GeriCinsellik Yatakta özgür olun!
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Yatakta özgür olun!

"Yatak odası mahremiyetin yaşandığı bir mekan. Burada arzularınıza asla gem vurmayın. Sevişmeyi uzatmak mı istiyorsunuz, eşinizin anlık ve sabırsız sevişmelerinden şikayetçi misiniz? Bütün bunları özel sohbetlerinizde mutlaka konuşun. Unutmayın, seks yaşamın önemli bir parçası ve bunu çiftler ancak birlikte anlamlı hale getirebilirler."

Gittikçe cinselliğin daha az yaşandığı bir hayata doğru gidiyoruz. İş yaşamı, ekonomik sorunlar, stresler, hayat kaygıları cinselliği daha alt sıralara itiyor.. Yatakta, "tak fişi bitir işi" yöntemiyle kısa anlara sığdırılıyor sevişmeler. Erkek, orgazmını yaşıyor. Kadın ise orgazm taklidi yapıp çekiliyor kenara. Oysa cinsellik, insan yaşamında çok önemli bir yere sahip. Beraberliklerde çiftler, birbirlerine ait olma duygularını cinsellikle birlikte pekiştiriyorlar. Sadece bu da değil, doyumlu bir seks hayatı, insanı her alanda motive ediyor, pozitif etkiler yaratıyor.

Bakın, bir kadın bu duygularını nasıl anlatıyor:

"Mükemmel bir seks hayatım var. Eşim son derece anlayışlı. Kesinlikle sınırlarımız yok. Canımız nasıl istiyorsa öyle sevişiyoruz ve mümkün olduğunca kalıplardan kurtulmaya çalışıyoruz. 'Yatak odası' diye bir takıntımız yok. Evin her yerini aşk köşesi haline getirebiliyoruz istersek. Bu konuda kendi bildiklerimizle kalmıyor kitaplar okuyoruz. Yaklaşık üç yıldır da, "yumuşak sevişme" olarak biline Taocu seksle ilgileniyoruz. Eşim saatlerce boşalmıyor. Ben de alabildiğince doyuma ulaşıyorum. Bu doyum, benim iş hayatımda da çok olumlu izler bırakıyor. Eşim için de öyle. O da işyerinde başarılı bir yönetici. Bizim yaşam biçimimiz bu."

İşte cinsel doyum yaşayan bir kadının yaşama pozitif bakışı. Bu, gerçekten çok önemli. Sorunlu çiftler, bunun önemini kavrarlarsa eğer, onların da başarmaması mümkün değil. Aslında, önemli olan istek. İstersek nelerin üstesinden gelmeyiz ki! Daha da önemlisi, sekse yaşamda tanıdığımız yer. O, yaşamda en alt sıralarda değil, hak ettiği yerde olmalı. Ne var ki, birçok kadın bu konuda tutuk. Cinsel yaşamlarında "konsantre" sağlayamadıklarından ve her zaman sekse hazır olamadıklarından yakınan çok kadın var.

Peki, ne zaman sekse hazır oluruz? Eşimiz hazır değilse ne yapmalıyız? Yatakta "görev gibi" yaşanılan bir ilişkiden hoşlanmıyorsak eşimizi nasıl değiştirebiliriz?
Seks ritüelleri

Gerçekten de cinselliğe hazır değilsek hepsi boş. Eğer biz istiyorsak ve eşimizde ya da sevgilimizde de bu isteği yaratabiliyorsak yaşanan beraberlik anlamlı olur. Erkek partnerler genellikle sekse her zaman hazırdır! Ama kadınlar niye böyle değil?

İsterseniz bir kadının, mimar C.'nin ağzından bunları dinleyelim. Genç kadın sorunlarını şu cümlelerle aktarıyor:

"4 yıllık evliyim. Cinsellik benim için önemli ancak bunun için çok özel ortamlara ihtiyaç duyuyorum. Mutlaka mumlar yakılmalı yatak odamda.. Etrafta tahrik edici kokular olmalı. Ve romantik bir müzik çalınmalı o anda. Bu ortamı zaten sekse hazır olduğumda yaratıyorum. Fakat kocam için bu ritüeller pek önem taşımıyor. O istekli olunca derhal beni soymaya başlıyor. Ben de onunla o an, zevk alıyorum fakat genellikle orgazma ulaşamıyorum. Eşim sevişme sonrası bunun için özür diliyor. Yeniden başlıyoruz fakat, artık benim konsantrem sona ermiş oluyor."

İşte çarpıcı bir örnek: C. gibi birçok kadın sevişme ortamının mutlaka özel ambiyanslarla donatılmasını istiyor. Zaten cinsellik dizimizin başında da söz etmiştik, kadın-erkek farklılıklarından.

Kadınlar seksi bütün benlikleriyle yaşıyor. Ruhuyla, bedeniyle... Erkek ise o an, "fiziksel" olarak hazırsa startı verebiliyor. Orgazmını sorunsuz olarak yaşıyor. Kadın hazırlıksız yakalanmışsa, ilişki sonunda o "yarım bırakılmışlık" duygusuyla baş başa kalıyor. Dolayısıyla, doyumlu bir birliktelik için önce konsantre şart.

Tabii ki erkeklerin de suçu yok. Çünkü onlara böyle öğretilmiş. Bunu anlatmak, ne yazık ki kadınlara düşüyor. İnanın, karşınızdaki erkek çağdaş biriyse, bu tür bir iletişimden rahatsız olmuyor, kendini sorgulayabiliyor, yenileyebiliyor. Sizin isteklerinizi, göz önünde bulundurabiliyor.

İsteklerin dili

İsterseniz bir gece hayal edin... Seks istiyorsunuz. Bunu sıradan değil, hoş bir tören gibi yaşamayı arzuluyorsunuz. Tabii ki, sizin arzulamanızın yanı sıra eşinize de bunu hissettirmeniz önemli. Kesinlikle zorlamamak gerekiyor. Erkeğiniz eğer yorgun değilse, bu isteğe kolayca yanıt verecektir. Bunu için "sessiz" sinyaller vardır.

Eşinizin çevresinde dolaşıp seks için hazır olduğunuzu belirten bu sinyallerini göndermeniz yeterli. Bu, ancak partnerlerin anlayacağı özel bir dildir. Ve mesaj yerine derhal ulaşır.

İlk etapta dokunmakla başlayın, bu çok anlamlıdır. Bunun için masajla işe başlayabilirsiniz. Eşinize yavaş yavaş yapacağınız masaj hem onun çok hoşuna gidecektir, hem de sekse kendini hazırlayacaktır. Masajın ardından onu banyoya gönderebilirsiniz ve bu arada yatak odanızı ya da evdeki dilediğiniz bir köşeyi hazırlayabilirsiniz.

Mumlarla birlikte loş bir hava verdiğiniz odaya ve egzotik kokular sıkabilirsiniz. Bu "tören" gerisini getirecek, sizi istediğiniz zevkli anlara ulaştıracaktır. Bu arada, yatakta konuşmak istediğiniz anlarda da sakın kendinizi kısıtlamayın. Ne istiyorsanız, nasıl biçimde bir ilişki talep ediyorsanız bunu ona belirtin. Çiftlerin isteklerini dillendirmemesi o kadar yanlış anlamalara yol açıyor ki... Ne yazık ki, yetiştirilme tarzından dolayı seks konusunda binlerce kadın konuşmaktan çekiniyor. Oysa beden sizin bedeniniz. Onu dilinden en iyi siz anlarsınız. Bunu söyleyecek olan, partnerinizi yönlendirecek olan da sizsiniz.

Yatakta pasif misiniz?

Peki, erkek erkeğiniz sizin bu tutumunuzu eleştirirse? Ya da siz bütün bunları yapmayı çok istiyorsunuz ama onun sizi yanlış değerlendirmesi konusunda bir kaygı duyuyorsanız ne olacak? Öncelikle bu kaygıyı yok etmeniz gerekir. Bunun için de seksle ilgili sohbetlerinizi yatak odası dışında da mutlaka gerçekleştirmelisiniz.

Yani, neler istiyorsunuz? Seks sizin için nasıl bir öneme sahip? Bunları konuşmaktan sakın kaçınmayın. Ki, bir çok erkek kadınların yatakta "pasif" davranmasından şikayetçi.

Bir erkek eşinden bu anlamda şöyle yakınıyor;

"Eşimle flört ederek evlendik. O utangaç yapıdaydı. Fakat zaman içinde bu utangaçlığını benimle birlikte yendi. İlk zamanlar seks hayatımız çok iyiydi. Fakat eşim son zamanlarda daha pasif davranmaya başladı. Ben onunla farklı biçimlerde sevişmek istediğim anlarda tutuk davranıyor ve o ilk zamanlardaki utangaçlığını sergiliyor. Misyoner pozisyonunu genellikle tercih ediyor. Bense, yatak odamızda daha renkli anlar yaşamak ve ona da yaşatmak istiyorum. Fakat onun bu pasif hali beni de olumsuz etkiyor. Artık kısacık sevişmeler yaşıyoruz."

Burada tabii ki erkek haklı. Ama kadın da suçlu değil. Çünkü geleneksel anlamda kadınlara seks hep yasaklanmış. Hep o genç kızlık dönemlerimizdeki tutukluğu içimizde taşıyoruz. Bize bu öğretilmiş. Oysa evlilik hem ruh, hem de vücut birliği. Seks bu birlikteliğin bir motoru. Cinsellik iki kişi arasında yaşanan en özel an ve bu özel anlarda mahremiyet diye bir şey kalmıyor. Yatak odanız zaten bütün bunların kırıldığı bir yer. Burada özgürce, dilediğiniz gibi davranabilmelisiniz.

Ön sevişme bütün kadınların derdi

Ön sevişmeden söz açıldı mı, bütün kadınların dert yanacağını biliyoruz. Hepimizin ortak sorunu. Birçok erkek ön sevişmeyi alabildiğince kısa tutmak istiyor. (Elbette istisnaları var) Oysa bunu da önce siz talep etmelisiniz. Doğaldır, erkek yatakta baskın olmak ister. Bu içgüdüsel bir istek. Bu şekilde, iktidarı elinde tutar. Ama ipleri siz elinize alabilirsiniz. Ön sevişmeyi alabildiğince uzatıp, onu geciktirebilirsiniz.

Ve bir çok erkek de bundan hoşlanıyor aslında. Önyargıları bir kenara bırakın. Onun, aşk oyunlarınız karşısında kuzu kesilip, sizin isteklerinize değer vereceğinizden hiç kuşkunuz olmasın. Yataktaki bu oyunlar erkeği kısa sürede tahrik eder. Ama siz de ön sevişmeyi uzatmak istiyorsanız, bu oyunları dozunda bırakın. Heyecansız yavaş ve sakin olun.

Şu var ki, birçok kadın da, "Bunu nereden öğrenmiş?" sorusuna muhatap kalmamak için aşk oyunlarında çekinik davranıyorlar. Atın, bu düşünceleri. Hangi çağda yaşadığımızın farkında olun. Artık televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde bütün bunlar çarşaf çarşaf yazılıp, ortaya dökülüyor, tartışılıyor.

Giysilerin rolü

Uyarılardan söz etmiştik.. Bunların içinde, öpüşme ve dokunma mükemmel uyarı sağlayabiliyor. Bu eylemler, ilişkide duyumu artırır. Uzmanlara göre öpüşme şefkatin ve duygusal cinselliğin de göstergesi. Partnere duyulan güvenin en önemli işareti. Ağız yoluyla iletişim kurmak, kişileri birbirlerine daha çok motive eden bir unsur. Öte yandan, yatak öncesi giysilerinizin tarzı da, ayrı bir tahrik edici unsur.

Ama bu konuda da kalıplar var. Herkesin giysi konusundaki görüşü çok farklı. Bazı erkekler, daha örtülü bir giysiden tahrik olabiliyor. Yapılan bir araştırmada partnerlerin başlangıçta hafifçe giyinik olmalarının, daha fazla arzu hissi yarattığı vurgulanmış. Burada da kişisel özellikler dikkate alınmalı. Bir kişiye seksi gelen bir giysi tarzı, bir diğerine tuhaf gelebilir. Bu anlamda, eşinizin nelerden hoşlandığını bir şekilde öğrenebilirsiniz.

Seksi, sürprizler de renklendirir. Sevişmeye giyinik başlayıp, üzerinizdekilerini kat kat çıkarmanın keyfi de bir başkadır. Bazısı da yatağa çıplak girmekten hoşlanabilir. Sevişirken ne kadar yaratıcı olursak o kadar mükemmel ilişki yaşarız. Rutin ve alışılmış olan elbette ki heyecanlandırıcı değildir. Bu, her gün aynı çorbayı içmek gibidir. Dolayısıyla, yeni mekanları, yeni pozisyonları denemekten kesinlikle korkmamak, utanmamak gerekir. Örneğin, evde yemek hazırlarken bile aklınıza sevişmek gelebilir ve o an bu duyguyu ertelememek gerekir.

False