GeriAşk Dönülmeyecek kadar uzaktaysa...
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Dönülmeyecek kadar uzaktaysa...

"Yaşantımız boyunca en çok hissettiğimiz duygulardan biri üzüntüdür. Sebebi ne olursa olsun üzüntü duyduğumuz anlarda etrafımızdakiler bize hemen bu ruh halinden kurtulmamız gerektiğini öğütler."

Biz üzüntümüzü yaşayamadan bu öğüde kulak verir ve bizi kıran herşeyi unutmaya çalışırız. Fakat içimizde biriktirdiğimiz, kendini ifade etmesine izin vermediğimiz negatif enerji ileride karşımıza farklı şekilllerde çıkar ve bizi rahatsız eder. Diyelim ki sevgilimiz bizi aldattı bir dahaki erkek arkadaşımıza karşı bir sevgi hissediyorsak, ona duyduğumuz sevgiden çok ondan ve ona hissettiklerimizden korkarız.

Onun gittiği gerçeğiyle yaşamak

Hemen hemen herkesin hayattaki en büyük korkularından biri sevgilisini ya da eşini kaybetmektir. Onun ölmesinin ardından içimizde oluşan boşluğu hemen kapatmaya uğraşsak da bu üzüntüyü doyasıya yaşayamadığımız zaman gün içinde zamanlı zamansız ağlar, geceleri kabuslarla uyanırız. Onun ölümünü kabullendikten sonra hayattan beklentilerimizi sorgulamaya başlar ve bazen yaşamak için hiçbir sebep bulamayız.

Sevgilinizi/eşinizi kaybettiyseniz bu olayın üzerinden biraz zaman geçmesini beklemelisiniz. Onun ölümünden dolayı hissettiğiniz acı yüzünden kendinizi köşeye kıstırılmış hissedecek ve o acıyı yaşamaktan korkacaksınız. Fakat bu üzüntüden kaçmak yerine onunla savaşmayı öğrenerek sonunda onu yenme zevkini tatmalı ve böylece hayatınıza devam etmek için güç toplamalısınız. 'Unattended Sorrow: Recovering from Loss and Reviving the Heart' adlı kitabın yazarı Stephen Levine böyle büyük bir kayıp yaşadıktan sonra kendimizi iyileştirmek adına neler yapmamız gerektiğini anlatıyor bize.

Gönül bağımız sonsuza dek sürer

Bir zamanlar bağlı olduğumuz birinin artık orada olmadığını bilmek oturuyor insanın içine. Şengül'ün eşi bir trafik kazasında öldü. Bu acı haberi alan Şengül olayı duyduktan sonra neler yaşadığını şöyle anlattı: 'Ne yapacağımı bilmeden mutfağa geldim. Ne tarafa döneceğimi, nerede duracağımı bilemedim. Bir rüyada gibiydim ve birinin beni uyandurmasını bekliyordum'.

Sevdiğimiz kişide aşkımızın yansımasını görürüz. O öldüğünde aşkın da onunla birlikte öldüğünü hissederiz. Fakat o kişiye olan sevgimiz asla bitmez. Onunla kalbimiz aracılığıyla sonsuza dek konuşmaya devam ederiz. Onunla yaşarken kurduğumuz gönül bağını kaybetmemek için kalbimizden geçen herşeyi onunla paylaşmaya devam ederiz. Üzüntümüzü doyasıya yaşadığımız bu dönemde yaptığımız şeylerde mantık aramak yanlış olur. Sadece duygularımıza kulak verdiğimiz bu zaman diliminde sevdiğimiz insanla kurduğumuz gönül bağını sözlerle değil, duygularla devam ettiririz.

İyileşme aşaması

Sevdiğiniz insanı kaybetmenin acısı zaman içinde azalacağına her geçen gün içinizde daha da derin bir yerlere değer. O insanın gidişiyle aşka olan inancınız sarsılır, iyileşmek için kendinize yalanlar söyler ve bunlara inanırsınız ve neticede kalbinizdeki ağrı kronik bir hal alır.
Böyle bir acıyı giderecek büyülü bir değnek yok maalesef. Fakat karanlığın içinde yürürken yolunuzu aydınlatacak bir ışık her zaman vardır bunu asla unutmayın.

Korkularınızdan korkmayın

Çok sevdiğiniz sevgilinizi/eşinizi kaybettikten sonra yaşadığınız üzüntüyü azaltmanın ilk yolu korkularınızla yüzleşmektir. Acı çektiğimiz gerçeğiyle yüreğimizde hissettiğimiz duyguları birleştirerek bu negatif enerjiyi kendimizi en iyi ifade edebildiğimiz yolu seçerek dışarı çıkartmalıyız. Örneğin duygularınızı kağıda dökmeye başladığınız an sözcüklerin yüreğinizden nasıl döküldüğüne inanamayacaksınız.

Vücudunuzu rahatlatın

Ruhumuzu özgürleştirmek için bedenimizi de rahatlatmaya ihtiyacımız var. Vücudumuzu iyileştirmek için yapmamız gerekenleri şöyle sıralayabiliriz: sessizce oturun, gözlerinizi kapatın ve sadece vücudunuzun size yolladığı işaretlere konsantre olun. Aldığınız her nefesle midenizin yukarı-aşağı hareket ettiğini hissettiğinizde karın kaslarınızı gevşetmeyi deneyin. İçinizde biriktirdiğiniz ve midenize vuran acı her nefes verişinizle havaya karışacak.
Gün içinde kaybettiğiniz kişi aklınıza geldiğinde midenizi gevşeterek yeniden acının dışarı çıkmasına izin vermelisiniz. Hayatlarında böyle bir acı deneyim yaşayan birçok kişi her sabah uyandıklarında bu tarz bir egzersiz yaptıklarını belirtiyor. Size tavsiyemiz vücudunuzu bu yollarla dinlendirmeniz.

Hayatımızın kontrolünü kaybettiğimizi hissettiğimiz anlarda zamanla herşeyin düzeleceğini, kendimize olan güvenimizin tekrar yerine geleceğini ve hayatı tekrar sevmeye başlayacağımızı düşünmeye çalışmalıyız. Onun gidişiyle içimizde biriken acıdan ancak bu yolla kurtulabiliriz.

Çeviri ve derleme: Elif Akbaş

False