar da kolaylıkla uzaklaştırabilir... İlişkiler sorumluluk ister. Aileye, ilişkiye birini daha dahil etme genişleme zamanı geldiğinde de yeni bir tohum atılır. Kadının ve erkeğin birlikte hayat verdikleri yaşam verdikleri bebekleri... İlişki yeni bir boyut daha kazanır, dünyaya gelen bebekle birlikte...

Doğa kadını ve erkeği bir araya getiren birçok gizemi ve sihri de vermiştir. Gerisi kadın ve erkeğin ilişkide sorumluluğu alması, birbirine saygısı ve sevgisiyle şekillenir... Bir ilişkide yüzde elli kadın yüzde ellli erkek sorumludur. Bir ilişki başladığında ve bittiğinde ikisi de yüzde elli sorumludur. Genellikle bir taraf suçu diğerine atar ya da ikisi de birbirini suçlar. Önemli olan herkesin kendi payına düşeni almasıdır. Günahıyla sevabıyla... Genellikle her ilişki sevgiyle, umutla başlar; hayal kırıklığıyla biter. Önemli olan sevgiyle başlamak her şeye rağmen sevgiyle bitirebilmek, ilişkiyi neden yürütemediğimizi görmek ve kabullenmek...Gerektiğinde de bir uzmandan yardım alabilmek...

False