GeriAşk Hayır, benden ayrılamazsın!
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Hayır, benden ayrılamazsın!

"Erkekler ayrılığı neden kabullenemiyor? Yapılan araştırmalar; kaybeden taraf olduğunu göstermemek adına, erkeklerin aniden duygusal bir kaosa düştüklerini gösteriyor."

O tam bir maço! Sert, kimseye eyvallahı olmayan, duygusal boşluğa düşmeyen biri. Kısacası tam bir erkek. Meltem onu kapının önüne koyduğunda, Ahmet'in tepkisi çok basit oldu ve sadece "Canın ceheneme" dedi.

Her şeyi arkada bırakıp gitmek gerçekten kolay mı?

Meltem, Ahmet'i terk etti, çünkü her alkol alışının ardından değişiyor, vahşileşiyordu. Onu terk etmeye kalktığında ise, Ahmet bir çocuk gibi ağlayıp yaygarayı kopardı. Diz çöküp af diledi, hatta kendini öldürmekle tehdit etti. Birçok erkek kaybettiğini kabullenemediğinden ve bunu başkalarına göstermek istemediğinden, kendini ve çevresindekileri kandırmaya, sorunları alkolde boğmaya çalışıyor. Aynı zamanda da kendine hayali bir dünya yaratıyor.

Dışı sert içi paramparça

Ne yazık ki bu bilinçaltı bastırma biçimi sadece görünüşte etkili oluyor: Çevredeki insanlara karşı yıkılmayan adamı oynamak, ama gerçekte çalkantılı iç dünyaya sahip çıkamamak... Doktorlar, terk edilmiş erkeklerde korku, depresyon, kalp hastalıkları, nefes darlığı, aşırı terleme gibi semptomlara rastlıyor. Bu rahatsızlıkların tümü ise psikosomatik yelpazenin parçalarından biri. Çünkü aşk; kişiyi yara almaya daha açık hale getirebiliyor. Öyle ki, terk edilmenin düşüncesi bile erkeklerde panik oluşmasına neden olabiliyor. Bu nedenle de birlikte oldukları kadını sahipleniyor ve "Bu kadın bana ait" düşüncesine kapılıyorlar.

Gergin ortamlarda bile ayrılık erkekleri şaşırtıyor

Erkekler ilişkilerindeki tüm alarm sinyallerini görmezden gelmeye çalışırlar. Görmüyorum! Duymuyorum! Konuşmuyorum! Bir problem mi var? Öyleyse hemen hasır altı edip konuyu kapatalım!Alman psikolog Dieter Eppeler, 832 erkek üzerinde bir araştırma gerçekleştirmiş. Bu araştırmanın sonuçlarını şöyle açıklıyor: "Erkekler aylarca birlikte oldukları kadınla her gün kavga etseler bile, terk edildiklerinde şaşırıyor ve dengelerini kaybediyorlar." Çünkü ayrılığı bir patlama gibi yaşıyorlar. Oluşan baskı ise duygusal dünyalarını saran koruma güdülerini ortadan kaldırıyor, temel korkuları uyandırıyor ve erkekliği yaraladığı gibi aynı zamanda çaresizliği de beraberinde getiriyor. Kadınların problemlerini, düşüncelerini ve duygularını paylaşabilecekleri kadın arkadaşları vardır. Ayrılmaya karar vermeden önce uzun bir süre düşünüp, mücadele edip acı çekerler. Erkekler bunu yapmaz. Onlar çaresizlik, öfke ve kıskançlık gibi duygularına teslim olurlar.

Erkekler ayrılığı 5 yılda kabulleniyor

Ayrılık noktasına gelen erkeklerin beyinlerinde, en derin korkularını koruyan sigortalar atıyor. Acı; çılgınlık, nefret ve intikama dönüşüyor. Her gün gazetelerde yer alan dramatik ayrılık haberlerini ancak bu şekilde açıklamak mümkün. Gazetelere yansıyan ayrılık haberlerinden birinde adam, kendisini terk eden karısının evinin önünde "Beni hayatın boyunca unutmamanı diliyorum" diye bağırıyor. Sesleri duyan karısı cama çıktığında ise üzerine benzin döküp karısının gözleri önünde kendini yakıyor. Bir diğer olayda ise terk edilen baba küçük kızını kaçırıp bir köprünün üzerine çıkıyor ve cep telefonundan karısını arıyor. "Beni ve kızı bir daha göremeyeceksin" tehditini savurduktan sonra kızıyla birlikte köprüden atlıyor. Uzmanlar, erkekler duyguları ve korkuları hakkında konuşmayı öğrendiklerinde, bu tür trajedilerin daha az yaşanacağını belirtiyor. Çünkü ancak bu şekilde erkekler ayrılığın acı verdiğini ama aynı zamanda her iki taraf için de yeni bir başlangıç anlamına geldiğini anlayabilirler. Yapılan araştırmalar, erkeklerin kadınlara göre bir ayrılığı kabullenmek için daha uzun bir süreye ihtiyaç duyduklarını gösteriyor: Ortalama beş yıl. Kadınlarda ise geçmişi hazmetme süresi iki yıl.

Kadınlar hatalarından ders çıkarıyor

Kadınlar ilişkilerinin hangi nedenlerden dolayı yürümediğini iyi tespit edip, kendi hatalarını da sorgulayıp, onları gelecekte tekrarlamamaya çalışıyorlar. Erkekler ise bu konuda pek başarılı değil. Konuyla ilgili araştırmaya katılan her on erkekten yedisi: "İlişkimin neden yürümediğini anlamıyorum" cevabını veriyor. Hatta araştırmaya katılan erkeklerin yarısı, karşı tarafı tek suçlu olarak ilan ediyor: "Hiçbir neden yokken beni terk etti." Belki gerçekten buna inanıyorlar. Çünkü gerçek, kabul edilemeyecek kadar acı verici. Bundan dolayı hemen yeni bir koruma kalkanı oluşturuyorlar.

Bir diğer çare: Yeni bir kadın!

Karısı veya sevgilisi tarafından terk edilen erkek, 'çivi çiviyi söker' misali başka bir kadın arayışına giriyor. Amaç; diğerini unutmak ve teselli bulmak. İşte bir yanılgı daha! Çünkü yeni kadın bir anlamda kurban olarak seçiliyor. Oysa başkalarını suçlamak, yeni koruma kalkanları oluşturmak yerine, biraz kendini sorgulamak daha iyi değil mi? Her krizin olgunlaşmak ve bir anlamda hayatını düzene sokmak anlamına geldiğini unutmamak gerekiyor.

False