GeriAşk Aşksız da yaşanır!
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Aşksız da yaşanır!

"Artık daha fazlasına katlanmanız imkansız! Şimdiye kadar, hep yanlış insanlarla yanlış zamanlara denk gelen ilişkiler yaşayarak çok yıprandınız. Şimdilerde "aşksız da yaşarım" diyorsunuz. Bu kararınız, belirli bir süre sağlıklı seçimler yapmanıza yardımcı olabilir, ama ya sonra?"

İkili ilişkilerde yaşadığınız birçok başarısızlığın ardından, artık kalbinizin daha fazlasını kaldıramayacağını düşünüyorsunuz. Sonsuz aşkın sadece filmlerde yaşandığına iyice inandınız ve gönül işlerinden vazgeçtiniz. Her ne kadar radikal bir karar olsa da, bunu kısa bir süre için kendinizi dinleyip artı ve eksilerinizi daha iyi belirlemekte kullanıp bir sonraki ilişkinizde aynı hataları tekrarlama riskini en aza indirme şansını elde edebilirsiniz. Diğer tarafta, bu kararınız yaşamınızın sonuna dek karşı cinsle olan tüm gönül ilişkilerinin sonu anlamına geliyorsa, birtakım ciddi problemler söz konusu olabilir.

Psikologların belirttiğine göre sevilmek, sevmek, hayatı biriyle paylaşmak doğal bir içgüdü. Yaşanılan kötü ilişkilerin sonucunda mantığın; "Artık her şey bitti..." demesiyle, ilerisini düşünmeden yaşamın bir kenara atılması ise insanların çoğu kez öfkeyle kalkıp zararla oturmasına neden oluyor. Kadınlar genellikle duygusal olarak daha ileride oldukları için, bir peri masalı gibi başlayan ilişkilerinin istedikleri gibi gitmediğini gördüklerinde ümitsizliğe kapılıp, "Bay Doğru"nun aslında hiçbir zaman varolmadığına kendilerini inandırıyorlar ve yeni kalp kırıklıklarından kendilerini korumak için, tek başlarına hayata devam etmenin daha güvenli olduğunu düşünüyorlar. Bazı kadınların bu kararları doğru insanla tanışana kadar sürüyor ve tekrar sırılsıklam aşık olmaktan çekinmiyorlar. Bazı kadınlar ise erkekler tarafından ilgi görmesine rağmen, yaşadığı öfke ve kinini bastıramayıp, hayatını bir zindana kolaylıkla çevirebiliyor.

Yalnızlık arzusu

Böyle durumda kadın, ilişkisini sadece erkeklerle kesmekle kalmayıp, sosyal yaşamdan da kopup tamamıyla yalnız bir yaşamı seçebiliyor. Kimi zaman arkadaşlarının sinema ya da yemek davetini bin bir yalan uydurarak geri çevirebilirken giderek anti-sosyalleşen yaşamının onu depresyona sokması ise kaçınılmaz bir gerçek. Bu durum ayrıca iş ve diğer insanlarla olan ilişkilerini de etkileyip içinden çıkılamaz bir hal de alabilir.

Uzmanlara göre insanın kendini en yakın arkadaşına bile açılamayacak kadar çaresiz hissettiği bu gibi durumlarda en iyi yolun sizi anlayabileceğini düşündüğünüz bir yakınınıza ya da bir psikologa açılmak olduğunu belirtiyorlar, işlerin neden yolunda gitmediği hakkında başkalarından duyacağınız objektif yaklaşımlar belki de size yeni bakış açılan kazandırarak sorunun aslında sizden kaynaklandığını ortaya çıkarabilir. Kim bilir, belki de problemlerinizin kaynağı geçmişte yaşadığınız ilişkilerinizden kaynaklanıyor da olabilir. Bu cevaplara erişebilmenin tek yolu ise sizi iyi dinlediğine inandığınız biriyle karşılıklı konuşmaktan başka bir şey değil...

False