GeriAşk Aldatma-aldatılma hikayeleri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Aldatma-aldatılma hikayeleri

Aldatma-aldatılma hikayeleri

"Dünyanın bütün tarihleri ve kültürleri buyuruyor, gösteriyor: Aldatma! On Emir'den Kinsley Raporu'na kadar herkesin burnunu soktuğu bir eylem alanı burası."

Aldatma'yı aşkın sınırları içinde karşı cinsle bir ilişkiden öteki ilişkiye geçişte yaşanan bir eylem sapması olarak özetleyebilir miyiz? Onu bir biçime sokmak, tek bir ifade, roman ya da aidiyetle açıklamak mümkün mü?

Bütün aşıklar ve aşkın bütün durumları, aldatma için tek bir hedef gösterirler: Başka biri. Bu hareket yerine göre bencillik ve çoğu zaman da suçu başkasına atmanın esaslı bir yolu, yöntemi değil midir? Aldatmaya kimi zaman cinsel politikalar ve kimi zaman da histeriler neden olabilir. Hayatın devam ettiğine dair bütün söylem ve söylentiler. Aldatmanın en önemli bahanesi bunlar değil midir? Bu araştırma; aşk acılarını biraz olsun hafifletebilmek, aşkı daha iyi anlayabilmek için yapıldı...

İşte ekolay.net Mahmure kullanıcılarından gelen aldatma-aldatılma hikayeleri, siz de kadinsitesi@ekolay.net adresine hikayenizi gönderin, yayınlayalım!:

Semra'dan...

Aldatma konusu bana göre göreceli. Yaşadığımız ülkede herkesin birbirini acımasızca aldattığını, hayatlarını bir yalan üzerine kurduğunu, isteyerek ve bilerek de bu duruma katlandıklarını düşünüyorum. Aldatıldığınız ya da aldatmayı seçtiğiniz zaman en çok aldanan kendimiz olmaz mıyız? Ben bunu yıllardır sorgularım. O kadar ucuz kadın, o kadar kalitesiz erkek var ki ve hayat onlara göre o kadar kısa ki; bir an önce mutlulukları yaratmak, yatağa atmak, sonra boşalmak, ondan sonra da üzerine bir sigara yakmak mıdır aldatmak? Yoksa sadece ticari bir ilişkiden ibaret olan evliliklerde ya da birlikteliklerde başka bir tene dokunmadan, o insanın tüm kaynaklarını kendiniz için kullanmak mıdır? Sadakat nedir? Aldatmanın karşılığı mıdır gerçekten? Ben eşimi aldattım. Çünkü bir erkeğe artık seninle olan birlikteliğimin hiçbir heyecanı kalmadı diyemedim çok istememe rağmen. Eve gelip her günü bir önceki günün kopyası gibi bana yaşatan biriyle nasıl bir ömrü paylaşabilirdim ki. Beni aldattığını bildiğim halde nasıl ona masum eşi oynayabilirdim. Ona bunları çok söylemek isterdim ama o beni aptal sanmaya devam etsin istedim. Erkekler için kadınlar üçe ayrılıyor: çıtırlar, kıtırlar bir de katırlar.
Pınar'dan...

Eşlerini katır statüsüne koyan zavallı evli erkekler! Unutmayın evdeki eşiniz de sizi birçok erkekle aldatıyor olabilir. Kadınların zekaları, duyguları sizinkine nazaran çok daha hızlı ve pratiktir. Evet ben aldattım çünkü katırgillerden değilim ve aldattığımın ertesi günü mahkemeye gidip dava açtım. Sadece aldatılmayı sürekli yaşayan ve susan ben, özgüvenimi tazelemek, kendime olan saygıyı kaybetmemek ve bu evliliği noktalamak için aldattım kocamı. O gün için bana göre en doğru şeyi yaptım. Ona verdiğim bir söz vardı, hayatımın sonuna kadar hastalıkta, sağlıkta, yoklukta ve varlıkta ölüm bizi ayırıncaya kadar senden ayrılmam demiştim, ama ayrıldım. İşte böyle aldattım kocamı. Ondan gizli para biriktirip, kendi üzerime ev alıp, kendime güvence hazırlayıp, aldatılmaktan kurtulmak için bu yolla aldattım. Bana tam 5 yıla mal oldu. Şimdi bir şirkette yönetici olarak çalışıyorum, 35 yaşındayım. Kendime saygım ve özgüvenim var. Ayaklarımın üzerinde durup, evli erkeklere çelme takıyorum, külahlarını alıp ters giydiriyorum. Şanslarını fazla zorlamıyorlar Allahtan. Bir şey daha, ben kuş değilim diyorum. Her kuşun eti yenmezden daha iyi en azından. İlk cümlede bunu anlayanlar daha zeki diye anlayabiliyorsunuz şimdiye kadar çıkmadı! Gördüğünüz gibi aldatılmak ve aldatmak bazen çok işe yarayabiliyor, yeter ki negatifleri pozitife çevirebilelim ve yeter ki hem cinslerimizi aldatılan pozisyonuna koymayalım, yani kendimize olan saygıyı elden bırakmayalım. Bu arada kocam tüm paralarını sevgili çıtırlarla yediği ve bir kısmını da bana kaptırdığı için parasız pulsuz kaldı, eee biraz da yaşlandı. Cebi boş olduğu için ona bakan da kalmadı. Annesinin yanında oturuyor. İşsiz ve cazibesiz. Sevgiler...

Merve'den...

Deli gibi severken ve sevildiğini hissederken aldatılmak. Hala bunun bir rüya olduğunu ve bir gün yine onun tatlı sesiyle uyanacağımı düşünüyorum. Onu hala sevmek istiyorum ve bunun için hatayı kendime yüklüyorum. Zavallı kadınlar. Aldatan da, aldatılan da sizsiniz aslında.

Seda'dan...

Partnerimle bir akşam evlerinde oturuyor ve sohbet ediyorduk. Daha sonra beklenen sonun olması için yatak odasına geçtik. Yatakta sadece ve sadece kendini düşünen biri olduğundan hiç zevk almamıştım, ama bir o kadar da istekliyim. Ve ertesi günü benden de yaşça küçük olan ablamın kaynını çağırdım yanıma ve harika bir gün geçirdim. Ben partnerimi bu kişiyle hep aldatıyorum, çünkü yatakta inanılmaz.

Derya'dan...

Ekim ayında tam 1 sene olacak eşimi aldatmaya başlayalı. Bu zaman süresince ayda en az bir iki kez onu aldattım. Ama bu konuda istikrarlıyım çünkü hep aynı kişi. Tek problem o kişinin arkadaşımız olması. Ama cinsel anlamda o kadar mükemmel anlaşıyoruz ki, gözümüz başka bir şey görmüyor. Onun eşi de benim eşim de acayip kıskanç, şunu çok iyi öğrendim ki isteyince her şey oluyor, eşinizle günde en az 15 kere telefonla konuşsanız bile isteyince ayarlayabiliyorsunuz.

Nisa'dan...

Aldatmak her iki taraf için de zor bir durum ama, insan her zaman altın tepside daha iyi bir şeyle karşılaşınca da, bu durum kaçınılmaz oluyor. Ben dokuz yıldır çok sevdiğim ve evlenmeyi düşündüğüm birini şu an tabiri caizse aldatıyorum. Fakat nedeni araştırılmalı. Aldatmak neden çözüm gibi görülsün, bunu her iki taraf da konuşarak çözebilir bence. Ben daha denemedim ama ama şunu biliyorum hak etti, kesinlikle hak etti. Bir insanın üstüne bu kadar gelmemeliydi, sevdiğim de olsa yaptım ve pişman değilim.

Sema'dan....

Bir zamanlar çok sevdiğim kocamla 10 yıl evvel ayrıldık. Birbirimizi çok sevmemize rağmen. Onunla 17 yaşındayken evlenmiştim. Henüz çocuk yaşta yani. 3 yıl mükemmel bir evlilikti. Daha sonra bebek istedik ama olmadı. Doktorlar eşimden kaynaklandığını söylediler. Dünyada en çok istediğim şeye, bir bebeğe belki de hiç sahip olamayacaktım. Bu duygu beni arayışlara sürükledi. Yeniden beğenilmek, aşık olmak duygularımı tetikledi. Ve kendimden iki yaş küçük biriyle aldattım kocamı. Daha sonra buna ben bile inanamadım çok suçlu hissettim kendimi. Evimize gelip giden bir iş arkadaşımdı. Tabii çok kısa sürdü ilişkimiz. Daha sonra bir doktorla beraber oldum. Ama bu arada boşanma davasını açmıştım bile. Daha sonra o doktorla nişanlandım, ancak belki de kendime olan saygımı yitirdiğim için o ilişki de sonlandı. Hayallerim yıkılmıştı ve kocam benimle ilgili değildi, ancak beni çok seviyordu ve güveniyordu. Ama ben bu durumu sadece bebeği olmuyor düşüncesiyle kullandım belki de. Bugüne kadar bu yaptıklarımı kendime bile söyleyemedim, bu gerçekten kaçtım. Böyle bir köşede bunu sizinle paylaştığım için çok iyi hissediyorum kendimi teşekkürler. İnsanlar aldatmayı bir boşluk hissi içinde yaşıyorlar yoksa bu bir ahlaksızlık değil ve biliyorum ki birçok kişi bu durumda acı çekiyor. Kendinizle paylaşamadığınız bu durumu kiminle paylaşabilirsiniz ki; sizinle birlikte sır olup toprağa girene kadar bu günahla yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Çünkü Türkiye'de kadın olmak gerçekten zor. Eğer bastırılmışlık ve öğretiler olmasa kadınlar aldatma konusunda erkekleri sollayabilirler. Buna eminim çünkü kadınların beğenilmek gibi bir zaafları var. Ve erkekler de bu durumu kullanabilecek kadar cesurlar. Yani korkaklar. Bana göre hayatta en kötü olan bir insanın kendini aldatması.
Leyla'dan...

İlk yıldönümümüzde bana tek taş bir yüzük almıştı. Bana bu yüzüğü verirken hiçbir manevi değeri olmadığını, söz veya nişan simgesi olarak görmememi söyledi. Yine de ben o yüzüğü her zaman ters çevirerek alyans gibi kullandım. Bir cuma gecesi bana saat 22:30'da "İyi geceler canım" diye mesaj gönderdi. Cumartesileri çalışmıyor, cuma gecesi bu kadar erken yatması bana tuhaf geldi. Genelde geç saatlere kadar oturur. Mesajı okuyunca boğazımdan mideme doğru sıcak bir sıvının aktığını hissettim. İçim yanıyordu. İlerleyen saatlerde ne zaman baktıysam yüzük ben çevirmediğim halde hep düz duruyordu. Neyse deyip yattım. Cumartesi günü saat 13:00'te onu aradım, annesi hala uyuduğunu söyledi. O zaman gerçekten de ters bir şeyler olduğunu anladım ve "Akşam o kadar geç kalmamasını söylemiştim, çok mu geç geldi" dedim. Annesi de dışarı çıktığını bildiğimi zannederek "Ben komşudaydım, saat 23:00'te döndüm. Geldiğimde yoktu, sonra da yattım, kaçta geldiğini bilmiyorum" dedi. Anında titremeye başladım. Dünya başıma yıkıldı. Tek düşündüğüm şey "yine mi" oldu. Evet bunu daha önce de yaşadım. O gün onunla görüştüm ve bana her şeyi itiraf etti. ICQ'da tanışmış... "Bir daha asla" dedi, yine affettim. Çünkü ben bir aptalım.

Nevin'den...

İnsan bir kere sevdi mi artık hiçbir şeyi gözü görmez hale geliyor. Karşısındakine o kadar çok güveniyor ki, sanki o adam dünyanın en kötü erkeği olsa bile onu asla üzmeyecek, onu öyle koruyacak ki dış dünyadan hiçbir kötü düşünce dahi ona zarar veremeyecekmiş gibi geliyor. Doğruların bile değişiyor, onun doğruları artık seni hayatta yönlendiriyor. "Z" dese bile "A"ya, sen onu "A" olarak kabul ediyorsun. Seni birileriyle tanıştırdığında onu tarif ettiği yere koyuyorsun. Evlenmemize sayılı günler kalmışken, evleneceğim adam beni deliler gibi seviyorken hep bahsettiği fakat bir türlü tanışmaya fırsat bulamadığım en sevdiği kankası meğer 3 yıllık sevgilisiymiş. Bunu hala inkar etse de, aramızdaki ilişki ayrıldıktan sonra başladı gibi saçma laflarda bulunsa da en başında kaybetmişti beni. Niye böyle bir oyun oynama gereği duydu anlamıyorum bir türlü. Ben onun hayatına girdiğimde diğeri zaten vardı onun hayatında. Beni çılgınlar gibi sevdiğini söylerken, gözlerinin içi parlardı. Yalan söylemediğini, beni gerçekten sevdiğini biliyorum. Yoksa evlenmek istemezdi. Sürekli beni mutlu etmek için çabalamazdı. İlişkimizde sorun olduğu bir dönemde biraz ayrı kalma taraftarıydık. Aynı evde yaşıyorduk. Bir süre bulunduğum şehri terk etme ihtiyacı duydum. Döndüğümde ise ne göreyim: Yatağımda bir kızın uzun siyah saçları. Benim olması imkansız bir renk ve uzunluk. İki saat sonra ne görsem beğenirsiniz? Kapıyı kendi anahtarıyla açan bir kız. Ve ta-ta-taaaam sevgili eşim olacak zırvanın en yakın kankası. Yataktaki saçların sahibi. İşin en komiği de ne biliyor musunuz? İlişkiye ara vermemizin sebebi benim en sevdiğim kız arkadaşımı, erkek arkadaşımın sevmemesi ve eve gelmesini yasaklaması ve arkadaşımın da yanlış anlaşılmaları düzeltmek ve özür dilemek için bize gelmesi. O bizdeyken tesadüf erkek arkadaşım eve geldi ve olan oldu. Biraz ayrı kalalım dedik olmadı. İçeriye giren kız kendini tanıtmayı ihmal etmedi, gayet gevşek bir biçimde ve 3 yıldır birlikte olduklarını onu bana bırakmayacağını söyledi. O an benim dünyam tamamen değişti. Eşyalarımı topladım, tek bir iğne bırakmadan çektim gittim. Bir buçuk yıl oluyor hala peşimde. Eskiyi özlüyormuş. Bir şeyleri yoluna koyup beni istesem de istemesem de kaçıracakmış. Onunla hala berabermiş ama sevmiyormuş. Ya ben bu adamı çok mu aramışım acaba? Ama işte aşk böyle yapıyor adamı... Onu gördüğümde içim kalkıyor artık. Ama o aralarda biriyle tanıştım, bu zamana kadar hala beni havalarda uçuruyor ve her an yanımda. Tabii o günleri de unutmuş değilim. Haftalarca yataktan çıkmadan, alkol komasına girip, gözlerimin yerlerinden çıkacakmış gibi olduğu zamanları hiç unutmayacağım.

Deniz'den...

Sevgilimle tanışmamız tam bir Türk filmiydi. Üniversite öğrencisiydik, birbirimizi 3. sınıfta fark ettik. Ders arası notlar yazıyorduk, sonra her köşeyi döndüğümüzde çarpışıyorduk, gülümsüyorduk. Arkadaşlığımız ilerledi sonra. Ders çalışmaya onlara gitmiştik, kütüphanede kimse yoktu. Önce uzun uzun konuştuk sonra ilerledi. Derken güzel bir ilişki başladı. Her yere beraber gidiyorduk. 24 saatimiz beraber geçiyordu. Araya yaz tatili girdi, telefonlaşmalarımızı saymazsak hiç görüşmemiştik. Tatilden döndüm, aradım, neredesin dedim. Evdeyim, karımla oturuyorum dedim. Ne karısı dalga mı geçiyorsun dedim. Yoo dedi, seni seviyorum hala ama, karımı daha çok seviyorum. Meğer evliymiş.

Elif'ten...

Merhaba ben 2 ay önce boşanmış bir bayanım ve 2 çocuğum var. Biri ağır zihinsel engelli. Eşim beni defalarca aldattı. İlk defa ikinci çocuğum 7 aylık bebekken öğrendim. Kadınla bizim yatağımızda sevişmişler ve bunu kameraya çekmiş. Kaseti tesadüfen buldum ve izledim. Tabii çok büyük kavgalar ettik. Sonraki 13 yıl boyunca eski sevgilisinin her doğum gününde onu aradığını öğrendim. O kadın 4 yıl önce boşanmış, son 3 yıldır görüşüyorlar. Bir de "eğitmenim, doğuluyum, dürüstüm" diye hava atıyor. Yemediği halt yok. Bir de annesi yaşında Şükran diye bir kadını idare ediyor. Emin olduğum bir şey var boynuzlarımın ren geyiğini geçtiği. Bu arada beni de, ailemi de dolandırdı. Bu arada ben mi ne yapıyordum, çocuğuma hayatta kalmayı öğretiyordum. Çocuğumun eğitimiyle ilgili bana hiç yardım etmedi, sadece kendini mutlu etmeye çalıştı, üzülüyorum, her gün ağlıyorum. 13 yılımın bir saniyesini bile helal etmiyorum. Boşandıktan sonra kayınvalidemi aradım, okul açılana kızıma bakar mısınız diye sordum. Terapiler için oğlumla doktora gidecektim. Bu sırada kayınpederimin, madem boşanırken bakarım diye aldı, baksın, bakamayacaksa yetimhaneye versin diye bağırdığını duydum. 13 yıl boyunca insanların bu kadar adi olabileceklerini tahmin etmemiştim, ki boşanırken nafaka bile istemedim. Ben de telefonda, "Söyle ona, her namazın ardından can çekişe çekişe ölsün diye dua edeceğim" dedim. İki çocuğumun üzerine yemin ederim, evliliğim boyunca hiçbir erkeğe başımı kaldırıp bakmadım. Bunları hak etmedim ben.

Siz de kadinsitesi@ekolay.net adresine aldatma - aldatılma hikayenizi gönderin, yayınlayalım!:

False