GeriAşk Erkekleri yola getirme kılavuzu
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Erkekleri yola getirme kılavuzu

Erkekleri yola getirme kılavuzu

"Erkeklerin duygularını belli etmemelerine, konuşmamalarına, dağınıklıklarına gıcık oluyoruz. Biz de boş durmuyor, beğenmediğimiz huylarını değiştirmek için sürekli didiniyoruz. Didiniyoruz ama acaba umut var mı?"

Kadınların çoğu aynı şeyleri talep etse de erkeklerin çoğu bu istekleri bile bile yerine getirmez. Geçenlerde yayınlanmaya başlayan bir yarışma programında da, kadınların kocalarının değişmesini ne kadar uzun süreden beri istediğini görünce, bunun genel bir kural olduğuna kanaat getirdik. Formül belli. Biri ister, öbürü reddeder. Bu savaş sürer gider. Hatta 40 yıllık evlilerin her gün aynı konuda tartıştığına bile tanık olmuşsunuzdur. Bazen beyaz bayraklar çekilerek orta yollar bulunur ama çoğu zaman hiçbir ilerleme kaydedilmeden başladığımız noktaya döneriz.

Yine de her zaman umut vardır içimizde; bir gün mutlaka değişeceğini düşünür, bekler dururuz. Zaten çoğu ilişki, ilk başlarda hatalı ve zayıf yönler görüldüğü halde, "ileride değişir" umudu ile başlar. Erkeğini değiştirebilen kadın büyük bir iş başardığını bildiği için, gururlanmakta da haklıdır. Kadın seçer, değiştirmeye uğraşır, bazen pes eder gider ama eğer ilişki devam ederse, değiştirmeye çalışma sevdasından asla vazgeçmez. Size bir sır verelim, "İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur" atasözü aslında erkekleri anlatır. Siz yine de deneyin, umudunuzu yitirmeyin, mucizelere inanın.

DUYGULARINI İFADE EDER Mİ?

Erkekler acil bir durum olmadıkça duygularını belli etmezler. İlişki süresince en çok iki kere acil durum olur: Birincisi kadını elde etmek istediklerinde, ikincisi de ayrılma anında. İlişkinin başında, kadını elde etme günlerinde ifade yeteneklerini har vurup harman savururlar. İlişkinin başı ile sonu arasındaki o ara bölümde ise duygularını ifade etmeye gerek görmezler. Ancak kadın bu, rahat durur mu? İlk günlerdeki, o duygularını hiç çekinmeden açan duygusal erkeğe aşık olmuştur belki de ve onu geri istemektedir. Her yolu dener. Erkek yola gelmez. Hangisi gerçek halidir erkeğin, kadının kafası karışır. İlk günlerdeki duygusallığı tamamen numara mıdır? Yoksa artık onu eskisi kadar sevmiyor mudur? Bu düşüncelerle debelenip duran kadın, belki bilerek, belki bilmeyerek erkeğin duygularını ifade etmesi için her yolu dener. Erkek tuzakları atlatır. O, her zaman gerçek sancıyı, sahtesinden ayırt ederek, çok limitli sayıda olan duygusal cümlelerini acil durumlar için saklar. Kadın ise umutla bekler. Erkek bir gün değişecektir ve duygularını acısıyla tatlısıyla mutlaka ifade edecektir.

SON BİR ÇABA İÇİN: Ona uzun sorular listesi hazırlayın: İlişkinizle ilgili olmayan, yanıtları evet ve hayır olacak basit sorular olmalı. Bu şekilde kendini size açmayı öğrenebilir. Ama bunları yanıtlarken bile kaçamak davranıyor, kendini net olarak ifade edemiyor, duygularını açamıyorsa 80 yaşına da gelse ketum davranacaktır, umut yok.


DÜZENLİ BİRİ OLUR MU?

Bir erkekle evlenmeden ya da uzun bir süre aynı evde yaşamadan düzenli biri olup olmadığını anlamanız pek mümkün değildir. Kimisi takıntı derecesinde düzenli olduğu halde rahat olduğunu düşünür, kimisi ise iflah olmaz derecede dağınık olduğu halde düzenli biri olduğuna inanabilir. Bunlara aldanmamanızda fayda var. İşin aslı, dediğimiz gibi ancak aynı evde yaşamaya başladıktan sonra çıkar ortaya. Dolapları düzenli mi, dağınıksa da aradığı şeyi aradığı yerde bulabiliyor mu (bu da iyiye işarettir) gibi ipuçlarından faydalanabilirsiniz. Onu çoraplarını ortaya atmaması için ikna etmeniz deveye hendek atlatmak kadar zordur. Çoğu erkek için, annesi ile yaşadığı dönemlerden miras kalan, kalıplaşmış bir tavırdır bu çünkü. Gerçekten çok uğraşmanız, saatlerce dil dökmeniz, konuşmak işe yaramazsa tehdit etmeniz ya da uzun vadede tavır almanız gerekebilir.
Kendinizi çok çaresiz hissederseniz onu bir evcil hayvan eğitmenine teslim edebilir veya vahşi dünyasında tek başına bırakabilirsiniz! Şaka bir yana ya değişmesi için canınızı dişinize takıp yılmadan uğraşacaksınız ya da kendi huzurunuzu hiç bozmayarak siz ona uyum sağlayacaksınız. Bu da arkasından çoraplarını toplamak, çekmecelerini düzenlemek ve yağlı elleriyle tuttuğu eşyaları yıkamak anlamına geliyor.

SON BİR ÇABA İÇİN: Evini ya da beraber paylaştığınız ortamı, gerçek bir ahıra dönüştürün. Ondan beş kat daha fazla dağınık olun. Buna rağmen kılı kıpırdamıyor ve huzursuz, hissetmiyorsa, ormanda yaşamak isteyen bir aslanla berabersiniz demektir ve ne yaparsanız yapın evcilleşmeyecektir.


AĞLAR MI?

Erkekler böyle yetiştirilmişler; aile baskısı, toplum baskısı derken, yüzleri doğuştan Botoks'lu gibidir. Duygularını ele vermez ve ağlamak için gerekli kasları, mimikleri kullanamazlar. Birçok şarkı sözü ile de tescillenmiş bir durumdur bu: Erkekler ağlamaz!
Aslında bu bir efsanedir. Elbette onlar da ağlarlar ancak bizim istediğimiz zamanda, yerde ve bizim istediğimiz konular için ağlamazlar. Yani, "İlişkimiz iyi gitmiyor galiba" dediğinizde, onlardan sulu gözlülük bekleyemezsiniz. Oysa ağlasa anında ne kadar çok sevildiğinize ikna olarak, ayrılık konuşmalarından vazgeçeceksiniz değil mi? Hayır, erkeğin tam da bu noktada ağlamasını bekleyemezsiniz. Çünkü ona göre bu anda ağlamak zayıflıktır. Aksine, böyle bir konuşmada, birden neye uğradığını, terk edilmek üzere mi olduğunu düşünerek savunma kalkanlarını bileyerek çıkar karşınıza. Ağlamak ne kelime, hiç görmediğiniz kadar duygusuz bile olabilir. Kadınlara karmaşık derler bir de. Oysa duygularını ifade etmek yerine, savunma mekanizmalarını ve egolarını işleterek binbir kılığa bürünen erkekler daha karmaşık değiller mi?
Erkeklerin bazı kategorileri vardır. Ağlamayı zayıflık ve kadın işi olarak gördükleri anlar ile coşkunun yansıması, büyük bir hüznün dışavurumu gibi gördükleri anlar olarak ikiye, üçe ayrılabilirler. Romantik bir filmde duygulansalar bile kendilerini tutarlar ama sonra takımları maçı bir puan farkla kaybettiğinde ağlayabilirler. Siz şaşkınlıkla bakakalırsınız. Özel mevzularda ise tabii ki topluluk önünde ağlamazlar, tek başlarınayken bir-iki damla çıkar ortaya belki, onu da görebilirseniz... Peki, şimdi tablo net: sosyal ve psikolojik sebeplerle elimizde ağlamayan bir erkeğimiz var. Onu nasıl ağlatacağız? Ancak asıl büyük soru şu: Neden onun ağlamasını istiyoruz? Bunu istememizin ardında, onun da duygusal olduğunu ispat etme isteğimiz var tabii ki. Böylece yüreğimize biraz su serpilecek, hatta belki, bizi sevdiğine ikna bile olacağız. Masum bir istek gibi görünüyor ama illa sevgisinin, acı çektiğinin, pişman olduğunun, sizi geri istediğinin göstergesi olarak ağlamalı mı? Bunu başka şekillerde de gösterebilir ve göstermiştir de. Niye onun bizim gibi davranmasını istiyoruz? Bırakalım onlar bizden farklı olsun. Bırakalım ağlamasınlar. Bırakalım, biraz daha "erkek" olmaya çalışsınlar.

SON BİR ÇABA İÇİN: En son ne zaman ve ne için ağladığını sorabilirsiniz. Yanıtı, ağlamakla ilgili hassasiyetini anlamanızı sağlar. Böylece onu gerçekten derinden etkileyen konuları da öğrenmiş olursunuz. Ağladığınızda kendinizi ne kadar rahatlamış hissettiğinizi de anlatabilirsiniz. Hiç ağlamadığını söylüyorsa, ilişkiniz söz konusu olduğunda da ağlamayacaktır, boşuna yorulmayın.


BENİ DİNLER Mİ?

İdeal erkeğimizin özellikleri arasında, ne hakkında konuşursak konuşalım bizi dinleyebilmesi de vardır. Sakince, sözümüzü kesmeden dinleyen erkek az bulunur. Ancak kız arkadaşınızla, annenizle ya da iş arkadaşınızla yaşadığınız bir sorunu uzun uzun anlatabileceğiniz, güzelce, sıkılmadan dinledikten sonra da çok yerinde tavsiyelerde bulunacak bir erkek arkadaş neden hayal olsun ki? Korkmayın sizin de şansınız olabilir.

SON BİR ÇABA İÇİN: Baktınız hiçbir şey işe yaramıyor, bir süre ona bir şey anlatmayın, o kendi kendine merak edip soru sorduğunda kısa yanıtlar verin. Baktınız gerçekten ilgileniyor, yavaş yavaş daha çok şey anlatmaya başlayabilirsiniz. Dinleme kapasitesinin maksimum üç dakika ile sınırlı olduğunu ise sakın unutmayın!


SÜRPRİZ YAPAR MI?

Erkeğin sürpriz kelimesinden anladığı her zaman bizimki ile eş anlamlı değildir. Onlar için bu, 'beklenmedik, kötü bir şey' anlamına geliyor olabilir. Bu nedenle sürpriz yapmaya ve sürpriz yapılmasına karşı tepkililerdir. Biraz da ürkerler bundan. Sürpriz yapmak söz konusu olduğunda erkeklerde yoğun bir performans kaygısı başlayabilir, öyle ya, nasıl bir sürpriz yapacaktır? Yeterince yaratıcı olabilecek midir? Sizi tatmin edebilecek midir? Sadece sizden değil, çevrenizden de övgüler alacak mıdır? Bu, yataktaki performans kaygısının bile çok ötesindedir. Bu durumda, onun için en iyi çözüm, performans kaygısı yaşamaktansa, hiçbir şey yapmamaktır. Sürpriz yapma becerisi doğal bir yetenektir ve çoğu erkeğe bahşedilmemiştir.

SON BİR ÇABA İÇİN: Sürprizleri ne kadar çok sevdiğinizi söylediniz ama işe yaramadı mı? Onun haricindeki herkese muhteşem sürprizler hazırlayın. Karşılığında onların da size minik sürprizler yaptığını gösterin. Bunlar, ona, kendini oyun dışında bırakılmış hissettirmiyorsa, hiç zorlamayın. Onu fazla zorlamamakta tayda var. Değiştirmeye çalıştıkça daha büyük fiyaskolarla karşılaşabilirsiniz. En iyisi olduğu gibi bırakın. Bir gün kendiliğinden, olur da doğum gününüz için amatör bir sürpriz organizasyon yaparsa, sadece gülümseyin. Bilin ki bu bir başlangıçtır ve ancak onu takdir ederseniz devamı, daha iyileri gelebilir.

False