GeriAşk Beni bir sen anladın ama yanlış anladın
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Beni bir sen anladın ama yanlış anladın

""Beni yanlış anladın!", "Kendimi bir türlü anlatamıyorum", "Ben ne istedim, o ne verdi!", "Ben onu kastetmemiştim ki!", "Sanırım kendimi anlatmaktan çoktan vazgeçtim", "Bu kadar büyütülecek bir sorun muydu?" Erkek-kadın ilişkileri söz konusu olduğunda bu soruların ardı arkası gelmez; çünkü, kadınlar erkeklerin, erkekler de kadınların kendilerini anlamadığından yakınır hep..."

Adamın biri deniz kenarında dolaşırken bir şişe bulmuş. Şişenin içinden çıkan cin, adama, "Dile benden ne dilersen" demiş. Adamın uçak fobisi olduğu için, çok görmek istediği Amerika'ya gidemiyormuş. Cine, "Şu Amerika'yı bir türlü göremedim. Bir köprü yap da, bari arabamla gideyim ve göreyim" demiş. Cin, "O köprüye ne kadar demir, çimento lazım! Maliyeti çok olur; daha mantıklı ve yapılabilir bir şey iste" diye cevap vermiş. Adam düşünmüş ve "Kadın milletini pek anlamıyorum. Ne isterler, ne yerler bana anlatır mısın?" demiş. Cin hemen atılmış ve "Köprü kaç şerit olsun istersin; onu gerçekleştireyim daha kolay bir istek olur" diye cevap vermiş adama.

Fıkralara, şarkılara, romanlara yüzlerce yıldır konu olan bir mesele kadın-erkek anlaşması, yani anlaşmazlığı. Anlaşmak gerekiyor mu bilemeyiz ama uzmanlar, kadın ve erkeklerin birbirlerinin istediklerini her zaman doğru bir şekilde anlayamadıklarını belirtiyorlar.

Tanaltay Psikoloji Danışma Merkezi'nin sahibi Uzman Psikolog Ali Rıza Tanaltay,

"İzlenimlerime göre, bu isteme ve bekleme olayında şöyle bir durum var: Öncelikle kadın ve erkekler olarak, birbirimize farklı puanlar veriyoruz; hem de çok farklı. Kadınlar, erkeklere yaptıkları güzel şeylerden dolayı daima 1 puan veriyorlar ve o hiçbir zaman iki puan olmuyor. İlişkilerin başlangıcından itibaren verilen 1 puan, her yapılan yeni ve olumlu bir olguda yineleniyor ama asla 1 puanın üzerine çıkmıyor. Ne 2, ne 3, ne 5 oluyor. Eğer ki erkek, kadının beğenmediği bir şey yaparsa, eksi puanı hemen alıyor. Eksi 1 ve artı 1 birbirini götürüyor ve erkek bir anda sıfıra iniyor. Kadın, tüm hali ve tavrıyla rahatsızlığını dile getiriyor; 'Bana güzel bir şey yap' sinyali veriyor. Buna rağmen erkek bunu fark etmez ve yanlış yaparsa, bir eksi daha yiyor ve olay çıkıyor; bütün yapılanlar güme gidiyor. İlişkilerde genellikle çabalamak zorunda olan taraf, erkekler. Kadınların gönlünün istediği tarzda onlarla konuşmak zorundalar.

Erkeklerin puan meselesinde ise puanlar anormal çalışıyor. Hep 50-100 puan veriyorlar ve en büyük hatayı da orada yapıyorlar. Karşı taraftan o puanlar görülmeyince mutlulukları da gidiyor ve 'Ben bu kadar şey yaptım ama anlamadı' diyorlar. Yani sorun birbirimize sürekli bir puan vermemizde" diyor.

Erkek ve kadınların yanlış anlaşılmaları

Tanaltay'a göre, erkekler ilişkileri boyunca kendi düşündükleri-istedikleri şeylerin normal karşılanmasını bekler ya da öyle davranır. En fazla çıkan sorunlardan biri, aile ve arkadaşlarla ilgilidir. Erkek, "Anneme gidelim mi?", "Annem bize geliyor" veya "Arkadaşları çağırdım, geliyorlar" der.

Oysa hiçbir kadın bundan hoşlanmaz ve en önemlisi, kendisinden onay alınmasını ister. Erkek ise bunu sorun olarak görmez.

Örnekler artırılabilir. Sinemaya gitmek, spor yapmak, kitap okumak, televizyon izlemek gibi sosyal etkinliklerin tümünde sorun çıkabilir. Nedeni de iki insan, iki ayrı dünyadır. Dolayısıyla, zevkleri de ayrı tezahür edebilir. "Kadın ne söyler, erkek ne anlar" konusuna bir örnek de şudur ve çok sık olur: Kadın der ki, "Şu kuaföre gidiyorum ve yıllardır vazgeçmedim." Erkek, bu durumda, onun kuaföre aşık olduğun sanır.

Kadınlar ise eşinin-sevgilisinin sağa sola bakmasına kesinlikle kayıtsız kalamaz ve "Kadın çok mu güzeldi, benden güzel miydi?" diye sorarlar. Oysa erkek gayri ihtiyari bakar. Kadınlar duymak istediklerini duymak isterler ve tek istekleri vardır; erkek bunu bilir, ama inadına söylemez. Mesela kadın, "Ne güzel yemek pişirdim, eline sağlık demiyor" diye sızlanır; adam ise, "Yiyoruz ya!" şeklinde cevap verir. Tanaltay, "Bunlar çok sıradan ve küçük örnekler, ama hayatın geneli bunlarla doluyor" diyor.

Gereklilikten hissedilene


Aile ve Evlilik Terapileri Derneği (AETD) Başkanı, Aile ve İlişki Terapisti Psikiyatr Dr. Murat Dokur, erkek ve kadınların birbirlerini anlamalarının tümüyle mümkün olmadığını, kişinin kendisini tümden anlayamadığı noktada bunun son derece anlaşılır bir durum olduğunu belirtiyor. Hatta Dokur'a göre, eşlerin, kendileri üzerlerinde açık ya da kapalı tasarruflarının olduğu yerde, tarafların bazen bir diğer kişiden istediklerini sandıklarının dışında bir şey istemiş olabileceklerini, dolayısıyla bu kadar çok belirsizliğin olduğu ilişkiler yumağında zorlukların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte Dokur'a göre, her uyum-ayar sorunu ilişkide çatışma anlamına gelmemeli.

Dokur, "Genellikle her duruma çatışma deniyor ama birçoğu da ayar sorunu. İlişki içinde kişiler bir diğerini belirler. Bu belirlenmişlik, ilişkiye başladıkları andan itibaren değişim sürecini de beraberinde getirir. Ve ilişki hiçbir zaman statik değildir. Bu işleyiş ve akıştaki değişim, gelişim sürecindeki daralmışlık ve tıkanmışlık, abartılmışlık, 'engellenmişlikte' tanım bulur.

Mesela, ilişkinin başlangıcında erkek, kadına 'Seni seviyorum' dediğinde, neyi sevdiği ve sevdiğinin bilgisi olmadığında, bu söylediği bir cümledir sadece. Kadın, erkeğin bununla neyi söylediğini tam olarak bilmediği zaman, otomatik olarak 'Ben de seni' der. Erkek de aynı şekilde bir belirsizlikle birlikte sevilmenin keyfinde olabilir; fakat bu belirsizlik her zaman ilişkiye eşlik eder. Bunun yanında eşlerin çatışmalarda anlaşabilmeleri için konuşmaları da şart değildir. Çünkü ilişki hakkında konuşmak ilişkinin yerini tutar hale gelebilir ve ilişki dokusu azalabilir. İlişkideki gerekirliklerden ziyade, o anda hissedilenler belirler ilişkiyi.

Kişinin karşısındakince yanlış anlaşılması ya da 'Beni anlamıyor' denilmesi noktasında, sadece o düzlemde bunu anlamaya çalışmak yetersiz kalacaktır. Arka planı her zaman vardır bu durumun. O yüzden ilişkilerde bir şeyi anlatmaya çalışmak bir yerden sonra gereksiz ve boşuna bir çaba da olabilir. Anlatmaya çalışma süreci de başlı başına bir problem özelliğinde olabilir" diyor.

False