GeriAşk Erkek egosuna sahip olun
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Erkek egosuna sahip olun

"Kendine güvenen, güçlü, kontrollü erkekler ve zayıf, duygusal, güvensiz kadınlar... Üzerimize yapıştırılan bu demode etiketlerden kurtulmaya ne dersiniz? Hayata biraz daha erkekçe bakarak egonuzu besleyebilir ve kısa sürede tuttuğunu koparan bir kadın haline gelebilirsiniz."

Kaynak: Elele

Her ne kadar modern çağda klasik erkek ve kadın imajlarının, değiştiği iddia edilse de bu imajlarla hala her yerde karşılaşıyoruz. Kimimiz iş hayatında yaratıcılığımız ve zekamız yerine dış görünüşümüz ve verdiğimiz tepkilerle ön plana çıkıyor, kimimiz aşkta ister istemez yaşanan güç mücadelesini kaybediyor, kimimiz arkadaş çevremizde tipik kadın davranışlarımız ve zayıflığımızla dikkat çekiyor ve hatta zaman zaman alay konusu oluyoruz. Biz kadınız, egomuz zayıf, kendimizi yeterince beğenmiyor ve yeterince iyi ifade edemiyoruz. Oysa kendi korkularımızın, güvensizliğimizin, kadın olmaktan kaynaklanan zayıf noktalarımızın kurbanı olmak yerine başka bir yolu seçebilir, erkeksileşmeden erkek egosuna sahip olmanın inceliklerini öğrenebiliriz. Fakat bunun için önce kendimize karşı dürüst olmalı, sonra da olaylara bir erkeğin bakış açısıyla bakmaya yani karşı cinsle empati kurmaya çalışmalıyız. Böylece çok daha güçlü bir kadın portresi çizmenin yanı sıra erkek dünyasına nüfuz ederek onlarla ilişkilerimizde de daha bilinçli hale gelebiliriz, işte, erkek egosuna sahip olmanın püf noktalarından birkaçı...

Alaycı olun: Biz kadınlar nedense kendimizi ve hayatı fazla ciddiye alıyor, bu yüzden de sık sık derin hayal kırıklıkları yaşıyoruz. Hayatın acı gerçekleri karşısında üzülüp yıprandığımız, öfkelendiğimiz, isyan ettiğimiz zaman farkında olmadan enerjimizi boşa harcamış oluyoruz. Oysa erkekler, kendileri dahil herkese ve her şeye ironik bir bakış açısıyla yaklaşmayı, hayatla dalga geçmeyi, zorlukları mizah gücüyle yenmeyi gayet iyi biliyorlar. Mesela gittiğimiz bir partide tanıştığımız o sinir bozucu, kendini beğenmiş adam bizi sinir ederken sevgilimiz onun taklidini yapıp kahkahalarla gülebiliyor. Ayrıca alaycı yaklaşımlar sergilemek, erkekleri rakipleri karşısında da son derece güçlü kılıyor. Çünkü zekayla ince bir ironi anlayışının birleşimi gerçekten çok vurucu olabiliyor. Bunu mutlaka deneyin çünkü böylece yaşamı kendiniz için daha eğlenceli ve renkli hale getirmenin yanı sıra zor anları çok daha kolay atlatmayı başarabilirsiniz.

Acımasız olun: Kabul edin, fazla yufka yürekliyiz. Hayır hayır, sadece duygu yüklü filmlerde hüngür hüngür ağlamaktan bahsetmiyorum. Merhamet duygunuz özellikle iş hayatında karşımıza gerçek bir sorun olarak çıkabiliyor, inanın, sırf kimseyi işten atmayı beceremedikleri için üst düzey göreve getirilmeyen kadınlar bile var. Oysa hayat sadece bazı insanlar için değil, öyle ya da böyle hepimiz için kıran kırana bir mücadele... Başkalarını gereğinden fazla düşünerek, onlar için endişelenerek, onlara acıyarak ve çıkarlarını gözeterek yaşamak, bazen bize büyük bir problem olarak geri dönebiliyor. Yani zaman zaman erkekler kadar katı ve acımasız olmamız, duygularımızı geri plana çekip mantığımızı devreye sokmamız, bizi üzse de gerekeni yapmamız ve otoritemizi ortaya koymamız şart. Tabii eğer ciddiye alınmak istiyorsak...

Az konuşun: En büyük handikaplarımızdan biri de çok konuşmak, olur olmaz her şeyi anlatmak. Aslında niyetimiz kötü değil; sadece kendimizi ifade etmeye, duygu ve düşüncelerimizi kelimelere dönüştürmeye, sevinç, korku, endişe ve şüphelerimizi ortaya dökmeye pek meraklıyız. Hatta erkeklerin ağızlarından lafı cımbızla almaktan yakınıyor, onları susarak sorunlardan kaçmakla, açık ve net olmamakla suçluyoruz. Çünkü onların az konuşarak nasıl bir avantaja sahip olduklarının farkında değiliz. Bir kere ağızlarını o kadar az açıyorlar ki, açtıkları zaman çok önemli bir şey söyleyecekleri izlenimini yaratıyorlar, ikincisi, özel hayatlarını ifşa etmedikleri için kadınlar gibi sonradan pişmanlığa kapılmıyor, ağızlara sakız olmuyorlar. Eğer siz de bir kadın olarak çevrenizde bir erkeğin yarattığı etkiyi yaratmak istiyorsanız, işe dilinizi tutmayı bilerek başlayabilirsiniz. Unutmayın ki söz gümüş olabilir ve siz de gümüşü çok seviyor olabilirsiniz, ama altın her zaman daha değerlidir.

Mücadeleci olun: Tabii ki insanların üzerine saldırıp onları parçalamanız gerektiğini söylemiyorum. Fakat rekabet duygunuzu geliştirerek hiçbir zaman geri çekilmemeyi ve bir şeyi elde etmek için savaşmayı öğrenmeniz gerek. Tıpkı erkeklerin yüzyıllardır birbirleriyle savaştıkları gibi... Bu savaş eskiden gerçek silahlarla verilen bir mücadeleydi; şimdiyse iş hayatında psikolojik, ekonomik, sosyal ve kişisel silahlarla devam ediyor. Yani günümüzde fiziksel gücün hiçbir önemi kalmadı. Bu da biz kadınların mücadeleye katılma şansımızı artırıyor. Üstelik sadece iş hayatında değil, yaşamın her alanında... Kendinizi geri çekmeyin, vazgeçmeyin, pes etmeyin, korkup kaçmayın ve mücadelenizin sonunda başarısızlık olduğunu bilseniz bile onurlu bir asker gibi davranıp savaş alanını terk etmeyin.

Basit düşünün: Erkeklerin gerek işteki, gerek aşktaki, gerekse kendi içlerindeki sorunları nasıl bu kadar kolay çözdüklerini merak ediyorsanız söyleyeyim: Onlar, en karmaşık konuları bile mümkün olduğunca basite indirgeyerek ele alıyorlar. Ayrıntılarda boğulmak yerine çözüme yönelik fikirler üretiyorlar. Biz ise tam aksine her şeyi dallandırıp budaklandırmaktan. kişiselleştirmekten, karşımıza çıkan bir problemin sonuçları yerine nedenlerine ve etkilerine yoğunlaşmaktan, zorlukları gözümüzde büyütmekten ve hayatı kendimiz için zorlaştırmaktan adeta zevk alıyoruz. Sonra da içinden çıkılmaz hale gelen ve çözülmesi mümkün olmayan düğümlerin sadece bizim başımıza bela olduğunu düşünüp bunalıma giriyoruz. Eğer enerjinizi farklı ve yaratıcı işlerde kullanmak istiyorsanız, yaşamınızın her alanında olabildiğince basit düşünün, çevrenizdeki insanların davranışlarının sebepleri üzerine kafa yormaktan vazgeçin ve büyütülmesi gerekmeyen hiçbir sorunu gözünüzde büyütmeyin.

Çekip gitmeyi bilin: Yüzyıllar boyunca biz kadınlara fedakar olmamız, sabretmemiz, boyun eğmemiz, görmezden gelmemiz öğretildi. O yüzden de mutsuz olduğumuz ortamdan kaçıp gitmeyi, bizi tatmin etmeyen bir duygusal ilişkiyi bitirmeyi ya da hak etmediğimiz davranışlara tepki vermeyi beceremiyoruz. Oysa çekip gitmeyi bilmek, karşı tarafı kırmak pahasına da olsa kendini kurtarmak bazen egoyu korumanın tek yolu... İster sevgiliniz, ister aileniz, ister arkadaşlarınız söz konusu olsun, hiç kimse için benliğinizden ödün vermeyin. Bu konuda kendinize çevrenizdeki erkekleri örnek alın. Her insanın önce kendinden sorumlu olduğunu unutmayın ve sizi mutsuz eden her ayrıntıdan kurtulun. İşinizden memnun değilseniz; "Biraz daha dayanayım, belki düzelir," demek yerine vakit kaybetmeden yeni bir iş arayın. Size zarar veren bir ilişki yaşıyorsanız, bu ilişkiyi siz ve birlikte olduğunuz erkek daha fazla yıpranmadan bitirin. Başlangıçta çekeceğiniz sıkıntılara katlanmayı bilirseniz, bir erkek gibi kendinizi koruyabilir ve tek başına yepyeni bir hayat kurmayı başarabilen, güçlü bir kadın olmanın keyfini yaşayabilirsiniz.

False